Doğu Akdeniz’i unutmayalım
Anadolu coğrafyası üzerinde yaşayan devlet güçlü olmadığı zaman tüm tehlikeleri üzerine çekme potansiyeline sahiptir. Üç tarafı denizle çevrili bir yarım ada olan coğrafyamız iki önemli boğazı ile de önemli bir coğrafyadır.
Güneyimiz Akdeniz’dir. Bu bölgede batının şımarık çocuğu Yunanlılarla sık sık karşı karşıya geliriz. Onlarda Büyük Atatürk’üm “Ordular İlk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri” sözünü unuturlar.
Kurtuluş Savaşında İngiltere, Fransa, İtalya kendileri geride kalarak Rumları, Yunanlıları öne sürmüşlerdi. Yunanlıların denize dökülmesi ile sonuçlanmıştı.
Şımarıklıkları devam etmektedir. Silahsız kalma koşulu ile Lozan da Yunanlılara bırakılan ada ile Türkiye çevresindeki bize ait adaları da işgal etiler.
Bunların dışında Doğu Akdeniz’de yeni sorun ortaya çıktı. Akdeniz’de bulunan doğalgaz ve petrolün kendi hakları olduğunu öne süren Yunanlılar ve Kıbrıs Rumları, yanlış politikamız sonucu karşımızda olan kıyı ülkeleri Mısır, Lübnan, İtalya, İsrail, Suriye ile anlaşarak bu zenginliklere el koymak istemektedirler. AB ülkeleri ve ABD tam açıklamasalar da desteklerini Rumlar tarafına kullanmaktadır. Bu düşünceyle Doğu Akdeniz’de KKTC ve Türkiye’nin egemenlik hakkını elinden almak ve etrafımızı çevirmekle meşguller.
Sorun yaşanılan Doğu Akdeniz havzası doğu-batı hattında 4 bin kilometre, kuzey-Güney hattında 750 kilometrelik bir alanı kapsayan bir alan. Bu havza Suriye kıyılarından başlıyor ve Sicilya adasını içine alarak Tunus’a kadar ulaşıyor.
Söz konusu bölgede önemli miktarda doğalgaz ve petrol bulunmaktadır. 2009 yılında İsrail açıklarındaki Tamas sahası, 2010 yılında aynı bölgede keşfedilen Leviathan sahası, 2012 yılında Rum Yönetiminin Münhasır Ekonomik bölgem dediği yerdeki Afrodit sahasında çok önemli miktarda doğalgaz bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu bölgelerde tespit edilen doğalgaz miktarı, 3,5 trilyon metreküp, 1,7 milyon varil petrol rezervidir.
Yunanlılar ve Rumlar gerçeklerin üzerini entrikalarla kapatıp, bu büyük değerin üzerine konmak istemektedirler. Bilmezler ki üzerine kapanmak istedikleri maddeler yanma ve patlama ihtimali çok yüksek olan maddelerdir. Yanlış bir yaklaşım anide patlamalara ve bu patlamalarda çok geniş çevreye yayılmalarına sebep olur.
Türkiye bu histerikli grubun isteklerini bildiği için oraya görevli gemiler göndermiş ve gerekli çalışmaları yapmaktadırlar.
Bu gerçekler ışığında bu sorun unutulmamalı, içte ve dışta bütün çalışmalar yapılmalı, birliktelik sergilenerek ve tedbirli olunmalıdır. Düşman en zayıf ve kendini koruyamayacağın zaman hücum eder.
Bu doğrultuda S-400’lerin kendi inisiyatifimiz doğrultusunda kullanabilme hakkı ile alımı tamamlanmalı ve hava sahamız koruma kalkanı altına alınmalıdır. Savunma Sanayi dalında güçlendirici bütün yatırım ve atılımlar yapılmalıdır.
Ülkücülerin 1980 den önce söylediği gibi “Ne Amerika Ne Rusya Ne Çin, Her şey Türk’e göre, Türk tarafından Türk için” sözü hayata geçirilmelidir.
Türk Dünyası ile ilişkiler üst seviyeye çıkarılmalı ve komşu devletlerle olumsuz ilişkilerimiz bir yolunu bulunup normale döndürülmelidir.
Türkün her zaman uyanık olması temennisiyle…
Fuat YILMAZER