MANİSA-AMANULLAH HAN VE AFGANİSTAN MESELESİNE DAİR -II-
Yazımızın birinci bölümünde
(https://www.tarihistan.org/yazarlar/erkan-akbalik/manisa-amanullah-han-ve-afganistan-meselesine-dair-i/9130/)
Afganistan’ın günümüzde yaşadığı problemlerin ana sebebinden ve Atatürk’ten ilhamla kendi ülkesinde benzer bir reform hareketi yapmak isteyen Kral Amanullah Han’dan bahsetmiştik. Bu konulara temas ederken olayın bir de biz Manisalıları ilgilendiren başka bir yönünü ele almamak olmazdı. Amanullah Han’ın dünürü Manisa doğumlu Hüsniye Hanım ve ailesini de bir parça olsun sizlere tanıtmaya çalışmıştık.
Yazımızın bu bölümünde konuya en yakın kişilerden olan Amanullah Han ve Dr. Fazıl Doğan’ın torunları Hümeyra Gücük Hanımefendi’nin görüşlerine yer vereceğiz. Hümeyra Hanım, İzmir GÖZLEM gazetesinde yayımlanan yazısında Amanullah Han, Atatürk ve Afganistan konularında görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir.
“1960’ta hayata veda ederken son sözü ‘Afganistan’ oldu.
Çağdaşlaşma hamlesinin acı sonu; “İngilizler, ünlü ajanları Lawrence’i göndererek cahil ve bağnaz ahaliyi kışkırtıp iç savaş çıkardılar. Dedem, ailesi ile birlikte ‘Daha fazla kan dökülmesin’ diye ülkeden ayrıldı ve reform hamlesi yarıda kaldı.
Dedem Amanullah Han, şehzadeliği döneminde Kâbil Askeri Akademi'sinde eğitim görür ve Askeri Akademi'den mezun olur. O yıllarda Kâbil Askeri Akademi'si Osmanlı Devleti tarafından gönderilen Paşalar tarafından kurulmuş, eğitmenler Osmanlı subaylarıydı ve eğitim dili Türkçe idi. 1915 Çanakkale Muharebelerine Afganistan'dan gönüllü olarak Türk askerleriyle birlikte İngilizlere karşı omuz omuz savaşmak için Afgan askerleri gelir ve savaşır. Türk toprağında şehit olan Afgan askerleri için Çanakkale Şehitliğinde bir anıt vardır üzerinde "Afgan Mehmetçik" yazar. Dedem Kral Amanullah 1919 yılında emperyalist Britanya İmparatorluğu’nu III. Anglo/Afgan savaşında yenerek Afganistan'ı tam bağımsızlığına kavuşturur. Ondan sonraki hedefi “reformlar”dır. Hatta 1919'da halka hitaben yapmış olduğu bağımsızlık nutkunda “Şimdi kılıçlarımızı kınlarına sokup kalemlerimizi elimize alalım” der. Yani, “Bağımsızlığımızı ilân ettik, bundan sonraki adım eğitim" der.
Biraderler; Atatürk ve Amanullah…
Kral Amanullah, Atatürk'ün “kardeş” kadar yakın dostudur. Birbirlerine “Biraderim” diye hitap ederler. 1921'de Moskova'da Afganistan ile Türkiye bir antlaşma yapar. Bu antlaşmanın en önemli maddelerinden biri, “İki ülkeden biri düşman saldırısına maruz kalır ise, diğerine de saldırı yapılmış kabul edilip derhal müdahale edilecektir” maddesidir. Bu antlaşma ile birlikte Afganistan'da yeni bir Anayasa teşkili için Kral Amanullah Atatürk ile görüşüp anlaşır ve Afganistan'a bir Türk hukukçusu gönderilir. Bunu takiben, kadın-erkek eşitliği kanunlaşır, medenî kanun şekillenir, mecburi eğitim kanunlaşır. Afgan kızlarının meslekî eğitimleri için burslu olarak Türkiye'ye gönderilmeleri programa alınır. Atatürk, Afganistan'a tıp doktorları, eczacılar, maliye uzmanları, muhaberat uzmanları ve daha nice değerli kişileri gönderir. 1923’te Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülke Afganistan olur.
