ÇEVREMİZ VE BİZ
VE BİR DE UNUTULMAMASI GEREKEN KİŞİ
ZENCİ FATMA KADIN
Bu ismi hatırlayanınız var mıdır?
Eğer hatırlayamadıysanız birkaç paragraf altta anlatmaya çalışacağım.
Yine yaz mevsimi geldi ve yine haberlerde orman yangınları gündemde yer almaya başladı maalesef. Bir film makarasını başa almış gibi her sene aynı ihmaller ve yine aynı sonuçlar. Yanan sadece ormanlarımız değil aynı zamanda ülkemizin ciğerleridir. Hatta daha farklı bir açıdan bakarsak geleceğimizi yakıyoruz diyebiliriz.
Zaman zaman Manisa’nın güzel dağlarında güzel tabiatında güzel insanlarla yürüyüşler yapıyoruz. Bazı yerler var ki cam kırıklarından ve çöplerden yürümekte bile güçlük çekiyorsunuz. Bunların yangına sebebiyet vermemesi imkânsız. Oysa ilgili kurumlarımız gayet güzel seyir alanları, terasları yapmışlar dağ başında bakıyorsunuz çöp konteynerleri dahi konulmuş. Gelen ziyaretçiler tükettiklerinin çöplerini yanlarında götüremiyorlar ise bu çöp konteynerlerine atsınlar diye. Maalesef özellikle o seyir teraslarının alt taraflarına denk gelen yerlerde genişçe bir alan çöp dolu ve en tehlikelisi şişe kırıkları, sanki işi bittikten sonra gülle atma gibi en uzağa kim atacak yarışmaları yapılmış. Çok yazık, çok günah. Kurumlarımız her ağacın altına bir görevli dikemez. Ama biz o görevliyi vicdanımıza koyabiliriz.
Fakat bunlardan bahsederken duyarlı insanlarımızın da hakkını vermek gerekiyor. Geçenlerde araç ile Spil’e çıkarken genellikle kalabalık görmeye alışkın olduğumuz bir dinlenme alanının boş olduğunu ve sadece bir ailenin oraya arabalarını çektiklerini ve piknik yapmadıklarını, oturmadıklarını gördüm. Hanımefendi ve 10 yaşlarındaki oğlu ellerinde boş çöp poşetleri kendilerine ait olmayan etrafa yayılmış çöpleri topluyorlardı. Vakit problemim olmasa tebrik etmek için duracaktım. Sayılarının daha da artması temennimiz olsun.
Konu çevre, ağaç, orman olunca olaya bir de inanç noktasından yaklaşmak istiyorum. Peygamberimizin bu konu ile ilgili birkaç hadisini hatırlamak faydalı olacaktır.
“Kıyamet kopmaya yakınken elinizde bir ağaç fidanı varsa ve onu dikmeye vakit bulabilirseniz onu dikin”. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 184, 191)
“Kim bir ağaç dikerse onun için ağaçtan hasıl olan ürün kadar Allah sevap yazar.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/415)
“Her kim boş, kuru ve çorak bir araziyi ihya ederse bu amelinden dolayı Allah tarafından mükâfatlandırılır. Herhangi bir canlı ondan faydalandıkça orayı ihya edene sadaka yazılır.”
(Münavi, Feyzu’l-Kadir, 6/39)
“Müslümanlardan bir kimse bir ağaç dikerse o ağaçtan yenen mahsul mutlaka onun için sadakadır. Yine o ağaçtan çalınan meyve de onun için sadakadır. Vahşi hayvanların yediği de sadakadır. Kuşların yediği de sadakadır. Herkesin ondan yiyip eksilttiği mahsul de onu dikene ait bir sadakadır.”
(Müslim, Müsakat, 7-10, 12)
Peygamberimizin konu ile ilgili başka hadisleri ve kıssaları vardır. Şimdilik bu kadarı kâfi olacaktır.
Dünyada Greenpeace adlı bir örgüt var malum, tanımayan yoktur. Greenpeace çevre duyarlılığından hareketle Dünyanın muhtelif yerlerinde çeşitli eylemlerde bulunmaktadır.
Bu örgüt eylemlerine ilk defa nükleer denemeleri protesto etmek amacıyla içinde birkaç kişinin bulunduğu bir tekne ile ABD'nin Alaska Eyâleti’nden, Amchitka'daki nükleer deneme sahâsına 1971 yılında gitmesi ile Kanada'nın Vancouver Şehri’nde başlamış oldu.
Ancak bu tür çevreye duyarlılık konusundaki ilk eylemin Osmanlı döneminde yapıldığını biliyor muydunuz?
Eylemi yapan kişi Zenci Fatma Kadın adında bir Osmanlı vatandaşı. Habeşli olma ihtimali çok yüksek.
Dönem Sultan Abdülaziz Han dönemi. Sultan bir gün Beykoz’a gezmeye gider, Beykoz o sıralar bataklık bir alan. Abdülaziz Han Beykoz civarına vardığında adı geçen Zenci Fatma Kadın Sultan’ın arabasının önüne yatar. Kendisine talebi sorulduğunda Beykoz’daki bataklığın ağaç dikilerek kurutulmasını ister. Bu talebe duyarsız kalmayan Sultan Abdülaziz Han ağaç dikimi için ferman buyurur ve bölgenin ağaçlandırılmasını sağlar.
Nazım Hikmet Polat’ın “Türk Çiçek ve Ziraat Kültürü Üzerine” isimli kitabında yer verdiği yazı çiçek üstadı Cevat Rüştü Bey tarafından 1918’de Abdülaziz Han’ın emriyle dikilen çınarların kesilmesi üzerine yazılmıştır.
Konu ağaç, orman ve çevre olunca, biz Manisalılar olarak sanırım diğer vilayetlerimize göre bir adım önde olmamız beklenecektir. Çünkü bizim şehrimiz Tarzan gibi gerçek bir çevre ve doğa aşığını bağrında yetiştirmiştir. Tabii ki Tarzan’ın Manisa’ya yaptıkları ve kazandırdıkları hiç şüphesiz emsalsizdir. Fakat önemli olan geçmişten bize intikal eden değerleri bir adım ileri taşımaktır. Yoksa kötü bir mirasyediden başka bir şey olamayız.
Lütfen çevremize, ormanlarımıza ve ağaçlarımıza karşı daha hassas olalım. Onları yok etmemiz demek kendi geleceğimizi yok etmemiz demektir.