ANNEANNENİN BAŞINDA YUMURTA KIRAN TORUN
Yazılı basında ve sosyal medyada iki haber üzücü haberle karşılaştım. Haber vicdanı olan herkesi derinden yaraladı.
OLAY BİR; “Saçlarını uçuk sarıya boyatmış bir genç anneannesini aldatarak kameraya yaklaştırıyor. Anneanne zarif bir hanım, torununu kırmıyor ama ne olduğunun da tam farkına varmadan boyalı saçlı torun anneannesinin başında yumurta kırıyor. Yumurtanın içi başından aşağı akarken anneanne şaşkın, üzgün ne olduğunu anlamadan etrafına bakınıyor. Boyalı saçlı torun da mutluktan kahkahayı basıyor.”
OLAY İKİ; Bir genç babaannesini telefon geldi diye aldatıyor ve konuşması için bilgisayar faresini eline veriyor. Babaanne bilgisayar faresini telefon zannedip konuşma çabası gösterirken de torun adı verilen yaratık ta kahkaha atıyor.” Görüntüden çok mutlu olduğu görülüyor.
Bu iki görüntüde üzülünecek, iğrenç bir görüntü. Bu olayın kahramanları mutlaka ruhsal bir rahatsızlığın pençesinde olanlardır.
Önce şunu belirtmekte yarar var. Bu tip nahoş davranışlar genele şamil olmaz. Allaha şükür ki Türk toplumunun geneline vurduğumuz da bu ahlaki basitleşme azdır.
Yalnız bu tip yanlışlıklar azdır diye üzeri örtülmemelidir. Her olumsuz davranışlar, önlem alınmadı takdirde bugün az olur ama yarında çoğalma istidadı gösterir.
Kızmak, genci kötülemek çözüm değildir. Yapılacak iş aynanın karşısına geçme cesaretini gösterip, son zamanlarda moda olan boyanmış saçımızı kestirip diplerinde neler olduğuna bakmaktır. Tabi akıl ve mantığı etkin hale getirerek.
Bu gençler neden böyle bir yanlışı yaptı?
Yaptıklarının derinliğinden haberdarlar mı?
Genç adam yaptığı bu iğrenç olaydan nasıl mutlu oldu ki çevreyi kıskandıracak kahkahayı attı? Öyle ya dünyada sebepsiz hiç ama hiçbir şey olmuyor.
Böyle davranmalarının sebebi nedir?
Ayrıca bu davranışından nasıl bir zevk alıyor ki o müthiş kahkahayı patlatabiliyorlar?
Bunların cevabını verecek kişiler psikologlar ve sosyologlar. Aynı zamanda kuranı, İslam dinini ezberleyerek öğrenmiş din adamları değil, özümseyerek, anlayarak, analiz ederek, yorumlayarak okumuş öğrenmiş din adamları, ilahiyatçılar cevaplaması gerekir.
Biz sadece şunu sorgulayabiliriz. Bir genç neden böyle davranış sergiler ve bundan da mutlu olur?
a) Bu genç hayatta bir şeye kızgındır, kırgındır, psikolojik tatminsizliği vardır ki böyle bir olumsuz davranışı sergilemiştir.
b) Belki de ben özgürüm, ayaklarımın üzerinde duruyorum iddiasında olan anne ve babanın evde kavga ederken birbirlerine yaptığı ağır hakaretleri duyarak büyümüştür.
c) İdol olarak gördüğü anne veya babasının büyüklerine karşı davranışı böyle veya buna benzer şeylerdir ki o örnek almıştır.
d) Terbiye, bireysel ve toplumsal ahlak çok önemlidir. Aile bu değerleri verememiştir veya vermemiştir.
e) Okulu, maarif sistemi gencine kültürünü, ahlakını, erdemlerini veremeyecek derecede bilinçsiz veya kasıtlı uygulama içindedir.
f) Çevresindeki insan topluluğu da insani özellikleri içselleştirecek manevi ve moral değerleri sindirerek yetiştirilmemiş insanlardan oluşmuştur.
g) Aile bilinçsizlikten kaynaklı, terbiye ediyorum diye çocuğu hasta adam olarak yetiştirmiştir.
Hani son zamanlarda çocukları özgür yetiştirelim diye özgür yetiştirmeyi de yanlış anlayıp, yanlış uygulayanların olduğu gibi. Veya özgür olacak çocuğum ezilmeyecek diyerek babasına olan saygısızlığını sineye çekmek veya öğretmeni azarladı diye okul basıp öğretmeni dövmek gibi vs.
Sonuç; Ortada bir suç, yanlış bir davranış varsa sorumlusu bizleriz. Ailesi, akrabaları, komşuları, Milli Eğitim teşkilatı, ülkenin her yönüyle düzeltilmesi için seçtiklerimiz.
Dayı ile yeğenini yengesinde birleştirip namussuzca ilişki kurduran veya arkadaşının eşine âşık olup onu elde etmek için iki arkadaşı rekabete sokan diziler ve onları seyrederek yayın hayatının devamını sağlayan bizler, onu engellemeyen görevliler, adalet ve denetim teşkilatlarımız, Yani görevlerini yapmayan güruhlar sorumludur.
Herkesin sorumluluğunun fakında olarak çalışma yapması dileği ile…
Fuat YILMAZER