Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

FİLİSTİN'DEKİ TOPRAKLARIN SATILMA MESELESİ VE GERÇEKLER I. BÖLÜM (1900'e kadar)

11 Haziran 2021 - 17:32 - Güncelleme: 11 Haziran 2021 - 18:30

FİLİSTİN’DEKİ TOPRAKLARIN SATILMA MESELESİ VE GERÇEKLER
I. BÖLÜM (1900’e kadar)
(Osmanlı arşiv belgelerine göre kronolojik olarak)
 
Son zamanlarda İsrail’in Filistinlilere karşı yapmış olduğu mezalim ile gerek sosyal medyada gerekse ulusal medyada yapılan bazı haber ve paylaşımlarda, Filistinlilerin Yahudilere topraklarını satarak bu duruma geldiklerini, bazı diğer paylaşımlarda toprakların Sultan Abdülhamit tarafından ya da onun döneminde satıldığı, Osmanlı Devleti’nin bu konuda bir şey yapmadığını hatta bilerek ve isteyerek toprakların Yahudilere satıldığının ima edildiğini ya da doğrudan ifade edildiğini görüyoruz. Bu konuda toplumda zihinlerin çok karışık olduğu ve bilgi kirliliğinin hat safhada olduğuna şahit oluyoruz. Aslında mesele çok bilinmeyenli bir denklem değildir. Siyonist Yahudilerin, Filistin topraklarına adım adım yerleşmesi, sahip olması ve devlet kurmaya gittikleri süreç her yönüyle bilinen fakat sanırım yeterince anlatılamamış bir süreçtir.

Bu uzunca yazımızda konuyu basite indirgeyerek, Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak ve kronolojik sırayı takip ederek gözler önüne sermeye çalışacağız. Kronolojik anlatım ile toprak edinme teşebbüsleri ve karşı alınan önlemler ardı ardına olacağından, fotoğrafın daha net görülecektir.  Osmanlı arşivindeki numaraları verilen belgelerden biri olan 1899 yılında Theodor Herzl' in Hariciye Müsteşarı Artin Paşa'ya sunduğu teklifin orijinal belgesi ve çevirisi yazının sonunda yer almaktadır.

Siyonist Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşme çabaları/oyunları, toprak satılma meselesi, Sultan Abdülhamit

Filistin 1517 yılında Kudüs’ün fethi ile Osmanlı Devleti hakimiyetine girmiş ve 1917 yılına kadar da Osmanlı toprağı olarak kalmıştır. Geçen süre dile kolay 400 yıldır. Bu süre içinde Filistin topraklarında yaşayanlar, tarihlerinin en istikrarlı ve huzurlu dönemini yaşamışlardı. Bu topraklar Osmanlı Devleti için 3 kutsal beldeden, biridir. Mekke ve Medine’de olduğu gibi Kudüs’te de halkın huzur içinde yaşaması için alınabilecek her türlü önlem alınmıştır. Bu beldede bütün dinlerin mensupları, dinlerinin emrettiği her türlü ibadeti huzur içinde yapabilmişlerdir.
 
19.Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Yahudilerin bu topraklara yerleşme çabaları başlamış olsa da Osmanlı Devleti, huzuru sağlamak ve korumak adına kanun ve düzenden taviz vermemeye gayret göstermiştir.

1492 Yılında İspanya’da başlayan Yahudilerin yaşadıkları toprakları terke zorlanmaları, 20. Yy’a kadar devam etmiştir. Özellik Rusya ve muhtelif Avrupa devletlerinden farklı farklı nedenlerle kovulan Yahudilerin en kolay sığınabildikleri ve rahat yaşayabildikleri devlet Osmanlı Devleti idi. Fakat Yahudiler Osmanlının bu politikasına aynı iyi niyet ile karşılık vermiyorlardı. Osmanlı kendilerine sığınan Yahudilere yerleşmeleri için uygun yerler göstermekteydi. Yahudiler ise bu uygulamayı reddederek illegal yollardan ve çeşitli hileler ile Filistin’e yerleşmeye çalışıyorlardı. Bu problem o boyuta gelmiştir ki gerek Sultan Abdülhamit gerekse II. Meşrutiyetin ilanından sonraki yönetim, göçü engellemeye yönelik art arda tedbirler almak zorunda kalmışlardır.
 