Lawrence Afganistan’da…
Reformların devam etmesi, Britanya İmparatorluğunu rahatsız eder. Zaten "yenilmez" addedilen bu emperyalist ülkeye karşı zafer kazanan küçücük ülkenin Kralına kin duyguları besliyorlardı ve Krala karşı bir isyan başlatma planını uygulamak için en kolay yol "cahil, bağnaz insanları kullanmaktı". Öyle de oldu. Ortadoğu'yu karmakarışık yapan meşhur İngiliz ajan Lawrence'i o zamanki Hindistan/Afganistan sınırından Afgan köylerine gönderdiler. Yobaz aşiret reislerini reformların "dine aykırı" olduğuna ikna ile yavaş yavaş isyanları körüklediler. Kral Amanullah, Afganistan'ın refah seviyesine ulaşması için Batı ülkeleriyle endüstri ve mühendislik alanında antlaşmalar yapmak, o ülkelerdeki fabrikaları, demiryollarını tetkik etmek için Avrupa'ya resmî gezi yapar. Aynı zamanda maksadı Afganistan'ın bağımsız modern yüzünü Avrupa'ya göstermektir. Bu resmî geziye 1927 yılının sonunda başlar. Beraberinde anneannem Kraliçe Süreyya da vardır. Mayıs 1928'de Türkiye'ye geldiğinde TBMM'de konuşmasını Türkçe yapar.
İngilizlerin kışkırttığı bağnazlarla iç savaş…
Resmî gezi sona erip Afganistan'a geri döndüklerinde, İngilizlerin planı çoktan yol almıştı. Reform adı altında teşkil edilen her şeye bağnaz ahali karşı çıkıyordu. “Demiryolu üzerindeki lokomotifi görüp ‘şeytan işi’ diyen” ahali, tamamen İngiliz ajanlar tarafından beyinleri yıkanmış bağnaz aşiret reislerinin tesirindeydiler. Neticede iç savaş çıktı. İsyancılar arasında yaralıları İngilizler tedavi ediyorlardı. Silahlar İngilizlerindi.
Afganistan’a veda ve sonrası…
Kral Amanullah 1929 yılında Kandahar'da taraftarlarına uzun bir veda konuşması yaptı. Onlara, “kardeş kanı dökülmesini istemediğini ve bu sebeple ülkeyi terk etmek zorunda olacağını” anlattığı bu veda konuşmasından sonra ailesiyle birlikte ülkesini terk etti ve ailesi ile birlikte Hindistan’a geçti. Daha sonra, İtalyan Kralı 3. Vittorio Emauele’nin davetini kabul ederek Hindistan’dan ayrıldı ve İtalya’ya yerleşti. İstanbul’a ailesi ile beraber 1930’da “yaz tatili için” 1938’de de en büyük oğlu ve damadı ile beraber “Atatürk’ün cenaze törenine katılmak üzere” Türkiye’ye gelir. Roma'da yaşayan ailenin II. Dünya Savaşı dönemi yokluk içinde geçer. 1960'ta Amanullah Han karaciğer hastalığından vefat eder, son sözü "Afganistan" olmuştur. Cenazesi, Afganistan'a götürülür ve Celalabad şehrinde babası Emir Habibullah'ın mezarının olduğu kabristana gömülür. 1968'de de Kraliçe Süreyya vefat eder ve onun da cenazesi Afganistan'a götürülür. Amanullah Han’ın 8 çocuğundan 2 prenses ve 2 prens İtalya’da, 2 prenses İstanbul’da vefat etti. Prenses İndia Roma’da, prenses Naciye (Hümeyra Gücük’ün annesi) İstanbul’da yaşıyor.”
Erkan Akbalık
(Hümeyra Hanım yazısı 28 Ağustos 2021 tarihinde Gözlem Gazetesinde yayınlanmıştır. www.gozlemgazetesi.com)
(Fotoğraf:
https://mustafakemalim.com/ahmet-hamdi-tanpinar-ataturkten-alinacak-buyuk-ders/ataturk-afgan-krali-amanullah-han-ile-beraber-1928/ sitesinden alınmıştır.)
