KKTC KITA SAHANLIĞI UYGULAMA YASASI
63/2005 Yasası ile ayrıca Kıta sahanlığı üzerine kimi hükümler oluşturulmuştur. İlgili yasada kıta sahanlığı Dördüncü Bölüm’de madde 11 ile başlamış ve madde 14 ile sonlandırılmıştır. Kıta sahanlığı üzerine düzenlemeler kısmında ilk olarak madde 11 ile kıta sahanlığındaki haklar tanımı yapılarak KKTC’nin bir “Ada Devleti olarak, kıta sahanlığı üzerinde araştırmada bulunmak ve buranın doğal kaynaklarını işletmek amacıyla egemen haklar kullandığı” (63/2005, madde 11) belirtilmiştir[1]. İlaveten, kıta sahanlığında uygulanacak mevzuatın yönetimi için Bakanlar Kurulu yetkilendirilmiş (madde 12) ve kıta sahanlığı sınırlandırmasının “hakkaniyet ilkesi ve uluslararası hukuka uygun” şekilde belirleneceği (madde 13) ortaya konmuştur. Diğer devletlerin Kıta sahanlığındaki serbestlikleri de madde 14 ile açıklanmıştır. Başka bir ifadeyle, KKTC Kıta sahanlığında üçüncü devletlerin serbestlikleri kabul görmüştür. Üçüncü devletlerin serbestlikleri konusunda “bu yasanın 17’nci maddesi kurallarına aykırı olmamak kaydıyla denize kıyısı olsun veya olmasın tüm devletler KKTC kıta sahanlığında Sözleşmenin ilgili kurallarında konu edilen seyrüsefer, uçma ve su altı kablolarını ve boru hatlarını döşeme serbestisine ve gemilerin uçakların ve su altı kablolarının ve boru hatlarının işletilmesiyle bağlantılı olan ve “Sözleşmenin” diğer kurallarıyla çelişmeyen serbestilere sahip”[2] olduğu tanımlanarak kimi özgürlükler belirtilmiştir. Burada “Sözleşmeye” taraf olmayan bir ülke konumunda bulunan KKTC’nin doğrudan Sözleşme ’ye yeniden atıf yapması zımni olarak öngörülen diğer hükümleri onaylandığı manasına gelebilmektedir. Burada esasen, “Sözleşmeyle çelişmeyen serbestiler” vurgusu düzenlenmesi gereken bir karaktere sahiptir. Bu husus, ilgili yasada 17. maddeye atıf yaparak Kıta sahanlığı hükmüne aykırı olmayan üçüncü devlet serbestliklerinin kabul edildiği vurgusu da bulunmaktadır. Oysa yasanın 17. Maddesi kıta sahanlığı ile ilgili suç ve cezaları açıklamaktadır ve bu suç ve cezalar “hiçbir kişinin Bakanlar Kurulu’nun yazılı izni olmaksızın veya verilen herhangi bir yazılı izindeki şarta aykırı olarak ve kıta sahanlığının doğal kaynaklarının makul bir şekilde araştırılmasına ve işletilmesine müdahale edecek şekilde KKTC kıta sahanlığı üzerine su altı kabloları ve boru hatları döşeyemeyeceği”( 63/2005, Madde 17(1)) hükmü ile ilintilendirilmiştir. Başka bir ifadeyle, Bakanlar Kurulu’nun yazılı izni olmadan veya yazılı izne aykırılık teşkil edecek şekilde veya KKTC kıta sahanlığında kıta sahanlığının doğal kaynaklarının makul bir şekilde araştırılmasına ve işletilmesine müdahale edecek şekilde KKTC kıta sahanlığı üzerine su altı kabloları ve boru hatları döşenemeyeceği belirtilmiştir. Bu hüküm tartışılabilecek bir hükümdür. Zira KKTC kıta sahanlığında araştırma ve işletmeye müdahale edecek şekilde kıta sahanlığına kablo ve boru hattı döşeyemeyeceği vurgusu kıta sahanlığında var olan diğer hakları kısıtlayan ve kimi egemen hakların yetersizliği sonucunu yaratan tabirle ifade edilmiştir.
