Küresel Soğuma
İnsan beyni bir okyanustur ve nerden bakarsanız bakın size uçsuz bucaksız görünür, tıpkı ruhu gibi.
İçinde birçok hazinenin bulunduğu bu okyanusta yüzmek, derinlere inmek epey meşakkatli bir iştir. Sıradan, sığ insanları ruhî bazı derinlik ve incelikleri olan insanlara oranla daha şanslı buluyorum. Çünkü duyarlılık yıpratıcıdır.
Şöyle ki, bomboş ve karanlık bir oda tahayyül edelim ve her köşeden farklı bir ses, farklı desibeller ve titreşimlerde olsun, belli bir zaman zarfında sesleri ayırt edemeyiz. Kafamız karışır, hatta düşünemeyiz; boğulur gibi oluruz. İşte size duyarlı insanların duyarsız bir toplumdaki hali.
Her köşesinden farklı desibelde, farklı seslerin geldiği bomboş ve karanlık bir oda hayal edelim. Bu odanın içinde sesleri ayırt edemeyiz, kafamız karışır, düşünemeyiz, boğulur gibi oluruz. İşte duyarlı insanların, duyarsız bir toplumda yaşadıkları.
Bilirsiniz ki teşbihte hata olmaz. Duyarsız kişiler nitelemesi biraz tiksindirici rencide edici olabileceği için yerine daha az duyarlı ve düşünceli bir insan diyelim. Nitekim bu tür kişiler duyarlı kişilere oranla daha huzurludur.
Buruşturulup atılan her kâğıt, kırılıp doğada bırakılan her şişe, cesedi sokakta boylu boyunca uzanan sahipsiz bir hayvan, evladını yitiren bir annenin gözyaşı, babasız kalmış bir çocuğun çenesine adeta yapışmış eli; baharda açan ağaç dallarındaki çiçekler; meleyen kuzular, çimenler üstünde uzanıp mavi gökyüzünü seyretmek eğer sizde bir kıpırtı ya da duygu med-ceziri oluşturmuyorsa size de bulaşmış demektir asrın amansız virüsü: Duyarsızlaşma.
Hızla yayılan bu mikrop nasıl önlenebilir, belirtileri nelerdir? Daha birçok soru sorabiliriz. Peki, cevaplar! Aslında bu tür soruların yanıtları bilinçaltımızda, ruhumuzda sindirilmiş, susturulmuş bekliyor. Harcıâlem sözleri bir yana bırakalım ve önce kendi dünyamızı, içimizi mamur hale getirelim. Değişim, gelişim, hoşgörü, hüsnü zan, empati, buna birçok şey ekleyebiliriz.
Konuyu çok fazla dağıtmadan şunu söyleyeyim, herkesin hazinesi kendi ruhunun derinliklerindedir. Eşeleyelim, kazıp çıkaralım. Duyarsızlaşma olgusuna ancak böyle karşı çıkarız.
İnsan beyni bir okyanustur ve nerden bakarsanız bakın size uçsuz bucaksız görünür, tıpkı ruhu gibi.
İçinde birçok hazinenin bulunduğu bu okyanusta yüzmek, derinlere inmek epey meşakkatli bir iştir. Sıradan, sığ insanları ruhî bazı derinlik ve incelikleri olan insanlara oranla daha şanslı buluyorum. Çünkü duyarlılık yıpratıcıdır.
Şöyle ki, bomboş ve karanlık bir oda tahayyül edelim ve her köşeden farklı bir ses, farklı desibeller ve titreşimlerde olsun, belli bir zaman zarfında sesleri ayırt edemeyiz. Kafamız karışır, hatta düşünemeyiz; boğulur gibi oluruz. İşte size duyarlı insanların duyarsız bir toplumdaki hali.
Her köşesinden farklı desibelde, farklı seslerin geldiği bomboş ve karanlık bir oda hayal edelim. Bu odanın içinde sesleri ayırt edemeyiz, kafamız karışır, düşünemeyiz, boğulur gibi oluruz. İşte duyarlı insanların, duyarsız bir toplumda yaşadıkları.
Bilirsiniz ki teşbihte hata olmaz. Duyarsız kişiler nitelemesi biraz tiksindirici rencide edici olabileceği için yerine daha az duyarlı ve düşünceli bir insan diyelim. Nitekim bu tür kişiler duyarlı kişilere oranla daha huzurludur.
Buruşturulup atılan her kâğıt, kırılıp doğada bırakılan her şişe, cesedi sokakta boylu boyunca uzanan sahipsiz bir hayvan, evladını yitiren bir annenin gözyaşı, babasız kalmış bir çocuğun çenesine adeta yapışmış eli; baharda açan ağaç dallarındaki çiçekler; meleyen kuzular, çimenler üstünde uzanıp mavi gökyüzünü seyretmek eğer sizde bir kıpırtı ya da duygu med-ceziri oluşturmuyorsa size de bulaşmış demektir asrın amansız virüsü: Duyarsızlaşma.
Hızla yayılan bu mikrop nasıl önlenebilir, belirtileri nelerdir? Daha birçok soru sorabiliriz. Peki, cevaplar! Aslında bu tür soruların yanıtları bilinçaltımızda, ruhumuzda sindirilmiş, susturulmuş bekliyor. Harcıâlem sözleri bir yana bırakalım ve önce kendi dünyamızı, içimizi mamur hale getirelim. Değişim, gelişim, hoşgörü, hüsnü zan, empati, buna birçok şey ekleyebiliriz.
Konuyu çok fazla dağıtmadan şunu söyleyeyim, herkesin hazinesi kendi ruhunun derinliklerindedir. Eşeleyelim, kazıp çıkaralım. Duyarsızlaşma olgusuna ancak böyle karşı çıkarız.
FACEBOOK YORUMLAR