Yazımızın birinci bölümünde
(https://www.tarihistan.org/yazarlar/erkan-akbalik/manisa-amanullah-han-ve-afganistan-meselesine-dair-i/9130/)
Afganistan’ın günümüzde yaşadığı problemlerin ana sebebinden ve Atatürk’ten ilhamla kendi ülkesinde benzer bir reform hareketi yapmak isteyen Kral Amanullah Han’dan bahsetmiştik. Bu konulara temas ederken olayın bir de biz Manisalıları ilgilendiren başka bir yönünü ele almamak olmazdı. Amanullah Han’ın dünürü Manisa doğumlu Hüsniye Hanım ve ailesini de bir parça olsun sizlere tanıtmaya çalışmıştık.
Yazımızın bu bölümünde konuya en yakın kişilerden olan Amanullah Han ve Dr. Fazıl Doğan’ın torunları Hümeyra Gücük Hanımefendi’nin görüşlerine yer vereceğiz. Hümeyra Hanım, İzmir GÖZLEM gazetesinde yayımlanan yazısında Amanullah Han, Atatürk ve Afganistan konularında görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir.
“1960’ta hayata veda ederken son sözü ‘Afganistan’ oldu.
Çağdaşlaşma hamlesinin acı sonu; “İngilizler, ünlü ajanları Lawrence’i göndererek cahil ve bağnaz ahaliyi kışkırtıp iç savaş çıkardılar. Dedem, ailesi ile birlikte ‘Daha fazla kan dökülmesin’ diye ülkeden ayrıldı ve reform hamlesi yarıda kaldı.
Dedem Amanullah Han, şehzadeliği döneminde Kâbil Askeri Akademi'sinde eğitim görür ve Askeri Akademi'den mezun olur. O yıllarda Kâbil Askeri Akademi'si Osmanlı Devleti tarafından gönderilen Paşalar tarafından kurulmuş, eğitmenler Osmanlı subaylarıydı ve eğitim dili Türkçe idi. 1915 Çanakkale Muharebelerine Afganistan'dan gönüllü olarak Türk askerleriyle birlikte İngilizlere karşı omuz omuz savaşmak için Afgan askerleri gelir ve savaşır. Türk toprağında şehit olan Afgan askerleri için Çanakkale Şehitliğinde bir anıt vardır üzerinde "Afgan Mehmetçik" yazar. Dedem Kral Amanullah 1919 yılında emperyalist Britanya İmparatorluğu’nu III. Anglo/Afgan savaşında yenerek Afganistan'ı tam bağımsızlığına kavuşturur. Ondan sonraki hedefi “reformlar”dır. Hatta 1919'da halka hitaben yapmış olduğu bağımsızlık nutkunda “Şimdi kılıçlarımızı kınlarına sokup kalemlerimizi elimize alalım” der. Yani, “Bağımsızlığımızı ilân ettik, bundan sonraki adım eğitim" der.
Biraderler; Atatürk ve Amanullah…
Kral Amanullah, Atatürk'ün “kardeş” kadar yakın dostudur. Birbirlerine “Biraderim” diye hitap ederler. 1921'de Moskova'da Afganistan ile Türkiye bir antlaşma yapar. Bu antlaşmanın en önemli maddelerinden biri, “İki ülkeden biri düşman saldırısına maruz kalır ise, diğerine de saldırı yapılmış kabul edilip derhal müdahale edilecektir” maddesidir. Bu antlaşma ile birlikte Afganistan'da yeni bir Anayasa teşkili için Kral Amanullah Atatürk ile görüşüp anlaşır ve Afganistan'a bir Türk hukukçusu gönderilir. Bunu takiben, kadın-erkek eşitliği kanunlaşır, medenî kanun şekillenir, mecburi eğitim kanunlaşır. Afgan kızlarının meslekî eğitimleri için burslu olarak Türkiye'ye gönderilmeleri programa alınır. Atatürk, Afganistan'a tıp doktorları, eczacılar, maliye uzmanları, muhaberat uzmanları ve daha nice değerli kişileri gönderir. 1923’te Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülke Afganistan olur.