İlgili hükmün düzenlenmesine ek olarak 1982 Sözleşmesi’nde yer alan madde 79(3)’te tanımlanan rıza rejiminin[3] KKTC kıta sahanlığı yasasına eklemlenmesi ihtiyaçtır. İlaveten, bilimsel araştırmalar için öngörülen “rıza rejiminin” yasaya dâhil edilmesi de ihtiyaçtır. Aksi takdirde ilgili yasalarda öngörülen hükümlerin ötesinde hak talebi veya uygulama mümkün olamayacaktır.
Öte yandan ilgili yasada madde 11 ile belirtilen hükümde[4] bir kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerinde sahip olacağı hakları betimleme açısından yetersiz görülmektedir. Kıta Sahanlığı üzerinde egemen haklar 1982 BMDHS’nde de olduğu üzere madde 77’de sarih şekilde açıklanmıştır.
Buna göre;
1- “Sahildar devlet, kıta sahanlığı üzerinde araştırmada bulunmak ve buranın doğal kaynaklarını işletmek amacı ile egemen haklar kullanır” demektedir. Bu tanımın KKTC 63/2005 yasasında madde 11’de yer verildiği anlaşılmaktadır.
2- 1. paragrafta öngörülen haklar şu anlamda münhasırdır ki, sahildar devlet kıta sahanlığında araştırmada bulunmadığı veya buranın doğal kaynaklarını işletmediği takdirde hiç kimse, sahildar devletin açık rızası olmadan bu çeşit faaliyetlere girişemez”. Burada bulunan hükmünde kıyı devletine tanınan münhasır hak KKTC 63/2005 yasasında yer bulmamaktadır.
3- “Sahildar devletin kıta sahanlığı üzerindeki hakları fiili veya nazari işgalden bağımsız olarak mevcut olduğu kadar her türlü açık beyandan da bağımsız olarak mevcut” olduğu tanımı 63/2005 yasasında madde 11 ile sadece “kıta sahanlığında egemen haklar kullanır” ibaresi ile ilintilendirilebilse de, açıkça ayrıca ifade edilmesi gerektiği kanaatindeyim .
4- 1982 madde 77(4) fıkrası ile “İşbu kısımda öngörülen doğal kaynaklar, deniz yatağı ve toprak altının madensel kaynaklarını ve diğer cansız kaynaklarını ve keza sedanter türden canlı organizmaları; yani hasata elverişli duruma geldikleri zaman, deniz yatağında veya bu yatağın altında ya hareketsiz bulunan veyahut da hareketleri deniz yatağı veya toprak altı ile sürekli temasa bağlı olan organizmaları içerir” hükmü, KKTC mevzuatında değinilmeyen haklardır. Dolayısıyla,63/2005 yasasında görüldüğü üzere kıta sahanlığı tanımında belirtilen organizmalara yönelik betimleyici tanıma hiç yer verilmemiş, deniz yatağı ve toprak altında hareketsiz veya hareketli organizmalar ilgili detaylar tanımlanmamıştır.
