Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

MANİSA'YA BİR SEVİNÇLİ HABER: VEFA SINAVINDA İKİNCİ AŞAMA

19 Ağustos 2022 - 21:29

MANİSA’YA BİR SEVİNÇLİ HABER
VEFA SINAVINDA İKİNCİ AŞAMA

21 Haziran 2022 tarihinde bu köşede“Manisa Devlet Hastanesi ve Moris Şinasi Hastanesi Özelinde MANİSALININ VEFA İMTİHANI” başlıklı bir yazı yazmıştık. Malum olduğu üzere Devlet Hastanemiz 1938 yılından bugünlere kadar bütün Manisalılara ve Manisa’ya yolu düşenlere hizmet vermişti. Cumhuriyetimizin Manisa’ya kazandırdığı ilk eserler arasındadır. Kentimiz, günümüzde çok daha büyük, kapsamlı ve ileri teknolojilere sahip yeni hastanelere kavuştu, artık Manisalılara bu hastaneler hizmet ediyor.
Eski Devlet Hastanemizin  akıbeti konusunda Manisalılar ciddi endişeler taşıyordu. Bina tescilli binalar arasında olmadığından gerek bina gerekse üzerinde bulunduğu alan hakkında istenildiği gibi tasarruf edilebilirdi. Kısaca Manisa’da hemen herkesin hatırası olan ve yaşı yüze yaklaşan bu bina yıkılabilir yerine başka bir bina yapılabilirdi. Bir grup Manisa severin başvuruları ve gösterdiği gayret ile Manisa Eski Devlet Hastanemizin tescillenerek “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” kapsamına alındığını sevinç ile öğrendik. Emeği geçen her bir bireye ayrı ayrı minnetlerimizi arz ederiz.
Manisalılar vefa imtihanının birinci aşamasını başarı ile verdi. Sırada Moris Şinasi Çocuk Hastanesi var. Malum olduğu üzere hikayesi hemen herkes tarafından bilinen ve tam olarak “vefa anıtı” diyebileceğimiz bir yapıttır. Bu hastane Manisa’da doğan, ekonomik sıkıntılar sebebi ile Amerika’ya göçen, zamanla varlık sahibi olan, Manisalı Musevi bir vatandaşımızın yaptırdığı hastanedir. Kendisi Manisa’dan ayrıldıktan sonra bir daha hiç gelememiştir. Manisa’dan maddi bir beklentisi ve menfaati yoktur. Fakat ayrıldıktan sonra doğduğu ve yetiştiği bu toprakları hiç unutmamış ve buraya zamanının örnek gösterilebilecek en gelişmiş hastanesi yaptırmıştır. Sadece yaptırmakla kalmamış, hastanenin idamesini sağlamak, ihtiyaçlarını gidermek için bir vakıf kurmuş, bu vakıftan da günümüze kadar hastaneye her yıl bir miktar para göndermişlerdir.  Hastane yapıldığı dönemde o kadar güzel bir örnektir ki, Atatürk, İran Şahı Rıza Pehlevi ile birlikte İzmir’e geldiğinde bu hastaneyi göstermek için Manisa’ya getirmiştir.
Günümüzde Moris Şinasi Hastanesi hastane vasfını yitirmiştir. Binası tescilli değildir. Yani Koruma altında değildir. Bu binanın ve sahip olduğu hikâyenin, hatıraların devamı için bina koruma altına alınmalıdır. Yani tescillenmelidir. Kaldı ki bina çok büyük bir bina olmamakla beraber yıkılması ile elde edilecek arazinin çok bir önemi de olmadığı kanaatindeyim. En azından varlığı ile yokluğu kıyaslandığında var olmasını gerektiren sebepler yok olmasının getireceği artılardan daha fazladır. Bina kalmalıdır. Hatta bu bina ile ilgili daha önce başka platformlarda bahsettiğim bir “Vefa Müzesi”’ne dönüştürülebilir. Bu şekli ile sanırım Türkiye’de de bir ilk olur. Müzelerimizin genelde hepsi maddi objelerle donatılır. Fakat hedefi “Vefa” gibi toplumdaki manevi bir olgunun yaygınlaştırılması ve hatırlatılması olan müze sanırım ilk olur. Binanın içinde oluşturulacak olan bölümlerde önce Moris Şinasi örneği detaylı bir şekilde anlatıldıktan sonra yine toplumumuzdan birçok örnek işlenerek ziyaretçilere aktarılabilir. Bu bir öneridir. Kesinlikle illa böyle olsun gibi bir düşüncem yoktur. Şehrimizin değerli insanları burayı nasıl değerlendirebileceklerine el birliği ile karar verebilirler ve en doğruyu bulabilirler. Anlatmak istediklerimin ana fikri bu değerleri yıkmayalım, yaşatalım. Yaşatmak için de koruyalım. Korumak için de ne gerekli ise onu hayata geçirelim. Korumanın şu andaki tek görünen yolu da binanın tescillenmesidir. Bir önceki örnekte olduğu gibi Manisalılar ve Manisa’ya değer veren kıymetli yöneticilerimiz bu “vefa” konusunda da sınavın ikinci basamağını geçebilirler.

Konu “Vefa” dan açılmış iken, 16 Aralık 2021 tarihinde yine bu köşemizde yazdığımız “8 EYLÜL 1922 MANİSA ve ÜÇ ŞEHİT” başlıklı yazımızda. 8 Eylül 1922 günü Manisa’yı Yunan işgalinden ve mezaliminden kurtaran Türk Ordusunun, ilk verdiği 3 şehidimizden bahsetmiştim. Aksaraylı Onbaşı Zülfikar, Beypazarlı Onbaşı Hasan, Yenişehirli Er İsmail, bu üç yiğit Manisa’yı işgalden kurtarmak için bir insan için en kıymetli varlık olan canlarını gözlerini kırpmadan vermişlerdir. Şehitlerimiz 1950’li yıllara kadar Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin karşısındaki abide önünde anılmışlardır. Daha sonra yapılan yeni şehitliğe nakledilmişlerdir. Var olan abide de şehitliğe taşınmıştır. Şehitlerimizin bulunduğu mahallenin adı ŞEHİTLER Mahallesidir. Adları yakın zamana kadar civardaki 3 sokakta yaşıyordu. Günümüzde maalesef ne bu şehitleri bilen kaldı (istisnalar hariç) ne de öğreten. Böyle giderse sanırım bir süre sonra hiç bilinmeyecekler.

 Kıymetli yöneticilerimizden talebimizdir. Daha önce hangi sokaklara isimleri verilmiş ise tekrar aynı sokaklara isimleri verilebilir. Numaralandırılmış sokaklarda numaranın altına isimlerin yazılmasının bir sakıncası olmadığı kanaatindeyim. Şehitlikteki isim listelerine de isimleri yazılmalıdır. Ayrıca Şehitlikteki Abidenin bir benzerinin, şehitlerimizin şehit düştükleri bölgeye yapılarak adlarının kazılması daha çok hatırlanmalarını ve bilinmelerini sağlayacaktır. Bu sene Manisa’nın işgalden kurtuluşunun 100. Yılı. Yüz yıla hürmeten bu taleplerimizin 8 Eylül’de yapılması Manisa’ya çok yakışır. Bir vefa da bu şehitlerimize lütfen.  

Erkan Akbalık


 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum

Son Yazılar