Bundan sonraki kısımları mümkün olduğunca kronolojik ve özet şeklinde anlatmaya çalışacağız. Maddelerin dayanağı olan kaynakları özellikle Osmanlı arşivlerindeki yerlerini dipnotta belirtmek yerine maddenin sonuna italik olarak eklemeyi yeğledim. Genel olarak istifade ettiğim kaynaklar ise yazı sonunda yer almaktadır.

Yahudileri Filistin’e yerleştirme fikri;

  • XVI Yy.’da Martin Luther’in dini reform hareketi ile başlamıştı. Yahudileri Hıristiyanlaştırma, Yahudilerce kabul görmeyince adeta bir Yahudi düşmanı olan Martin Luther, onlara karşı yapılması gerekenleri yazarak “Dürüst fikrini” açıklamış oluyordu. Buna göre, uygulanmasını önerdiği maddeler tutmadığı takdirde en son olarak “Yahudileri Hıristiyan şehirlerinden kovmak fikrinin uygulanmasını öngörüyordu. Bu fikri sonraki dönemlerde bazılarına ilham vermiştir.

 

  • XVI. Yy. Thomas Brightman (1562-1607) “Apolcalypsis Apocalypseos” kitabında Filistin’in Yahudi halkına ilahi bir bağış olarak verildiğinden bahseder. Thomas, Yahudilerin ibadetlerini her yerde yapabileceklerini fakat gerçek vatanlarının Filistin olduğunu belirterek oraya geri dönüş fikrini savunmaktadır. (Garaudy, İlahi Mesajlar Toprağı Filistin, 165-166)

 

  • 1695, Yahudilerin Filistin’e sürülmesi fikri Danimarkalı bir tüccar olan Oliger Poulli tarafından hayata geçirilmiştir. Bu fikir doğrultusunda hazırladığı planı Avrupalı Krallara vermiştir. (Ömer Osman Umar, “Osmanlı Döneminde Yahudilerin Filistin’e Yerleşme Faaliyetleri,” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 12, S.2 (Elazığ 2002))

 

  • 1799, Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart, Filistin’de bir Yahudi devleti kurma fikrini ilk defa Mısır ve Suriye seferi sırasında ortaya atmış fakat gerçekleştirememiştir.

 

  • 1837, Filistin’e, devlet olmaya yönelik yerleşme çalışmalarından ciddi sayılabilecek ilk uygulama İngiltere’de önemli mevkilerde görev alan Yahudi asıllı Moshe Montefiore tarafından yapılmıştır. Bu tarihte toplam Yahudi nüfusu 1500 civarındadır.

 

  • 1851, Filistin’de toprak alıp yerleşmeye başlanmasına yönelik Osmanlı Devleti tarafından yasak getirilir. Bu yasak bazı görevliler tarafından delinir. Bunun üzerine Osmanlı “Toprak satma yasağını” uygulamayan görevlilerin Hükûmete bildirilmesine yönelik bir yazı gönderir. (İ. MVL, 219/7348) (30 Ağustos 1851)

 

  • 1854, Kırım Savaşı sıralarında, Rus Ordusunda askerlik yapmak istemeyen ve ağır hayat şartlarından şikâyetçi olan çok sayıda Yahudi, Osmanlı Devleti başta olmak üzere çeşitli ülkelere göç etti

 

  • 1857, Her türlü alınan tedbire karşılık yabancıların arazi satın almaya devam etmelerine yönelik olarak “Ecnebilerin çeşitli hilelerle Filistin'de arazi satın almalarının önlenmesi” konulu bir yazı daha gönderilir. (A. MKT. MVL, 93/38 (13 Aralık 1857)

 

  • 1859, Kudüs sınırları dışında ilk koloni Jamin Mosha Mahallesi kurulmuştur. (Hüseyin Özdemir, Abdülhamid’in Filistin Çığlığı (İstanbul: Yitik Hazine Yayınları, 2010), 85-86.)

 

  • 1860, 1837’den sonra başlayan göçler ile Yahudi nüfusu yaklaşık olarak 15.000’dir.

 

  • 1867, Osmanlı Devleti’nin yayınladığı Arazi Kanunnamesi’nde Yahudilerin Filistin’de arazi satın almalarını engelleyen bir karar bulunmamaktaydı.

 

  • 1870’li Yıllarda, Osmanlı 1492’de olduğu gibi göçmen olarak topraklarına gelen Yahudilere kapılarını açtı ve onları uygun vilayetlere yerleştirdi.