Esasen, BMDHS Madde 77 ile kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerinde doğal kaynakları keşif ve işletme hakkı belirtilmektedir. Bu egemen haklar doğal haktır ve herhangi bir açık beyandan muaftır (ab initio ve ipso facto ilkesi). Kıyı devletinin doğal kaynaklar üzerinde kıta sahanlığı üzerinde ki egemen hakları keşif ve işletme ile alakalı olup doğal olmayan kaynaklar, kıta sahanlığı üstündeki sularda bulunsalar bile kıyı devletinin egemenlik hakları alanına dâhil değildirler. Yine de kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerinde yasama ve yürütme yetkisi bulunmaktadır. Kıyı devletinin hakları kapsamında kıta sahanlığını keşfetmemesi ya da doğal kaynaklarını kullanmaması durumunda, kıyı devletin açık rızası olmaksızın bu faaliyetleri yerine getirememesi bakımından münhasırdır[5]. Lakin bu önemli husus 63/2005 mevzuatında öngörülmemektedir. İlgili yasada, kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerindeki haklarının kullanılması[6], BMDHS'de öngörülen şekilde, diğer Devletlerin seyrüsefer ve diğer hak ve özgürlüklerine (Madde 78 (2)) haksız bir şekilde müdahale etmemesi gerektiği şeklinde kısıtlanmıştır. İlaveten 63/2005 yasasında bu mekânsal egemen haklara ek olarak, kıyı Devletinin yapay adalar tesis etme, deniz bilimsel araştırmalarında bulunma veya diğer haklarla ilgili yargı yetkisine sahip olduğu belirtilmemiştir. Bir başka ifadeyle, BMDHS'nin 80. maddesi uyarınca, kıyı devletinin yapay adalar üzerindeki yargı yetkisine ilişkin 60. Madde Kıta sahanlığına mutatis mutandis uygulanması ile ilgili yasal boşluk söz konusudur. Kıta sahanlığında yapay adalar veya tesisler kurulumundan deniz çevresinde kendi rızasına dayalı bilimsel araştırmalar yapması[7] veya kirliliğin önlenmesine dair konularda egemen hakları vardır. Yukarıda izah edilen detaylar dikkate alındığında 63/2005 KKTC yasası kıta sahanlığı üzerindeki egemen hakları veya yargısal yetki alanını ortaya koymakta yetersiz görünmektedir[8]. İlgili yasal boşluğun, örneğin aşağıda belirtilen başlıklar üzerine kapsamlı yetki alanı betimlememesi düşündürücüdür;
63/2005 Yasası ile ayrıca Kıta sahanlığı üzerine kimi hükümler oluşturulmuştur. İlgili yasada kıta sahanlığı Dördüncü Bölüm’de madde 11 ile başlamış ve madde 14 ile sonlandırılmıştır. Kıta sahanlığı üzerine düzenlemeler kısmında ilk olarak madde 11 ile kıta sahanlığındaki haklar tanımı yapılarak KKTC’nin bir “Ada Devleti olarak, kıta sahanlığı üzerinde araştırmada bulunmak ve buranın doğal kaynaklarını işletmek amacıyla egemen haklar kullandığı” (63/2005, madde 11) belirtilmiştir[1]. İlaveten, kıta sahanlığında uygulanacak mevzuatın yönetimi için Bakanlar Kurulu yetkilendirilmiş (madde 12) ve kıta sahanlığı sınırlandırmasının “hakkaniyet ilkesi ve uluslararası hukuka uygun” şekilde belirleneceği (madde 13) ortaya konmuştur. Diğer devletlerin Kıta sahanlığındaki serbestlikleri de madde 14 ile açıklanmıştır. Başka bir ifadeyle, KKTC Kıta sahanlığında üçüncü devletlerin serbestlikleri kabul görmüştür. Üçüncü devletlerin serbestlikleri konusunda “bu yasanın 17’nci maddesi kurallarına aykırı olmamak kaydıyla denize kıyısı olsun veya olmasın tüm devletler KKTC kıta sahanlığında Sözleşmenin ilgili kurallarında konu edilen seyrüsefer, uçma ve su altı kablolarını ve boru hatlarını döşeme serbestisine ve gemilerin uçakların ve su altı kablolarının ve boru hatlarının işletilmesiyle bağlantılı olan ve “Sözleşmenin” diğer kurallarıyla çelişmeyen serbestilere sahip”[2] olduğu tanımlanarak kimi özgürlükler belirtilmiştir. Burada “Sözleşmeye” taraf olmayan bir ülke konumunda bulunan KKTC’nin doğrudan Sözleşme ’ye yeniden atıf yapması zımni olarak öngörülen diğer hükümleri onaylandığı manasına gelebilmektedir. Burada