MANİSA BİMARHANESİ VE BİLİNMEYEN ÇOK ÖZEL FOTOĞRAFLARI
Osmanlı Devleti’nin sağlık kuruluşları, genel olarak “Darüşşifa, Bimarhane veya Tımarhane” olarak adlandırılıyorlardı. Bunlar çoğunlukla devletin bir kuruluşu değil devlet adamlarının veya şahısların vakıf olarak tesis ettikleri toplum yararına hizmet eden kuruluşlardı. Darüşşifa, Arapça kökenlidir, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Sağlık yurdu” olarak tanımlanıyor. Bimarhane ise Farsça kökenli olup “Bimar” hasta ve “hane” ev anlamına gelmektedir. Tımarhane de yine Farsça kökenli bir kelime olup dilimize akıl hastanesi olarak yerleşmiştir.
Yavuz Sultan Selim’in olan Ayşe Hafsa Sultan (1479-19 Mart 1534) oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın 1520 yılında tahta çıkması ile Valide Sultan oldu. Kendisi bu sıfat ile anılmış ilk padişah annesidir. 14 yıl Valide Sultan olarak kaldı.
Kanuni Sultan Süleyman padişah olduktan sonra, Mimar Acem Ali’yi Manisa’da cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret ve hankahtan meydana gelen bir külliye inşa etmesi için görevlendirmiştir. Acem Ali çalışmalara hemen başlamış ve H.929/1522 yılında eseri bitirmiştir. Kanuni tarafından yaptırılan bu eser annesi Ayşe Hafsa Sultan adına inşa ettirilmiştir. Külliyenin bitiminden sonra H.945/1538 yılında çifte hamam, H.946/1539 yılında ise darüşşifa tamamlanarak külliyeye sonradan katılmıştır. Bu iki yapı Mimar Sinan tarafından planlanmıştır. [1]
Darüşşifa Manisa’ya ve bölgeye hizmet etmeye başladığı 1539 yılından itibaren, sağlık alanında çok önemli bir boşluğu doldurduğunu görüyoruz. 19. Yüzyılda Memleket Hastanesi’nin kuruluşuna kadar darüşşifa yaklaşık üç asır boyunca devrinin tam teşekkülü hastane işlevini sürdürmüş tek sağlık merkezi olarak görünmektedir. Modern sağlık kuruluşlarının tesisi ile darüşşifa bölgenin ve Anadolu’nun muhtelif yerlerinden gönderilen ruh ve sinir hastalarına hizmet vermiştir. Bu hizmetlerinden sonra Osmanlı Belgelerinde “Manisa Bimarhanesi” olarak tanımlanan darüşşifa bölge halkı tarafından da “Tımarhane” olarak adlandırılmıştır. Darüşşifa dönemlerinde takdire şayan hizmetler verip hakkında övgü ile bahsedilen bu kuruluş, Bimarhane dönemlerinde ise, fiziki şartlarının ve personelinin hastalara karşı olumsuz davranışlarından dolayı eleştirilmiştir. Islah edilmesi için hakkında raporlar düzenlenen Bimarhane, Osmanlı Devleti’nin II. Meşrutiyet sonrası dağılma sürecine girmesi ile ıslah edilememiştir. Bimarhane olarak hizmet veren darüşşifa çalışmalarını Yunanlılar tarafından yakılana kadar sürdürmüştür. 1962-63 yıllarındaki restorasyon çalışmalarına kadar adeta virane ve harabe halinde kalmıştır [2].
Manisa tarihi konusundaki araştırmaları ve eserleri ile günümüze ışık tutanlardan Sayın Nihat Yörükoğlu “Hafsa Sultan ve Külliyesi” adlı kitabında Bimarhane’yi şu şekilde anlatır; “Bîmarhânenin 1911 yılında kare şeklinde bir bahçe ihata duvarı ve kuzeye bakan kısmında bir giriş kapısı vardır. Birkaç basamak merdivenle inilen bu kapının sağ iç tarafında müdür ve tabîb odası, onun bitişiğinde de eczâne mevcuttur. Kapının sol tarafında yine iç kısımda avlu duvarına bitişik yan yana üç kadın koğuşu ile biraz ilerisinde asıl hastane binasına bitişik gardiyan odası ve kapı yanındaki koğuşla gardiyan odası arasında da kadınlar avlusuna girişi sağlayan bir kapı bulunmaktadır. Bu avluda iki helâ, bir de çeşme vardır. Bahçenin doğu duvarı bitişiğinde çeşitli hizmetlere mahsus beş oda ile bir çamaşırhane, bir de helâ mevcuttur. Asıl binanın kapısından girilince önü demir parmaklı koridorun sağ tarafındaki oda (hastalıklı akıl hastalarına), soldaki (kadınlara), iç avlunun sağındaki üç oda ile solundaki ilk iki oda (koğuş), solda üçüncü oda ise (bağlı akıl hastalarına), kuzeydeki iki oda da (akıl hastalarına) mahsus olarak kayıtlıdır. Bu iki oda arasında da helâlar vardır. Bîmarhâne zemini Sultan Caddesinden 1.40 metre sağındadır. İç avlu kaldırım döşemeli olup ortasında bir havuz bulunmaktadır. Bahçe ihata duvarının güneyini Sultan Caddesi, batısını Bîmarhâne Caddesi, doğusunu bir ara sokak, kuzeyini de Memleket Hastanesi’nin ara duvarı teşkil etmektedir”
Günümüzde Celal Bayar Üniversitesi tarafından “Sağlık Müzesi” olarak, amacına uygun ve faydalı bir işte kullanılması memnuniyet vericidir.
Bimarhane’nin adeta yukarıda anlatılanları gösteren fotoğrafları, bildiğim kadarıyla Türkiye’de ilk defa burada yayınlanacak. Fotoğraflar 1902-1903 yıllarında Tignol Lucian (1868-1945) isimli bir Fransız tarafından çekilmiştir[3].
Kaynakça:
[1] Prof.Dr. Ali Haydar Bayat Anısına Düzenlenen Osmanlı Sağlık Kurumları Sempozyumu
2 Haziran 2007, S.75
[2] Gazi Üniversitesinden, Doç. Dr. Mustafa Alkan, “Manisa’da Hafsa Sultan Bimarhanesi” adlı makalesi, I. Uluslar arası Tıp Tarihi Kongresi, 20-24 Mayıs 2008 Konya
[3] www.photo.rmn.fr
Not. teknik imkansızlıklar nedeniyle fotoğrafların bir kısmı yayınlanamamıştır. Özür dileriz. Tarihistan.org