-Manisa’nın Bilinmeyenleri-
GERÇEK KIRMIZI KÖPRÜ NEREDE?
Yıl 1922, Eylül, “Kara Eylül”. Üç yılı aşkın süredir işgal altındaki Manisa’ya son darbe vurularak yakılır. Yangın 5 Eylül günü başlar 8 Eylül günü şehri yok ettikten sonra nihayet bulur. Manisa çok ağır kayıplar verir. Binlerce can kaybı, misli ile yaralılar ve yok olan bir şehir.
Kurtuluştan sonra, yüzde doksanı yok olan bu kadim şehri külleri arasından tekrar ayağa kaldırma çalışmaları başlar. Bu kapsamda genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk imar planı Manisa için hazırlanır. Şehir yeniden ve yepyeni bir şekilde planlanır. Yangın öncesi, karışık sokak yapıları, caddeleri ve yaşamı zorlaştıran çıkmaz sokaklarının yerine geniş caddeler ve onlara bağlanan sokaklar çizilir. Şehrin idari yapısı şimdiki Hükümet Binası çevresinde oluşturulur.
Çizilen şehir planında -her ne kadar uygulanamasa da- raylı sistem de vardır. İstasyon, Çatal, Dilşikar Camii önünden Ulucami, Yedi Kızlar, Çaybaşı boyundan eski garaj istikametine, oradan da tekrar istasyona bağlanan bu hattın bir diğer kısmı Kırmızı Köprü üzerinden İzmir Caddesini takip eder, şimdiki 8 Havuzundan geçerek Hükümet Binası ve Hatuniye Camii arasında son bulur. Bu son nokta Vagon deposu olarak planlanmıştır.
Plan çok güzeldi lakin eski şehir planı ile karşılaştırdığımızda önceden olmayan isimler ve mahaller görüyoruz. Mesela “İzmir Caddesi”. Yangın öncesi Manisa’da bugün bildiğimiz İzmir Caddesi yoktu. Karaköy’den gelip Kırmızı Köprü üzerinden Sultan Camii yönüne giden bir yoldan bahsedilemezdi. O istikamet kapalı idi. İbrahim Çelebi Camisinin geniş çevreli ihata duvarı ile Redif Kışlası sınırları birbirine çok yakındı. Redif Kışlası için her ne kadar Murat Germen Okulunun orası dense de, kışla Kuzey-Güney-Doğu-Batı yönlerinde çok daha geniş bir alanı kapsıyordu. Köprüden geçen biri doğrudan Sultan Camiine ya da çarşıya gidemezdi. Bu arada köprü demişken şimdiki KIRMIZI KÖPRÜ de yoktu. Şimdiki Kırmızı Köprü İzmir Caddesi oluşturulurken yapılmış yeni bir köprüdür. Yeni dediğimiz köprünün de 100 yaşını aştığını ifade etmeden geçemeyeceğim. O da koruma altına alınmalı ve tescillenmelidir. Cumhuriyet Manisa’sının yakın tanıklarındandır.
Gerçek KIRMIZI KÖPRÜ NEREDE?
Maalesef bunu söylemekten hoşlanmasam da o artık beton altında.
Yangın öncesinde, Karaköy istikametinden gelip Kırmızı Köprü’yü kullananlar, Sultan Camii istikametine gitmek için önce köprüyü geçiyor sonra hemen sola yani aşağıya doğru dönüyor, İbrahim Çelebi Camii ile Entekkeliler arasında kalan yolu kullanarak Sultan Camii’ne ya da çarşıya doğru gidiyorlardı.
(N. Köklü Planına ilaveler yapılarak düzenlenmiştir. (E.A))
Çoğu Manisalı Kırmızı Köprü’nün adını şimdiki köprünün kenarlarındaki mozaikvari kırmızı korkuluklardan aldığını düşünür. Aslında KIRMIZI KÖPRÜ eski köprüden gelen bir isimdir. Köprünün neredeyse tamamı, harika kırmızı renkli tuğlalardan yapılmış olduğundan bu isim ile anılagelmiştir. Çok da eskidir. Sanat tarihçi Prof. Dr. Fügen İLTER, 1978 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü yayınları kapsamında basılan “Osmanlılara Kadar Anadolu Türk Köprüleri” adlı kitabında “Manisa’da bulunan Kırmızı Köprü” ifadesini kullanmış ve yapımını 15. Yüzyıl olarak belirtmiştir.
Gerçek Kırmızı Köprü’nün yeri şimdiki köprünün kuzey tarafından yani aşağıya doğru olan kenarının bitiminden başlıyor. Geçenlerde eski köprüyü incelemek için, maske, fener gibi tedbirlerimizi alarak, Manisa sevdalısı Sayın Ali Suat Ertosun ile birlikte yeni köprüyü alttan geçerek eski köprüye ulaştık. Karşılaştığımız manzara muhteşemdi. Eski köprü hiç bozulmamış kıpkırmızı tuğlaları ile daha yüzyıllarca ayakta kalabileceğini ima eder gibi duruyordu. Bir süre inceleme yaptık, fotoğraflar çektikten sonra tekrar geri döndük. Köprünün ihtişamına büyülendik. Üzeri kapatılmış halde, adeta uykuya dalmış görüntüsü bir gün yine şehrine kavuşmak için beklediğini ifade eder gibiydi.
(Fotoğraf: Erkan Akbalık)
Manisalıların Çaybaşı olarak bildiği, tarihte Akbaldır ve Kumludere olarak anılan bu dere üzerinde çok sayıda tarihi köprü vardır. Derenin Kırmızı Köprü güneyinde kalan ve üstü açık olan kısımlarındaki tarihi köprüleri görebiliyoruz. Bazıları Roma dönemi ile tarihlendirilen bu tarihi mirasa sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Kırmızı Köprü’nün kuzeyinde kalan kısmının üstü yıllar önce kapatılmıştı. Bu kapatılan kısımlarda da çok sayıda tarihi köprü vardı. Yukarıda gerçek Kırmızı Köprü’den bahsederken diğerlerini anmamak olmaz. Bu köprülerin en bilinenleri Boyahane ve Ayn-ı Ali Köprüleridir. Onların da Kırmızı Köprü gibi beton altında sağlam halde beklediklerini biliyoruz. Onları görme şansımız olmadı. Bütün bu tarihi mirasa sahip çıkılmalı ve gerekli koruma ve tescil işlemleri yapılmalıdır.
(Fotoğraf: Erkan Akbalık)
Bu yazı ile CBÜ’nde varlığını bildiğimiz çok kıymetli hocalarımıza da açık bir davette bulunmak isteriz. Yukarıda bahsettiğimiz Akbaldır Deresi köprüleri hakkında yaptığımız araştırmalarda (açık ve kapalı kısımları dâhil) günümüze kadar yapılmış ciddi bir çalışmaya rastlamadık. Bu alanda yapılacak çalışma Manisa için büyük bir hizmet olacaktır.
Erkan AKBALIK
FACEBOOK YORUMLAR