esasen, “Sözleşmeyle çelişmeyen serbestiler” vurgusu düzenlenmesi gereken bir karaktere sahiptir. Bu husus, ilgili yasada 17. maddeye atıf yaparak Kıta sahanlığı hükmüne aykırı olmayan üçüncü devlet serbestliklerinin kabul edildiği vurgusu da bulunmaktadır. Oysa yasanın 17. Maddesi kıta sahanlığı ile ilgili suç ve cezaları açıklamaktadır ve bu suç ve cezalar “hiçbir kişinin Bakanlar Kurulu’nun yazılı izni olmaksızın veya verilen herhangi bir yazılı izindeki şarta aykırı olarak ve kıta sahanlığının doğal kaynaklarının makul bir şekilde araştırılmasına ve işletilmesine müdahale edecek şekilde KKTC kıta sahanlığı üzerine su altı kabloları ve boru hatları döşeyemeyeceği”( 63/2005, Madde 17(1)) hükmü ile ilintilendirilmiştir. Başka bir ifadeyle, Bakanlar Kurulu’nun yazılı izni olmadan veya yazılı izne aykırılık teşkil edecek şekilde veya KKTC kıta sahanlığında kıta sahanlığının doğal kaynaklarının makul bir şekilde araştırılmasına ve işletilmesine müdahale edecek şekilde KKTC kıta sahanlığı üzerine su altı kabloları ve boru hatları döşenemeyeceği belirtilmiştir. Bu hüküm tartışılabilecek bir hükümdür. Zira KKTC kıta sahanlığında araştırma ve işletmeye müdahale edecek şekilde kıta sahanlığına kablo ve boru hattı döşeyemeyeceği vurgusu kıta sahanlığında var olan diğer hakları kısıtlayan ve kimi egemen hakların yetersizliği sonucunu yaratan tabirle ifade edilmiştir.
İlgili hükmün düzenlenmesine ek olarak 1982 Sözleşmesi’nde yer alan madde 79(3)’te tanımlanan rıza rejiminin[3] KKTC kıta sahanlığı yasasına eklemlenmesi ihtiyaçtır. İlaveten, bilimsel araştırmalar için öngörülen “rıza rejiminin” yasaya dâhil edilmesi de ihtiyaçtır. Aksi takdirde ilgili yasalarda öngörülen hükümlerin ötesinde hak talebi veya uygulama mümkün olamayacaktır.
Öte yandan ilgili yasada madde 11 ile belirtilen hükümde[4] bir kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerinde sahip olacağı hakları betimleme açısından yetersiz görülmektedir. Kıta Sahanlığı üzerinde egemen haklar 1982 BMDHS’nde de olduğu üzere madde 77’de sarih şekilde açıklanmıştır.
Buna göre;
1- “Sahildar devlet, kıta sahanlığı üzerinde araştırmada bulunmak ve buranın doğal kaynaklarını işletmek amacı ile egemen haklar kullanır” demektedir. Bu tanımın KKTC 63/2005 yasasında madde 11’de yer verildiği anlaşılmaktadır.
2- 1. paragrafta öngörülen haklar şu anlamda münhasırdır ki, sahildar devlet kıta sahanlığında araştırmada bulunmadığı veya buranın doğal kaynaklarını işletmediği takdirde hiç kimse, sahildar devletin açık rızası olmadan bu çeşit faaliyetlere girişemez”. Burada bulunan hükmünde kıyı devletine tanınan münhasır hak KKTC 63/2005 yasasında yer bulmamaktadır.
3- “Sahildar devletin kıta sahanlığı üzerindeki hakları fiili veya nazari işgalden bağımsız olarak mevcut olduğu kadar her türlü açık beyandan da bağımsız olarak mevcut” olduğu tanımı 63/2005 yasasında madde 11 ile sadece “kıta sahanlığında egemen haklar kullanır” ibaresi ile ilintilendirilebilse de, açıkça ayrıca ifade edilmesi gerektiği kanaatindeyim .
4- 1982 madde 77(4) fıkrası ile “İşbu kısımda öngörülen doğal kaynaklar, deniz yatağı ve toprak altının madensel kaynaklarını ve diğer cansız kaynaklarını ve keza sedanter türden canlı organizmaları; yani hasata elverişli duruma geldikleri zaman, deniz yatağında veya bu yatağın altında ya hareketsiz bulunan veyahut da hareketleri deniz yatağı veya toprak altı ile sürekli temasa bağlı olan organizmaları içerir” hükmü, KKTC mevzuatında değinilmeyen haklardır. Dolayısıyla,63/2005 yasasında görüldüğü üzere kıta sahanlığı tanımında belirtilen organizmalara yönelik betimleyici tanıma hiç yer verilmemiş, deniz yatağı ve toprak altında hareketsiz veya hareketli organizmalar ilgili detaylar tanımlanmamıştır.
