Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

FAHRİ HEMŞEHRİMİZ MERKEZ MUSLİHİDDİN EFENDİ

14 Nisan 2018 - 08:20

FAHRİ HEMŞEHRİMİZ

MERKEZ MUSLİHİDDİN EFENDİ

            Mesirin mucidi olması hasebiyle, Manisalılar tarafından tanıdık, ahbap ve bizden biri gibi yakın görülür. Fakat sorulduğunda çok yakından bilinmediği fark edilir. Tabir uygun düşerse Manisa’ nın has evladı olarak kabul etmişiz kendisini, peki ama kimdir bu Merkez Efendi?

            Asıl adı Musa’dır. Hicri 868 (M. 1463-64) yılında Deniz’linin Sarhanlı (Sarı Mahmudlu) köyünde doğmuştur. Doğduğu yer günümüzde Buldan kazasına bağlı Akçaköy olarak bilinir. Doğum yeri için bazı kaynaklar Uşak bazıları ise Manisa demektedir fakat bu bilgiler doğru değildir. Muhtemelen doğduğu yerin Uşak ve Manisa il sınırlarına yakın olmasından dolayı bu şekilde algılanmıştır.  Babasının adı Mustafa, dedesinin adı Kılıç Bey’dir.

            Tahsil hayatına ilk olarak memleketinde başlamış hemen akabinde 15 yıl sürecek eğitimi için 1478 yılında Bursa’ya gitmiş ve icazet aldığı 1493 yılına kadar tahsiline Bursa’ da devam etmiştir. Musa Efendi bu süre içinde tefsir, hadis, fıkıh ve tıp ilimlerinde kendini oldukça iyi yetiştirmiştir.

            Musa Efendi nasıl “MUSLİHİDDİN” oldu; Eğitimine devam ederken tasavvufa karşı ilgisi had safhaya gelince Halvetiyye şeyhlerinden Habib-i Karamani’ye mürid olmak arzusuyla Amasya’ya (bazı görüşlere göre Karaman’ a) gitmiştir. Fakat Habib-i Karamani kendisine manevi eğitimin bir başkası tarafından verileceğini işaret ederek mürit olma isteğini geri çevirmiştir. Şeyh Musa Efendi’ye halka vaaz etmesini söylemiş ve kendisine dini iyileştiren, ıslah eden anlamına gelen “MUSLİHİDDİN” lakabını takmıştır.

            İstanbul’a gelen Muslihiddin Efendi, Ayasofya Camii’nde vaaz etmiş, muhtelif dini ilimlerde dersler vermiş ve meşhur şeyhlerin sohbet ortamlarında bulunmuştur. Aynı dönemlerde İstanbul’da pek tanınmış Halveti-Sünbüli kolunun kurucusu Sünbül Sinan Efendi’ye bazı görüş ayrılıklarından dolayı çok yakın durmamıştır. Fakat bir gece gördüğü rüyadan sonra kendisine bağlanmıştır.

            Musa Efendi’nin Merkez Efendi olması; Musa Efendi Sünbül Efendi’ye intisap ettikten sonra hiç aksatmaksızın her gün dergâha gelip Sünbül Sinan Efendi’den ders almağa başladı. Yine böyle bir günde Sünbül Efendi, Musa Efendiye  "Âlemi sen yaratsaydın, nasıl yaratırdın?" diye bir soru sordu. Musa Efendi cevaben "Bu mümkün değil! Ama mümkün olsaydı, her şeyi merkezinde bırakırdım. Âlem öyle bir tatlı nizam içinde ki, buna bir şey ilâve etmek veya bir şeyi eksiltmek düşünülemez." dedi. Sünbül Efendi bu cevap üzerine; "Aferin Musa Efendi! Demek her şeyi merkezinde bırakırdın. Öyleyse bundan sonra ismin Merkez Muslihiddin olsun." Dedi. Bu olaydan sonra Musa Efendi, Merkez Efendi ismiyle anılarak meşhur oldu. Bir başka görüş de Sünbül Efendi Musa Efendiye iltifat ederken “Sizler bu dairemizin merkezi oldunuz…” demesinden dolayı Merkez Efendi lakabını aldığıdır.

            Merkez Muslihiddin Efendi’nin Manisa’ya gelişi;

            Manisa’nın en önemli eserlerinden olan Sultan Camii ve külliyesi, Yavuz Sultan Selim’in eşi ve Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından Hicri 929 Miladi 1522 yılında yaptırılmıştır. Külliyeye, Hamam 1538 ve Darüşşifa 1539 yılında Ayşe Hafsa Sultan’ın vefatından sonra ilave edilmiştir. Merkez Efendi, külliyenin ilk yapılan binalarından olan Hankah’da hocalık yapmak üzere Hafsa Sultan’ın isteği ve Sünbül Efendi’nin tavsiyesi üzerine Manisa’ya gelmiştir. Manisa’dan ayrılışı ise Sünbül Efendi’nin H.936 (1529)’ da vefatı üzerine olmuştur. Manisa’da 1523-1529 tarihleri arasında kaldığı kabul edilmektedir. Manisa Darüşşifa’sında başhekimlik yaptığı yönündeki bilgiler tarihlerden yola çıkarak incelendiğinde pek itibar görmez çünkü Darüşşifa’nın külliyeye dâhil olması yukarıda da belirttiğimiz gibi 1539 yılındadır. Manisa’da kaldığı süre içinde Mesir Macununun mucidi olarak bilinir. Merkez Efendi ve Mesir konusu tamamen ayrı incelenmesi gereken bir konudur. Bu alandaki araştırmalar için yeteri miktarda tatmin edici vesika olmadığından sıkıntı çekilmektedir. 

            Sünbül Efendi’nin vefatı üzerine (1529) İstanbul’a dönerek onun yerine geçmiş ve faaliyetlerine dergâhta devam etmiştir. İstanbul hayatını genellikle talebelere ders vererek geçmiştir. Bazen de İstanbul’un çeşitli camilerinde umuma yönelik vaaz ve nasihatlerde bulunmuştur. 

            Merkez Efendi ömrü boyunca takva üzerine yaşamaya özen göstermiştir. Etrafına her zaman iyilik, doğruluk tavsiyelerinde bulunmuş,  fakir ve zayıfları himaye etmiştir. Hicri 959 (1552) yılının Rebi’ul-ahir ayının on yedisinde bir Perşembe günü vefat etmiştir. Mekanı cennet olsun.

Reklam

Son Yazılar