Lawrence Afganistan’da…
Reformların devam etmesi, Britanya İmparatorluğunu rahatsız eder. Zaten "yenilmez" addedilen bu emperyalist ülkeye karşı zafer kazanan küçücük ülkenin Kralına kin duyguları besliyorlardı ve Krala karşı bir isyan başlatma planını uygulamak için en kolay yol "cahil, bağnaz insanları kullanmaktı". Öyle de oldu. Ortadoğu'yu karmakarışık yapan meşhur İngiliz ajan Lawrence'i o zamanki Hindistan/Afganistan sınırından Afgan köylerine gönderdiler. Yobaz aşiret reislerini reformların "dine aykırı" olduğuna ikna ile yavaş yavaş isyanları körüklediler. Kral Amanullah, Afganistan'ın refah seviyesine ulaşması için Batı ülkeleriyle endüstri ve mühendislik alanında antlaşmalar yapmak, o ülkelerdeki fabrikaları, demiryollarını tetkik etmek için Avrupa'ya resmî gezi yapar. Aynı zamanda maksadı Afganistan'ın bağımsız modern yüzünü Avrupa'ya göstermektir. Bu resmî geziye 1927 yılının sonunda başlar. Beraberinde anneannem Kraliçe Süreyya da vardır. Mayıs 1928'de Türkiye'ye geldiğinde TBMM'de konuşmasını Türkçe yapar.
İngilizlerin kışkırttığı bağnazlarla iç savaş…
Resmî gezi sona erip Afganistan'a geri döndüklerinde, İngilizlerin planı çoktan yol almıştı. Reform adı altında teşkil edilen her şeye bağnaz ahali karşı çıkıyordu. “Demiryolu üzerindeki lokomotifi görüp ‘şeytan işi’ diyen” ahali, tamamen İngiliz ajanlar tarafından beyinleri yıkanmış bağnaz aşiret reislerinin tesirindeydiler. Neticede iç savaş çıktı. İsyancılar arasında yaralıları İngilizler tedavi ediyorlardı. Silahlar İngilizlerindi.
Afganistan’a veda ve sonrası…
Kral Amanullah 1929 yılında Kandahar'da taraftarlarına uzun bir veda konuşması yaptı. Onlara, “kardeş kanı dökülmesini istemediğini ve bu sebeple ülkeyi terk etmek zorunda olacağını” anlattığı bu veda konuşmasından sonra ailesiyle birlikte ülkesini terk etti ve ailesi ile birlikte Hindistan’a geçti. Daha sonra, İtalyan Kralı 3. Vittorio Emauele’nin davetini kabul ederek Hindistan’dan ayrıldı ve İtalya’ya yerleşti. İstanbul’a ailesi ile beraber 1930’da “yaz tatili için” 1938’de de en büyük oğlu ve damadı ile beraber “Atatürk’ün cenaze törenine katılmak üzere” Türkiye’ye gelir. Roma'da yaşayan ailenin II. Dünya Savaşı dönemi yokluk içinde geçer. 1960'ta Amanullah Han karaciğer hastalığından vefat eder, son sözü "Afganistan" olmuştur. Cenazesi, Afganistan'a götürülür ve Celalabad şehrinde babası Emir Habibullah'ın mezarının olduğu kabristana gömülür. 1968'de de Kraliçe Süreyya vefat eder ve onun da cenazesi Afganistan'a götürülür. Amanullah Han’ın 8 çocuğundan 2 prenses ve 2 prens İtalya’da, 2 prenses İstanbul’da vefat etti. Prenses İndia Roma’da, prenses Naciye (Hümeyra Gücük’ün annesi) İstanbul’da yaşıyor.”
Erkan Akbalık
(Hümeyra Hanım yazısı 28 Ağustos 2021 tarihinde Gözlem Gazetesinde yayınlanmıştır. www.gozlemgazetesi.com)
(Fotoğraf:
https://mustafakemalim.com/ahmet-hamdi-tanpinar-ataturkten-alinacak-buyuk-ders/ataturk-afgan-krali-amanullah-han-ile-beraber-1928/ sitesinden alınmıştır.)
FACEBOOK YORUMLAR