Esasen, BMDHS Madde 77 ile kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerinde doğal kaynakları keşif ve işletme hakkı belirtilmektedir. Bu egemen haklar doğal haktır ve herhangi bir açık beyandan muaftır (ab initio ve ipso facto ilkesi). Kıyı devletinin doğal kaynaklar üzerinde kıta sahanlığı üzerinde ki egemen hakları keşif ve işletme ile alakalı olup doğal olmayan kaynaklar, kıta sahanlığı üstündeki sularda bulunsalar bile kıyı devletinin egemenlik hakları alanına dâhil değildirler. Yine de kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerinde yasama ve yürütme yetkisi bulunmaktadır. Kıyı devletinin hakları kapsamında kıta sahanlığını keşfetmemesi ya da doğal kaynaklarını kullanmaması durumunda, kıyı devletin açık rızası olmaksızın bu faaliyetleri yerine getirememesi bakımından münhasırdır[5]. Lakin bu önemli husus 63/2005 mevzuatında öngörülmemektedir. İlgili yasada, kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerindeki haklarının kullanılması[6], BMDHS'de öngörülen şekilde, diğer Devletlerin seyrüsefer ve diğer hak ve özgürlüklerine (Madde 78 (2)) haksız bir şekilde müdahale etmemesi gerektiği şeklinde kısıtlanmıştır. İlaveten 63/2005 yasasında bu mekânsal egemen haklara ek olarak, kıyı Devletinin yapay adalar tesis etme, deniz bilimsel araştırmalarında bulunma veya diğer haklarla ilgili yargı yetkisine sahip olduğu belirtilmemiştir. Bir başka ifadeyle, BMDHS'nin 80. maddesi uyarınca, kıyı devletinin yapay adalar üzerindeki yargı yetkisine ilişkin 60. Madde Kıta sahanlığına mutatis mutandis uygulanması ile ilgili yasal boşluk söz konusudur. Kıta sahanlığında yapay adalar veya tesisler kurulumundan deniz çevresinde kendi rızasına dayalı bilimsel araştırmalar yapması[7] veya kirliliğin önlenmesine dair konularda egemen hakları vardır. Yukarıda izah edilen detaylar dikkate alındığında 63/2005 KKTC yasası kıta sahanlığı üzerindeki egemen hakları veya yargısal yetki alanını ortaya koymakta yetersiz görünmektedir[8]. İlgili yasal boşluğun, örneğin aşağıda belirtilen başlıklar üzerine kapsamlı yetki alanı betimlememesi düşündürücüdür;
- “Kıta sahanlığında deniz tabanı ve toprak altında canlı olmayan kaynakların yönetimi, muhafazası, keşfi ve işletmesi örneğin Ferromanganez kabukları, ferromanganez nodülleri, gaz hidrat yatakları ve petrol,
- Kıta sahanlığındaki yaşayan sedenter türlerin keşfi, işletmesi ve yönetimi örneğin Mercanlar, tarak, süngerler ve yumuşakçalar,
- Kıta sahanlığı üzerindeki bilimsel deniz araştırmaları,
- Yapay adaların inşaatı,operasyonu ve kullanımı, kıta üzerine yapılar ve tesisler kurulması,
- Kıta sahanlığında boru hatlarının döşenmesi,
- Herhangi bir amaç için kıta sahanlığı üzerinde sondaj,
- Kıta sahanlığındaki bazı faaliyetlerle bağlantılı olarak deniz kirliliğinin önlenmesi
Nihayetinde, kıyı devletinin egemen hakları her zaman canlı organizmaların sedenter türlerinin ait olduğu canlı organizlamarın işletmesi üzerinde hakları olduğundan (madde 77, parag 4, madde 68), sondaj hakkı bulunduğuna (madde 81, madde 56 parag 3), hatta boru-kablo hattı döşeme hakları olduğu (madde 85, madde 56 parag 3) veya yapay adaların inşaası, kurulumu veya kullanımı haklarına kadar (madde 60, madde 80) egemen hakları mevcuttur. KKTC Kıta sahanlığı ile ilgili yasasında bu haklar yanında hiçbir devlet “kıyı devleti izni olmaksızın bu alanlar üzerinde arama, işletme, yönetim gibi haklarını işgal edecek eylemlerde bulunamayacağının” ifade edilmeyişi ciddi bir hukuki boşluğun varlığını betimlemektedir.