 

  • 1877 – 1878, Osmanlı – Rus savaşı sırasında, Rusların Kafkasya’da ilerleyerek Kars, Ardahan ve Batum’u ele geçirmeleri sürecinde Kafkasya’dan kaçan Yahudiler de Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. Bu Yahudiler (Alliance Israelite Universelle/Evrensel İsrailoğulları Birliği) teşkilatı tarafından Aydın’da oluşturulan bir çiftliğe yerleştirilmişlerdir

 

  • 1877, Yılında Osmanlı’nın Yahudilere karşı gösterdiği anlayışa teşekkür etmek amacıyla İstanbul Yahudi Hahambaşılığı, Sultan II. Abdülhamit’e doğrudan bir yazı yazmıştır. Yazıda; “adalet ve merhametle Osmanlılığın ihtiva ettiği aciz perverliğin tarihte olduğu gibi ispat edildiği belirtilmiştir. Bu yazıda; “Mecbur-ı terk-i dâr u diyar olan Musevilerin Osmanlı topraklarına iskânında Osmanlı yönetimi tarafından gösterilen şefkat ve merhamet için büyük küçük bütün Musevilerin teşekküratı” ifade edilmiştir.

 

  • 1879, İngiliz Muhafazakâr Partisi’nin eski Milletvekili Laurence Oliphant, İngiltere’nin Ortadoğu siyasetine hizmet etmek amacıyla bir proje hazırlar. Buna göre, Osmanlı – Rus Savaşı sonrası özellikle Balkanlar’dan Osmanlı Devleti’ne yoğun bir şekilde Yahudi göçü olmuştur ve bu göçmen Yahudiler ve sonrasında gelecek göçmenler Filistin’e yerleştirilmelidir. Proje’ye göre, Filistin topraklarında Muhacirin-i Osmani Kumpanyası adıyla bir teşkilat kurulacaktır. Bu teşkilat Padişahın himayesinde ve merkezi İstanbul’da şubeleri Avrupa’da olacaktır. Göçmenler için planlanan yerleşim yeri, Belka Sancağı’nın Ürdün ile Darülhac arasında bulunan 4.356.000 dönüm arazidir. Bu arazi adı geçen şirket tarafından satın alınacak ve Suriye Eyaletine bağlı ayrı bir mutasarrıflık olarak düzenlenecekti. Ayrıca bu araziye sadece Yahudiler değil Müslüman göçmenler de yerleşebilecekti. Tabii ki burada Müslümanlar, tabiri caiz ise projenin kabulü için yem olarak kullanılmıştır.

 

  • 1880, Filistin Belka’da bir Yahudi kolonisi kurma teklifinin gelmesi üzerine, teklif uygun görülmez. Laurence Oliphant tarafından hazırlanan proje Meclis-i Vükela tarafından incelendikten sonra tehlikeli bulunmuştur.  Redd kararı Sultan Abdülhamid tarafından Oliphant’a bir yemek davetinde bildirilmiştir. (Y.A. Res. 5/58 (9 Mayıs 1880)

 

  • 1881, Polonyalı Philip Newlinsky adlı kişi, tehditkâr bir şekilde, Filistin’de Yahudi kolonisi kurulmasına müsaade edilmesi halinde zengin Yahudilerin maddi destekte bulunacağı ve yine etkileri altındaki gazeteler vasıtasıyla manevi destek vereceklerini, izin verilmemesi halinde Yahudilerin amaçlarına ulaşmak için başka yollara yöneleceklerini ifade eder. (Y.PRK.TKM.38/51) (4 Nisan 1881)

 

  • 1881, Yılında ve devamındaki süreçte özellikle Rusya’da Yahudilere yapılan baskı, Siyonizm fikrinin gitgide güçlenmesine yol açmıştır. Bu konuda daha radikal olan bazı Yahudilerce Filistin’e göç konusunda dindaşlarını bir çatı altında toplamak için “Hibbat Ziyon” (Siyon Aşıkları) adlı bir cemiyet kurulmuştur.

 

  • XIX. Yüzyılın ortalarına gelinceye kadar, Osmanlı’da Filistin eksenli bir Yahudi sorunu yoktur. Çok sayıda göç olmasına rağmen, yerleştirildikleri bölgede -geldikleri Avrupa ya da Rusya’nı aksine- gayet mutlu ve huzurlu herhangi bir aşağılanmaya maruz kalmadan yaşamışlardır.

