İSTANBUL SEÇİMİNİN İPTALİ YANLIŞI VE SONRASINDA YAŞANANLAR.
Böyle polemiği bol olan konularla ilgili yazmayı düşünmezdim lakin çok enteresan gelişimler olduğu için yazmak zorunda hissettim.
İstanbul seçiminin iptali iyi olmadı. Ağır yaralı olan adalet sistemi önemli bir yara daha aldı. Dışarıda da içeride de ülkemiz güven kaybına uğradı.
Eğer seçimin sonucuna etki edecek hata veya suç varsa YSK kamuoyunu tatmin edecek şekilde izah etmeliydi/edebilmeliydi.
Maalesef öyle bir şey olmadı. Öyle olmadığı içinde kamuoyunda haklı olarak tereddütler oluştu. Bu tereddütler hala giderilemedi. YSK karar verdi 23 Haziran Pazar günü seçimin yenilenme tarihi olarak açıkladı.
Bundan sonra tereddüttün, şaibenin giderilmesi için yapılması gereken şey seçimin çok ama çok şeffaf, kafalarda soru işareti kalmayacak şekilde yapılmasıdır. Kamu vicdanı ancak bu şekilde rahatlar.
Enteresan tarafı
Olayın Milliyetçileri ilgilendiren bir enteresanlığı var. CHP adayının kazanmasında ve seçimin iptalinde enteresan sevinç ve hüzün yaşamaları ve fikirdaşlarını bile çekinmeden kırmaları.( bu hatayı milliyetçiler karşılıklı yapıyorlar)
Milliyetçilerin Ankara’da Mansur Yavaş la ilgili gösterdikleri tarafgirlik ve sevinç anlaşılabilir. Çünkü Mansur Yavaş la kök, düşünce ve inanç birliktelikleri var.
Ülkücülerin-milliyetçilerin CHP adayının kazanmasına partidaşları kadar sevinmeleri ile seçimin iptaline gösterdikleri feveran bayağı dikkat çekiyor. Beğendiğin istediğin bir konuda alınan başarıya sevinmek normaldir, insanlar taraf olduğu konuda başarı yakalamışsa sevinir. Ama bunu milliyetçilik çizgisiyle birleştirerek götürmek ürpertmektedir.
Milliyetçilerin bu tavır ve davranışlarının arkasında gerçekte Erdoğan ve Bahçeli karşıtlığı yatmakta olduğu bellidir ve bu ikilinin kaybetmesi istenmektedir.
Düşünceleri kendileri açısından doğrudur. Ama bir başka gerçek daha var ki, bir yanlıştan intikam alacağım diye bir başka yanlışa destek verilmez.
İki yanlıştan birine destek vermek zorunda hissetmekte daha büyük yanlıştır ve akli değildi.
Hırs insan için iyidir. Başarıyı getirir. Öfkede kontrol edilebildiği sürece iyidir, her insan zaman zaman köpek dişinin de olduğunu dost ve rakiplerine bildirmesi gerekir. Hırs ile Kontrol edile bilinen öfke beraber olduğunda başarı şansı daha yüksektir.
Kontrol edilemeyen öfke kötüdür çünkü arkası kine dönüşür. Kine dönüşünce akıl devre dışı kalır. Akıl devre dışı kaldığında sevgi, saygı, inanç, iman, ahlak da devre dışı kalır.
Söz konusu olan zarar vermek istedikleri kişiler sevilmeme durumunu hak ediyorlar mı? Mutlaka ediyorlar ki böyle bir gerçek ortaya çıkıyor.
Ama bu masum duygunun kontrol edilemeyen öfkeye ve kine dönüştürülmesi insanın kendine duyduğu saygıya zarar verir.
Bu nedenle aklı her zaman öne almak, onun isteği ile hareket etmek, içinde ve dışında oluşan sorunların çözülmesine yardımcı olur.
Bu nedenle Türk Milliyetçiliğinin bir çizgisi vardır yanlış çizgide yol almak yarar getirmez.
Milliyetçiler dünü kesinlikle unutmamalıdır. Milliyetçilere ve milliyetçiliğe AKP’nin verdiği zarar kadar CHP ve CHP zihniyeti de zarar vermiştir, verirde.
1980 öncesini unutmamak gerekir.1980 öncesi CHP yönetiminin tavrı, söylem ve eylemleri unutulursa çok hafif deyimle yazık olur.
Şimdiki CHP’nin de dünden ayrı bir tarafı yoktur yalnız aradan geçen yaklaşık 40 senenin getirdiği dünyanın geçirdiği değişimden dolayı ortaya çıkan deneyimdir.
Malumunuz mücadele ederken kontrol altına alınamayan Türk insanı, yumuşak davranarak, dost gibi görünerek veya ortak düşman profili çizilerek daha iyi kontrol altına alınabilir.
Birini desteklemek demokratik hak ve hürriyettir lakin bir fikrin mensubu olduğunu söyleyip de karşı gruptaki kişinin propagandasını yapmak, yandaşı olmak ne kadar doğrudur?
Gerçi bu düşünceyi taşıyanların duygularını da anlamak lazım!
Ama en iyisi Anadolu köylerinde söylenen “iki ucu pislikli bir değnek, neresinden tutayım” sözünü baz alarak ya tutmamak yada ortasından tutarak eline bir şeylerin değmesini engellemektir.
Şu dünya gerçeği de unutulmamalıdır. Emperyal güçler ve emperyalist devletler başka devletlerde kullanacağı veya kullanabileceği kişileri parlatır ve o ülkenin şartlarına göre projelendirerek onu destekler.
Milliyetçilerin şu günlerde em çok ihtiyacı olduğu şey sakinlik, akli davranmak ve birbirlerine daha fazla sarılmaktır.