[1] Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Deniz Yetki Alanları Yasası 63/2005.
[2] Deniz Altı Kablolarının ve Boru Hatlarının Kıta Sahanlığı Üzerinde Döşenmesi konusunda belirtilmesi gereken bir husus da 1958 gerekse 1982 sözleşmelerinde öngörülen kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerinde diğer devletlerin deniz altı kablolarını ve boru döşenmesini ya da bakımını engelleme yetkisi makul sebeplerle söz konusu olabileceğinden Sözleşme 112. Maddesi ile tüm devletlere kıta sahanlığı ötesindeki açık deniz yatağı üzerinde deniz altı kabloları ve boru hatları döşeyebilme yetkisi vermektedir. Her ne kadar 1982 Sözleşmesinin 87. Maddesi ile deniz altı kabloları ile boru hattı döşenmesi açık denizler serbestisinde öngörülse bile, 112. Madde ile devletlere açık denizler üzerinden boru veya kablo döşeme hakkı vermektedir.
“1982 B.M.D.H.S’nin 113. Maddesinde bir kablo veya boru hattının kopartılması-zarara uğratılmasını düzenlerken devletlere bu gibi davranışların bir suç oluşturmasını sağlayacak gerekli kanunları ve düzenlemeleri yapma yükümlülüğü vermektedir. Her devlet 115. Maddeye göre deniz altı kablosu veya boru hattına zarar vermemek için gerekli tedbirleri almakla mükelleftir”Kıta Sahanlığı,KDHukuk). Madde 114 ile Bir denizaltı kablosunun veya petrol borusunun başka bir kablo veya petrol borusu sahibi tarafından koparılması veya zarara uğratılması, Madde 115 Bir denizaltı kablosuna veya petrol borusuna zarar vermemek için uğratılan kayıpların tazmini düzenlenmiştir. KKTC yasasında 17. Maddede Bakanlar Kurulu izni olmaksızın veya herhangi bir yazılı izindeki şarta aykırı olarak kıta sahanlığının doğal kaynaklarının makul şekilde araştırılmasına veya işletilmesine müdahale edecek şekilde KKTC kıta sahanlığı üzerinde su altı kablo ve boru hattı döşenemez denilmiş ve bunu yapanların suç işlemiş olabileceği, yargılanabileceği vs sadece açıklanmıştır.
“1982 B.M.D.H.S’nin 113. Maddesinde bir kablo veya boru hattının kopartılması-zarara uğratılmasını düzenlerken devletlere bu gibi davranışların bir suç oluşturmasını sağlayacak gerekli kanunları ve düzenlemeleri yapma yükümlülüğü vermektedir. Her devlet 115. Maddeye göre deniz altı kablosu veya boru hattına zarar vermemek için gerekli tedbirleri almakla mükelleftir”Kıta Sahanlığı,KDHukuk). Madde 114 ile Bir denizaltı kablosunun veya petrol borusunun başka bir kablo veya petrol borusu sahibi tarafından koparılması veya zarara uğratılması, Madde 115 Bir denizaltı kablosuna veya petrol borusuna zarar vermemek için uğratılan kayıpların tazmini düzenlenmiştir. KKTC yasasında 17. Maddede Bakanlar Kurulu izni olmaksızın veya herhangi bir yazılı izindeki şarta aykırı olarak kıta sahanlığının doğal kaynaklarının makul şekilde araştırılmasına veya işletilmesine müdahale edecek şekilde KKTC kıta sahanlığı üzerinde su altı kablo ve boru hattı döşenemez denilmiş ve bunu yapanların suç işlemiş olabileceği, yargılanabileceği vs sadece açıklanmıştır.