 

  • 1881, Yine bu yıl Osmanlı Devleti bir hile uygulamanın farkına varır. “Suriye havalisinde ziraatla meşgul olan ahalinin arazilerinin rehin tutulması karşılığında yüksek faizlerle tüccar ve bankerlere borçlandırılmak suretiyle, İngiltere’de kurulmakta olan bir banka tarafından bu arazilerin ellerinden alınacağı bildirildiğinden Hükümet'in onayı olmadan arazi rehinlerinin kabul edilmeyeceğinin bir nizamname ile ilan edilmesi.” Konulu bir yazı bölgedeki yetkililere gönderilir. (ŞD. TNZ, 2272/86 (29 Ocak 1881)

 

  • 1882, Yahudi göçmenler tarafından Yafa civarında, Mikveh İsrael’den sonra, “Rishon Le-zion (Siyon’da Birinci)” kolonisi inşa edilmiştir. Bunu takiben Zikhron Yaakov (Yakub’un Hatırası)”, “Rosh Pina (Köşe Taşı)” ve “Petah Tikva (Ümit Anahtarı)” gibi küçük koloniler takip etmiştir

 

  • 1882, Amerikan elçisi Wallace, Osmanlı Hükümetine başvurarak Osmanlı vatandaşı olmayı kabul eden Yahudilerin, 500’er ailelik gruplar şeklinde, Filistin-Suriye topraklarına yerleşmelerine izin verilmesini talep etmiştir. Bu talebe cevaben Sadrazam Said Paşa, Amerikan Elçisi Wallace’ye Filistin dışında göçmen Yahudilerin, Halep ve Mezopotamya’ya yaklaşık 200-250 ailenin yerleşebileceğini ve bunun için de ayrıca bir izne ihtiyaç olmadığını bildirmiştir

 

  • 1882, Bütün engellemelere karşın, hile ve çeşitli oyunlar ile bölgeye göç ve yerleşme çalışmaları sonucu, ağırlığı Kudüs Mutasarrıflığı’nda olmak üzere Yahudi nüfusu yaklaşık olarak 22.000 kişiye ulaşır. 

 

  • 1882, Osmanlı Hükümeti oluşturduğu bir komisyon ile Yahudi göçünü görüşmüş ve hacılar dışındaki bütün yabancı Yahudilerin Filistin’e girmelerini yasaklamıştır. (İ.HUS, 1319.B/2)

 

  • 1883, Osmanlı Devleti, Filistin’e olan aşırı Yahudi göçünün önüne geçebilmek için aldığı önlemlerden biri de 1867 yılında yayınladıkları “Arazi Kanunnamesi”’ndeki Yahudilerin toprak almasına imkân sağlayan açığı kapatmak için yeni bir düzenleme yapılmasıydı. Bunun için 5 Mart 1883’te yeni bir kanunname çıkarılmıştır. Buna göre, Osmanlı Devleti’nin izinsiz milliyetini değiştirmiş olanlar ve yabancı devletlerin uyruğunda olanlar, Osmanlı topraklarında gayrimenkul satın alamayacaklardı

 

  • 1884, Osmanlının göçü engelleyen fakat hac ibadetine müsaade etmesini fırsat bilen Siyonistler, bu açığı kullanmaya çalışmışlardır. Kendilerine hacı gibi gösteren Yahudiler, Filistin’e girmiş ve burada kendilerini kaybettirmeyi başarmışlardır. Bu duruma karşı tedbir olarak Osmanlı Devleti, hacı bile olsalar pasaportlarını Osmanlı temsilciliklerinde vize ettirmeyen Yahudilerin Filistin’e giremeyeceklerine dair bir kanun çıkarmıştır. Fakat bu tedbir de kâfi gelmemiş Siyonistler bu kez de sahte kimlik ve belgeler ile Filistin’e girmeye devam etmişlerdir. (PRK. DH, 7/29)

 

  • 1886, Osmanlı Devleti merkezden her ne kadar yazılar yazıp, tebligatlarda bulunuyorsa da yereldeki bazı memurlar muhtelif sebepler ile Yahudi yerleşimine göz yumuyor ya da yardımcı oluyordu. Bunun üzerine Osmanlı “Hayfa'da musevî muhacirlerin yerleşmesine göz Yuman sorumlular hakkında tahkikat yaptırılması” konulu bir yazı gönderir. (ŞD, 2275/34 (22 Temmuz 1886)

 

