Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

“MANİSA ŞEHİR YAZILARI” KİTABI ÜZERİNE

10 Mayıs 2018 - 20:20

“MANİSA ŞEHİR YAZILARI” KİTABI ÜZERİNE

            “Geçmişten bugüne, değişimin özünde yatan, bilimsel ilerleme ve insan zekâsına duyulan saygıyla ruh dünyamızı zenginleştirmek demek. Bu önemli, çünkü kültür ve iletişim, cahilce güdüler ve gergin, sinirli bir heyecanla beslenmez. Bu görgüyü davranışlarımıza yansıtmak gerek!”

            Bu müthiş tespiti kitabın daha ilk sayfasında görebiliyorsunuz. İlk satırlarda karşılaştığınız bu tespit ve konulara yaklaşım metodu, kitabın geri kalanı hakkında ipucu vermekle beraber merak hissini de beraberinde getiriyor.

            -Ne kitabından bahsediyorsunuz? Sorularını duyar gibiyim. Tabii ki Sayın Osman Özbaş’ ın 21 Nisan 2018 tarihinde tanıtım ve imza gününü yaptığı “Manisa Şehir Yazıları” adını verdiği kitabından bahsediyorum.

            Tanımayanlar için Sayın Osman Özbaş’ tan kısaca bahsedeyim. Manisa’nın Gediz Ovasının toprakları gibi verimli,  çalışkan ve üretken biridir.  Kalemi ise Sultaniye Üzümü gibi tatlıdır. En ciddi konuları bile okurken sıkılmazsınız, gerilmezsiniz. Yetişip büyüdüğü şehrin her türlü sorununu kendi sorunu bilir bu doğrultuda ihtisası, bilgi birikimi ve kabiliyetleri doğrultusunda araştırır,  tespit eder ve çözüm önerilerini ortaya koyar. Bu çok önemlidir. Adam sendeci değildir.

            Toplum olarak, muhtelif ortamlarda tenkit etmeyi severiz. Tenkit olayını iki çeşitte ele alabiliriz. Birincisi müspet tenkit ikincisi menfi tenkittir. Sanırım menfi tenkiti en güzel anlatan İbni Haldun’un  “Gayri memnunlar medeniyet kuramazlar” sözüdür. Yani devamlı bardağın boş tarafını görüp doldurmak için gayret göstermeyenler, istedikleri kadar konuşsunlar o bardak dolmayacaktır. Müspet tenkitte bulunanlar ise bardağın boş tarafını gördükten sonra bunu nereden ve nasıl doldurulabileceği konusunda çözüm üretmeye çalışırlar fikir üretirler. Ve o bardak bir gün mutlaka dolar. İşte Osman Bey o bardağı doldurmak için uğraşanlardan.

            Osman Özbaş’ın bu kitabını okuduğunuzda Manisa’nın ilçeleri ile birlikte birçok önemli konusunun ele alındığını ve ele almakla kalmayıp bunların nasıl çözüleceğine dair ayağı yere basan önerilerini göreceksiniz.

            Manisa’da hangi iş ile iştigal ederseniz edin, size hitap eden satırlar ile karşılaşacaksınız. Sanayici, çiftçi, Üniversite, Belediye,  devlet ve özel kurum yöneticileri, esnaf, öğrenci herkes için değerlendirilmeyi bekleyen öneriler var.

            Kitaptan kısa kısa birkaç örnek vermek istiyorum.  Gerek ülkemizde gerekse Dünya’da alternatif tıp ve bitkilerle tedaviye yoğun bir ilgi vardır. Mesir Macunu’ nu konusundan yola çıkarak Sayın Ahmet Maranki’ nın Manisa’da üretilecek şifalı bütün bitkilerin alıcısı olacağını açıklaması üzerine, Osman Bey’in “teklif edelim gelsin şifalı otları burada üretsin, deneme çiftlikleri kuralım, Manisa’ya yatırım yapması için teşvik edelim” önerisi çok yerinde ve değerlendirilmesi gereken bir öneridir. Merkez Efendi’yi misafir eden, Lityazol Cemil’in hemşehrileri bunu da layıkıyla yapabilecektir. Dünya’ya şifalı otları gönderen bir Manisa kulağa çok güzel geliyor.

            Yazarımız, kitabının “Bazı İlçelerimizde Yatırım Fırsatları” adlı bölümünde, Manisa’nın ilçelerini yerinde, teferruatlı inceleyerek ve ilçelerin tarih, coğrafya, toprak, iklim ve hatta su durumlarını dikkate alarak neler yapılabileceğine dair önerilerde bulunuyor. Önerileri okuduğunuzda hayalî olmadığını, uygulanabilirliğinin imkân dâhilinde olduğunu ve hatta bugüne kadar niçin yapılmadığını düşünüyorsunuz.

            Kitapta, Manisa’nın sosyal problemleri ile ilgili çarpıcı tespit ve değerlendirmelere de rastlıyoruz. Özellikle Manisa’da gençler arasında yayılan uyuşturucu konusuna dikkat çekilerek tehlikenin fark edilmesi ve tedbirler alınması hususunda Osman Bey’in -tabiri caiz ise- çırpınışlarını hissedebiliyoruz.

            Gerek bu kitapta gerekse diğer yazılarında yazarın üzerinde en fazla durduğu konuların başında Manisa’nın “Marka Şehir” olması geliyor. Bu mesele kanaatimce, şehrimizi güzel yerlere taşımaya çalışanlar için “Ser Levha” yapılması gereken bir meseledir.

            Toplam 82 yazıdan oluşan kitabı daha fazla anlatarak içeriğini deşifre etmek uygun olmadığından burada kesiyorum. Aslında her bir bölüm için yazacak o kadar çok şey var ki. Tabii olarak bu çalışmalar boşa yapılmadı ve yazılar boşa yazılmadı bu kadar çalışmanın bir amacı var. Ve bu amaç kitabın “Bütünşehir” adlı bölümünde şöyle dile getiriliyor. “Biz birçok yazımızda toprak verimliliği, şehir imarı, çevre duyarlılığı gibi konuları ele alıyoruz. Bu çabamız nasıl bir şehirde yaşamak istediğimiz ile ilgili bir ümitten besleniyor: Daha uygar, daha güzel, daha dostça bir Manisa”.

            Sanırım yazarımızın belirttiği bu amaca katılmayacak Manisalı yoktur. Fikren katılım bir şeydir tabii ki ama bu yolda üretilen fikir ve projeleri hayata geçirmek için çaba sarf etmediğimiz sürece fikirler havada kalacaktır.  Manisalılar birlik ve beraberlik içinde her şeyi yapabilme gücüne sahiptir. Yeter ki istesinler.

           

Reklam