[3] Üçüncü tarafların projelendirdiği boru veya kablo hatlarının, kıta sahanlığı bulunan devletten geçirilmesinde ilgili kıyı devletinden rıza alınması şartı
[4] KKTC bir Ada Devletidir. Bu nedenle kıta sahanlığı var imasında bulunarak, kıta sahanlığı üzerinde araştırmada bulunmak ve buranın doğal kaynaklarını işletmek amacıyla egemen haklar kullanır. 63/2005 KKTC Yasası, madde 11.
[5] BMDHS, Madde 77(2); Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi Madde 2(2). UAD’da bu görüş 1969 Raporu, s. 22, para. 19
[6] Örneğin, “Özellikle karasuları ve kıta sahanlığı üzerindeki petrol ve gaz arama ve işletme faaliyetlerinden kaynaklanan ve deniz yatağında oluşan kirlilik kıyı devletinin ulusal yetki alanı içerisinde bulunmaktadır. 1982 tarihli BMDHS’nin 208. Maddesinin 4. Fıkrası ile getirilen düzenlemeye göre, devletler deniz dibi faaliyetlerinden ileri gelen kirlenmeye ilişkin politikalarını uygun düşen bölgesel düzeyde uyum halinde sürdürmeye gayret etmelidirler”(Kıta Sahanlığı,KD Hukuk).
[7]“ Sözleşme’nin 246. Maddesine göre, kıta sahanlığı bölgesinde bilimsel araştırma yapma yetkisi kıyı devletine aittir. Ancak kıyı devleti diğer devlet veya uluslararası örgütlerin kıta sahanlığı üzerinde yürütecekleri bilimsel araştırmalara da izin verecektir. 240. Maddeye göre, deniz bilimsel araştırması, münhasıran barışçı amaçlar için, bu Sözleşme ile bağdaşır uygun bilimsel metot ve araçlarla, denizin diğer meşru kullanılmalarına haksız yere müdahale etmeyecek ve bu gibi kullanımlar sırasında gerekli şekilde saygı göstererek ve deniz çevresinin korunması ve muhafazası için yapılanlar da dâhil olmak üzere, bu Sözleşmeye uygun şekilde kabul edilen bütün ilgili düzenlemelere uymak suretiyle yürütülecektir. Ayrıca, BMDHS’nde madde 81 Kıta sahanlığı üzerinde sondaj faaliyetlerine açıklık getirerek; Sahildar devletin, hangi amaçla olursa olsun, kıta sahanlığı üzerindeki delme faaliyetlerine izin verme ve bu konuda düzenlemelerde bulunma konusunda münhasır hakkı olacaktır denilerek kıyı devleti rızası olmaksızın hiçbir faaliyet olamayacağını belirtmektedir”(Kıta Sahanlığı,KD Hukuk).
[8] Bunlara ilaveten balıkçılık, hidrokarbon, gemicilik, deniz çevre korunması, deniz altı kablo veya boru döşemeciliği, deniz atıklarının temizlenmesi gibi uluslararası sözleşmelerde yer alan hükümlerin iç mevzuatımızda yasa ve tüzükleri ile oluşturulması ve deniz alanlarında varlığımızın veya münhasır yetkilerimizin hukuki olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Kaynak: Gözügüzelli, E. "DENİZ HUKUKU REJİMİ ÜZERİNE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ VE GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NİN İÇ HUKUK UYGULAMALARI VE ÇIKTILARI". Bilge Strateji 11 (2019 ): 9-50
Not: Makalenin tamamını okumak için:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/54864/751586
Kaynak: Gözügüzelli, E. "DENİZ HUKUKU REJİMİ ÜZERİNE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ VE GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NİN İÇ HUKUK UYGULAMALARI VE ÇIKTILARI". Bilge Strateji 11 (2019 ): 9-50
Not: Makalenin tamamını okumak için:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/54864/751586
FACEBOOK YORUMLAR