  • 1887, Her türlü önlemi delmeyi başaran Yahudilere karşı Dâhiliye Nezareti, Hac yapmak üzere Filistin’e gelenlerin kalışlarını bir ay süre ile kısıtlar bunu da uygulayabilmek için gelen hacılardan ülkeden çıkarken iade edilmek üzere yüksek depozitolar alınmasına karar verilir. Fakat Avrupa devletlerinden buna itiraz gelir, çünkü hac için gelenler arasında kendi vatandaşlarının da olduğunu ve kapitülasyonların gereği olarak bu kısıtlamaların uygulanamayacağını bildirirler. Yapılan baskılar sonucu süre üç aya uzatılır. (MV. 184/67;)

 

  • 1891, Osmanlı Devleti’nin, Rusya’dan Filistin topraklarına gelen Yahudi göçmenlere yönelik müsamaha gösterilmemesini isteyen bir yazıyı bölgedeki yöneticilerine gönderir. (Y. PRK. EŞA, 13/67 (29 Mayıs 1891)

 

  • 1891, Safed ve Hayfa' ya gelerek yerleşmek isteyen Yahudiler yönelik izin verilmemesi” konulu yazı gönderilir. (İ. MMS, 123/5276) (27 Temmuz 1891)

 

  • 1891, Gazze ve Yafa sahillerinde büyük araziler satın alan Yahudilerin yayılmacı faaliyetlerine karşı askerî ve idârî tedbirler alınması konulu yazı yayınlanır. (Y. PRK. UM, 23/66) (27 Eylül 1891)

 

  • 1891, Filistin’de toprak alınmasına karşı alınan tedbirlerden sonra, Osmanlı vatandaşı olan Yahudiler, arazi sahipleri ile görüşüyorlar ve satmak isteyenlerden arazilerini alıyorlardı. Fakat alınan arazi aslında Siyonistler adına alınıyordu. Mülkiyet hakkı Osmanlı vatandaşı Yahudi olunca herhangi bir müdahale yapılamıyordu. Bu ve benzeri durumların önüne geçebilmek için çıkartılan yazı ile hiçbir Yahudi’nin Osmanlı vatandaşlığına alınmayacağı ve Osmanlı topraklarına yerleşemeyeceği bildiriliyordu. Bu yazıdan sonra çıkarılan başka bir emir ile de Osmanlı topraklarındaki Yahudilere toprak ve mülk satışı yasaklanmıştır.

 

  • 1892, Kudüs’e yerleşmek amacıyla gelen Yahudilere ikamet izni verilmemesi konulu yazı gönderilir. (DH. MKT, 1908/19) (5 Ocak 1892)

 

  • 1892, İran'dan Kudüs'e yerleşmek amacıyla gelen göçmenlerin artması üzerine, bu Musevî göçmenlerin memleketlerine iadesi için Kudüs Mutasarrıflığına bir yazı gönderilir. (D H. M KT, 1 911/115)

 

  • 1892, Yahudilerin, Osmanlı Devleti’nin kendilerinin toprak edinmesi konusunda attıkları her adımı engelleyici hamlelerine karşı geliştirdikleri bir yöntem de kişiler arasında düzenlenmiş el senetlerine verilen tapulardı. Bunun da önüne geçebilmek için Osmanlı bölgedeki idarecilerine bu işlemin yapılmamasını emreden bir yazı gönderir.  (DH. MKT, 2025/36) (26 Kasım 1892)

 

  • 1893, Mülk edinme ve yerleşmelerin devam etmesi üzerine, “Yahudi muhacirlerin Hayfa, Yafa ve Kudüs'e kabul edilmemeleri ve bunlarla ilgili arazi ferâğı (vazgeçme) işlemlerinin yapılmaması” konusunda bir yazı daha gönderilir. (ŞD, 2280/26 (25 Şubat 1893)

 

  • 1893, Yılında, bu kez bölgedeki idarecilerden Osmanlı Devleti’ne bir rapor gönderilerek, Rusya ve Romanya'dan sınır dışı edilen Yahudilerin Filistin'de kanunsuz olarak mülk edindikleri bildirilir (Y. PRK. AZJ, 27/39) (15 Ağustos 1893)

 

  • 1894, Her türlü tedbire rağmen, gönüllü ya da kandırılan bölge halkı karşılıklı anlaşmak suretiyle arazi satışı yapınca, bu kez Osmanlı’dan “Filistin'de muvâzaalı (danışıklı) arazi satışlarının önlenmesi için tedbir alınması” konulu bir yazı gönderilir. (DH. MKT, 196/62) (3 Ocak 1894)

 

