İçi boşaltılmış kelimeler
Dil bir milleti ayakta tutan, milleti millet yapan, mensubu olduğu toplumu tanıtan unsurların başında gelir.
Aynı toprak üzerinde yaşamak ülke, ülkü ve tarih birliğini meydana getirebilir ama milleti meydana getirmede eksik kalır.
ABD toprakları üzerinde yaşayanlar Amerikalıdır, uzun bir süre beraber yaşadıkları için tarih birliğinden de bahsedilir ama Amerikan milletinden bahsedilemez.
Ülkemizde birliğimizin teminatı olan dilimiz üzerinde de oynamalar yıllardır devam etmektedir. Arapça, Farsça ve değişik lisanlardan katılan kelimeleri Türkçeleştirmek bahanesiyle dilimiz üzerinde oynanmış, birliğin teminatı dilimiz yozlaştırma kısırlaştırma işlemine tabi tutulmuştur.
Yozlaştırmanın ortaya koyduğu en büyük hastalıklardan biri de kelimelerin içinin boşaltılmasıdır. Farkında olmadan çoğunluğumuzun çanak tuttuğu bu korkunç işlem manası elinden alınmış içi kof, kısır bir tablo ortaya koymaktadır.
İçi boşaltılmış kelimelere çok örnek verilebilir ama ben bugün sadece “Aşk” kelimesi üzerinde durmak istiyorum.
“AŞK” çok önemli, kutsal ve mana yönünden de derindir.
Aşk sevgidir, muhabbettir, inançtır, karşılık beklemeden duyulan manevi duygudur.
Aşk bir canlının hayat kaynağıdır. Aşk dendiği zaman sadece iki karşı cins arasındaki yakınlaşma isteği ve duygusu akla gelmemelidir.
Manevi aşk olduğu gibi dünyevi aşklar da mevcuttur.
İlahi ve dünyevi aşk; asalet, ulvi duygu ve samimi hislerle olur.
Şimdilerde aşk kelimesin içi boşaltılmış, anlamı kaybolmuş görünmektedir.
Anne çocuğunu severken bu yüce kelimeyi kullanmaktadır. Hakkıdır.
İnançlı insan Allah aşkıyla yanmaktadır.
Ama yeni tanışmış amacı sadece bedensel isteğe uygun düşünenlerinde “aşkım aşkım” diye bir dakika içinde beş defa aşk kelimesi söylemesi onu kirletmekte içini boşaltmaktadır. Gereksiz ve lüzumsuz kullanılan her şeyin değer kaybına uğradığı gibi bu yüce kelimenin de uygunsuz kullanılması kayba sebep olmaktadır.
Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı aşklarında bir asillik, Hacı Bayram Veli, Mevlana, Hacı Bektaş-i Veli, Yunus Emre, Hoca Ahmet Yesevi’nin Allah aşkında bir yücelik vardır.
Bu güzel kelime bu güzel yerlerde kullanılır, anlamı ve derinliği insanların içini sızlatır.
Hayatında bir defa veya bir saat gördüğü kişiye seviyeli ilişki, aşk diye tanımlamak ve bu kutsal kelimenin kullanılması en hafifi ile saygısızlıktır.
Ulvi aşklar bu duyguyu taşıyanlara da mutluluk ve haz verir.
Vatan aşkına saygı duyulur.
Milletine duyulan sevgiye hayran olunur.
Anne ve babanın kutsiyetine duyulan sevgiye, annenin babanın çocuklarına karşı hissettiklerine meftun olunur.
İlahi aşk insanın içini titretir.
Buralarda kullanılan aşk kelimeleri doğrudur ama layık olmadığı yerde kullanılması iç sızlatır.
Fuzuli; Aşk derdi ile hoşem el çek ilacımdan tabip/ kılma derman kim helakin zehri dermanındadır. Yani Aşk derdi beni mutlu ediyor tabip bu derde çare bulmaya çalışma, asıl çare bulmaya çalışırsan beni öldürürsün diyor.
Bahse konu aşklar aşktır.