ÇULIM TÜRKLERİNİN DİNİ RİTÜELLERİ
Çulımlar sayı olarak en az Türk boylarından olup koruma altına alınan halklarımızdandır.
Kuzey Altay ailesinin Hakas grubuna mensup Hıristiyan Türklerindendir. Rusya'nın Tombov bölgesinde yaşamaktadırlar.
Altay, Hakas ve Şorlarla akrabadırlar.
Çulımlar kendilerini daha önceleri Çulım Tatarları, daha sonra Çulım Türk'leri ve son olarak da Çulım Hakasları demişlerdir.
Nüfusları sadece 355 kişi olan Çulımlar Hrestiyan olup örf ve adetlerini Şaman geleneklerine göre devam ettirmişler.
Ne yazık ki, bazen halklar arasında kültürel karmaşıklıklar yaşanarak azınlık ve güçsüz olan kaybedebilir. Bir halk için de en ağır bedel geleneklerini yaşatamamaktır ve yok olmaktır. Bunun en belirgin örneklerinden biri Çulımlardır.
Çulımlar adlarını Çulım nehrinden almaktadırlar.
Rusya Çulımları 5 Mart 2001 de halk olarak tanır ve 2002 de kendilerini ilk kez Çulımlar olarak tanıtırlar. Daha önce Hakaslar olarak bilinmişler.
Çulımlar kendilerine özgü geleneksel çiğ çamur yada tahta evlerde yaşarlar.
Yazın hafif elbise, kaftan ve bol miktarda süs aksesuarları, kışın da büyük baş hayvancılık ve balıkçılık ile uğraştıkları için hayvan derisinden yapılmış kıyafetler giyerler.
Çulım dili hiç yazıya geçmemiştir ve okutulmamıştır. Sadece çok az bir kısım kendi dillerini konuşurlar. Genelde anadili olarak Rusça'yı kullanırlar.
Etnik kökenlerini Çulımlar XVII-XVIII asırda eski Kıpçak ve Uygur Türkleriyle daha sonradan Hakas ve Ruslarla karışarak oluşturmuşlar.
Bu dönemde hem Hıristiyan dinini kabul etmişler. Aynı zamanda Şaman inançlarını da devam ettirmişler. Balıkçılık ve avcılıkla hayatlarını sürdüren bu halk Şaman geleneklerine göre de ot toplayıp onlardan şifa unmuşlar. Doğaya ve ruhlara inanarak onlara tapmışlar.
Boncuklarla işlenmiş beyaz başörtü kutsal sayılmış. Beyaz baş örtü saflığın ve iyiliğin simgesi olarak algılanmış. Kadınlar geleneksel inanışlarını uygularken başlarını bu örtüyle muhakkak örtmüşler. Dini ritüel olarak kadınlar kuş tüyleri, erkeklerse tavşan postunu kullanmışlar. Bunların ailelerini ve evlerini koruyup kolladıklarına inanmışlar. Artık yaşatabilecekleri ve aktarabilecekleri çok az gelenekleri olmasına rağmen büyük uğraşlarla hala da devam ettirmeye çabalamaktadırlar.
Doç. Dr. Shurubu KAYHAN
FACEBOOK YORUMLAR