  • 1894, Osmanlı kesin olarak bölgeye Yahudi göçünü yasaklamıştır. Fakat yapılan her engelleme girişimi farklı bir şekilde delinmiştir. Bunlardan biri de meşhur Rothschild’in desteği ile yaptırılan göçtür. Bunun da fark edilmesi üzerine “Baron Rothschild'in desteğiyle Filistin'e Musevi göçü devam ettiğinden, bunun engellenmesi” konulu bir yazı gönderilir. (Y. PRK. AZJ, 30/37) (22 Aralık 1894)

 

  • 1896, Bir süredir Filistin’in Yahudi yurdu olması için çalışmalar yapan Theodor Herzl, “Der Judenstaat” isminde bir eser çıkartır ve bu fikrinin detaylarını burada anlatır. Herzl, eser çıkarmak ile yetinmemiş, bunu hayata geçirebilmek için Amerika ve Avrupa’da yaşayan Yahudiler ile görüşerek maddi destek sağlamıştır. Özellikle Avrupa’da toplanan maddi destek ile birçok Yahudi hac görevini yerine getirme bahanesiyle Filistin’e göçmüştür.

 

  • 1897, Bütün çabalarına rağmen Filistin’e yerleşmeyi başaramayan Yahudi göçmenler, Filistin’e yakınlığı sebebi ile Suriye ve Lübnan’a yerleşme girişimleri olmuştur. Bu girişimlerin ardından 27 Ocak günü Meclis-i Vükela tarafından yeni bir karar alınır. Buna göre, yabancı ülkelerden göç eden Yahudiler, Filistin topraklarında iskânları yasak olduğu gibi, Filistin toprakları etrafından bulunan (Suriye ve Beyrut) vilayetler dahilinde de iskanları mahzurludur kanaati ile yasaklanmıştır. Bu yasaklama ile Suriye ve Beyrut vilayetlerinde 250 Yahudi ailenin iskanına da müsaade edilmemiştir.

 

  • XIX. Yy.’da Rusya ve özellikle Doğru Avrupa’da gittikçe artan anti-semitizm sonucu yapılan zulümler sonucunda, buralarda yaşayan çok sayıda Yahudi Filistin’e göçmüştür. Bu göç kervanına Amerika’dan dahi katılanlar olmuştur.

 

  • 1898, Siyonist Cemiyetinin Viyana’daki toplantısında Theodor Herzl’den bir konuşma yapması istenir. Yaptığı konuşmada özetle, herkesin taşın altına elini koymasını ve kadim topraklarına dönmeleri için Yahudilerin destek olmaları gerektiğinden bahseder. Böylece düşüncelerini çok açık ve net bir şekilde dile getirmiştir. (Y. PRK. TKM, 41/5) (3 Eylül 1898)

 

  • 1899, İdeallerini gitgide gerçekleştirme yönünde adımlar atan Theodor Herzl, Sultan Abdülhamit ile yüz yüze görüşememiş fakat tekliflerini aracı vasıtasıyla kendisine iletmiştir. “Yahudilere Filistin'de toprak verilmesi koşuluyla, Osmanlı Devleti’ne mali konularda yardımcı olacaklarına dair Theodor Herzl' in Hariciye Müsteşarı Artin Paşa'ya sunduğu teklif” (Y. MTV, 285/162) (30 Nisan 1899) (Yazı sonunda, belgenin orijinali ve çevirisi mevcuttur.)

 

  • 1900, Baron Rothschild'e Hayfa Kazası’nda fazla arazi tahsis edilmemesi ve yüz otuzdan fazla hane yaptırılmaması kararı bulunduğu halde, onun bu sınırlamaya uymayıp ayrıca yasaklı muhacirler iskân ettiğinin anlaşılması üzerine; bu araziler hakkında incelemelerde bulunmak üzere Bâb-ı Âlî, Askeriye ve Defter-i Hakanî Nezâretinden birer memur tayin edilmesi tahkiki için bir evrak yazılmıştır. (Y.MTV, 200/41) (14 Mart 1900)


Erkan Akbalık

-Devamı II. Bölümdedir-
II. Bölümde;
1917 Yılına kadar olan gelişmeler.
Theodor Herzl’in Sultan II. Abdülhamid’e aracı vasıtası ile gönderdiği yazının orijinalini ve çevrilmiş hali ile kaynakçayı görebilirsiniz.

Yazının ikinci bölümünün linki;
https://www.tarihistan.org/yazarlar/erkan-akbalik/filistin-deki-topraklarin-satilma-meselesi-ve-gercekler-ii-bolum-1917-e-kadar/8897/

 

 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum