KKTC KARASULARI, BİTİŞİK BÖLGE, KITA SAHANLIĞI, MEB UYGULAMALARI
KKTC Karasularına ilişkin hukuki rejim, KKTC Meclisi’nin 10 Haziran 2002 tarihli birleşiminde 42/2002 Sayılı Yasa ile oluşturulmuştur[1]. Karasuları bir devletin ulusal egemenlik alanı içerisinde kabul edilir. “Kıyı devleti karasuları alanında, deniz yatağı ile toprak altını ve üzerindeki hava sahasında egemendir” (BMDHS, madde 2(2)). KKTC Karasuları yasasında karasularının genişliği “Bakanlar Kurulunca tespit edilecek hatlardan itibaren ölçülen 12 deniz mili genişliğinde bir deniz kuşağı”(madde 3)[2] olarak tanımlanmıştır. İlgili yasada, karasularının dış sınırı konusuna herhangi bir hüküm içermemektedir. “Karasuları dış sınırı her noktası esas hattın en yakın noktasından karasularının genişliğine eşit uzaklıkta bulunan hattan oluşmaktadır(BMDHS, madde 4). İlgili yasada Bakanlar Kurulu’na esas hatları tespit, değiştirme veya düzenleme yetkisi tanımamaktadır.
42/2002 yasasında karasuları sınırı “esas hatların kara tarafında kalan suları ve körfez suları KKTC’nin iç sularıdır” şeklinde açıklanmış ve “daimi liman tesislerinin de kıyının bir parçası sayıldığı ve bu tesislerden en açıkta olanların kara tarafında kalan suları ve dış limanlarının iç sulara dâhil olduğu”(madde 4) belirtilmiştir. Bu tanımla KKTC’nin iç suları rejiminin karasuları sınırı maddesinde detaylandırmış olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile iç suların devlet kara alanının bir parçası kabul edilmesi karasuları sınırı başlığında ilgili yasada tanımlanmıştır. Bu yasada dikkat çekici husus karasuları belirlenmesinde kullanılacak düz veya normal hat sisteminin belirlendiğine dair bir açıklama yapılmamasıdır[3]. İlaveten, esas hatların karaya doğru uzanan sularda kalan nehir, ve “demir yerlerinin”[4] açık şekilde iç suların parçası olduğu belirtilmelidir.
İlaveten, 42/2002 yasasında “iç suların dış sınırını belirleyen ve karasularının genişliğini ölçmekle esas olan hatların, Bakanlar Kurulunca belirlendikten sonra, bu amaçla hazırlanan büyük ölçekli deniz haritalarında gösterileceği” (madde,5) belirtilmiştir. Bu atfın haricinde ilgili yasada uygun ölçekli deniz haritasının olmaması halinde, coğrafi koordinatlara ilişkin bir “liste” ikame edilebileceğine dair bir tanım belirtilmemiştir.
KKTC Karasuları yasasında ayrıca karasuları sınırlandırılmasına yer verilmiş ve “bitişik kıyılar bakımından sınırlandırma, bölgenin bütün ilgili özellikleri ve durumları göz önünde bulundurularak, hakkaniyet ilkesine göre, anlaşma ile yapılacağı” vurgulanmıştır. Oysa 1982 Sözleşmesi’nde “tarihi haklar ve özel durumlar”[5] prensibinin karasuları sınırlandırmasında öne çıkan bir uygulama olduğu görülmektedir. İleride de görüleceği üzere, Güney Kıbrıs Rum yönetimi her iki karasuları yasasında (1964[6] ve 1964/2014[7]) sınırlandırma ile ilgili hiçbir hüküm öngörmemiştir. Bu tutumun “adanın tamamı üzerinde kendilerinin tek otorite oldukları” şeklindeki yasadışı argümanlarını perçinleştirmek için dizayn edildiği ve hatta Kıbrıs Türklerinin sahip olduğu kıyı şeritlerinden doğan haklarını göz ardı etmek için izledikleri siyasi strateji olarak değerlendirmek mümkündür.
KKTC’nin 63/2005 tarihli Deniz Yetki Alanları Yasası[8] ise 2002 yasasından daha kapsamlı bir yasadır. 63/2005 tarihli yasada karasuları ile ilgili kurallara ikinci kısımda yer verilmiştir. Buna göre, karasularının iç sınırının belirlenmesi ile ilgili hüküm üçüncü madde ile açıklanmış ve “KKTC karasularının iç sınırlarının belirlenmesinde, KKTC Karasuları Yasası hükümlerine uygun olarak ‘normal esas hatlar’ kullanılır”[9] ifadesine yer verilmiştir. Oysa Güney Kıbrıs Rum yönetimi karasuları sınırlandırmasında “düz esas hat” yöntemi ile sınırlarını belirlemiştir. Daha da öte, 63/2005 Yasası ile Karasuları yasasına uygun olarak esas hat seçiminde “normal esas” hatlara atıf yapması tamamı ile talihsiz bir durum olmuştur. Zira KKTC’nin deniz kıyı alanlarında çok sayıda adacıklar ve kayalıklar söz konusudur[10]. Normal esas hat belirlenmesi sonucunda bu kayalıklar, adacıklar esas hatların dâhilinde görülmemiştir. Nitekim adanın kuzeyinde girinti çıkıntıların, adacık ve kayalıkların güneye göre daha fazla olduğu dikkate alındığında düz esas hatların kullanılması sınırlandırmada avantaj sağlayan ve hukuki hak doğuran bir durumdur.
İlaveten, KKTC Karasuları Yasa’sında olduğu gibi 63/2005 Yasa’sında Bakanlar Kurulu’na ilgili hatların değiştirilmesi veya düzenlenmesi hakkı tanınmaması önemli eksikliklerden biridir. Bu hakkın yasal olarak tanımlanması ileride düzeltme, değiştirme gibi konularda yasal dayanaklılık sağlayacak unsurdur. Belirtmek gerekirse bizzat esas hatların belirlenmesi ve esas hat noktalarının tanımlaması uluslararası alanda kimi zaman Devletler arasında hak kaybına sebebiyet olması veya daha çok alan kazanılmasına vesile olması açısından sorunlar yaratabilmekte, bu nedenle deniz yetki alanlarının tayini hususunda temel anlaşmazlık sebeplerinden biri olabilmektedir[11]. 63/2005 Deniz Yetki Alanları yasası karasuları bölümünde ayrıca 4-5-6. maddeleri ile 1982 sözleşmesine uygun hükümler oluşturulmaya çalışılsa da eksik ve yetersiz tanımlar yapılmıştır. Karasuları yasasını genişleten ve karasuları ile ilintili olan zararsız geçiş hakkı(mad.4) “yabancı bayraklı gemiler, KKTC Karasularından zararsız geçiş hakkından uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak yararlanır” denilerek KKTC’nin karasularından zararsız geçişe ilişkin kanun ve kuralları detaylandırılmamıştır. Başka bir ifadeyle madde 4’te yapılan tanımla sadece yabancı gemilerin KKTC karasularından geçerken uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak bu geçişten yararlanabileceği belirtilmektedir. Oysa ilgili maddede KKTC iç hukukunun zararsız geçişe ilişkin kanun ve kurallarının tanımı ortaya konmamış ve en önemli egemenlik yetki alanında uygulayabileceği yetkiler belirtilmemiştir.
Özellikle yasada ki ilgili boşlukları aşağıdaki konular üzerine detaylandırılmamıştır:
“ KKTC’nin işbu hükümlerine ve uluslararası hukukun diğer kurallarına uygun olarak, kendi karasularından zararsız geçişe ilişkin aşağıdaki kanun ve kuralları uygulama egemenliği vardır;
“i)Seyrüsefer güvenliği ve deniz trafiğinin düzenlenmesi;
ii)Deniz seyrüsefer yardımcıları ve sistemlerinin ve diğer teçhizat veya tesislerinin korunması;
iii) Denizaltı kablolarının ve petrol borularının korunması;
iv) Denizin canlı kaynaklarının muhafazası;
v)KKTC’nin balıkçılığına ilişkin kanun[12] ve kurallara aykırı davranışların önlenmesi;
vi)KKTC’nin deniz çevre alanlarının muhafazası ve kirliliğin azaltılması ve kontrol altına alınması;
vii)Denize ilişkin bilimsel araştırmalar ve hidrografik ölçümler yapılması;
viii)KKTC’nin gümrük, maliye, sağlık veya muhaceret konularındaki kanun ve kurallarına aykırı davranışların önlenmesi;
(2) KKTC bu kanun ve kuralları gereken şekilde duyuracağı
(3) KKTC Karasularından zararsız geçiş hakkını kullanan yabancı gemiler , bu kanun ve kurallara olduğu gibi, denizde çatışmayı önlemeye yönelik olup genel kabul görmüş tüm uluslar arası kurallara uygulanacaktır”.
Yine ilgili yasada KKTC Karasularında gidiş ve geliş yolları ve trafik ayrım şemalarına yönelik bir açıklama yapılmamıştır. KKTC karasularında, denizaltılar ve diğer su altı araçlarının su üstünde seyretmek ve bayraklarını çekmek zorunda oldukları da belirtilmemiştir. Karasuları ile ilgili kurallara yer verilmeyerek, karasularının, karasuları üzerindeki hava sahası ile karasuları deniz yatağı ve toprak altının hukuki rejimi detaylandırılmamıştır.
Öte yandan KKTC 63/2005 yasasında madde 6 ile karasularından zararsız geçiş hakkının askıya alınacağı durumlar açıklanmıştır. Bu yasada belirtilen hükümler 1982 BMDHS’ne uygun yer almış olsa da, KKTC Karasuları yasasında “Sözleşmeye aykırı olarak..” madde 6(7)’de belirtilen ifade Sözleşme’ye taraf olmayan KKTC’nin doğrudan atıf yoluna giderek buna yer vermesi, sakınca yaratan hükümlerin zımnen kabulü manasına gelebilmektedir. İlaveten, askıya alınacak durumlar içerisinde KKTC savunmasına veya güvenliğine zarar verecek şekilde bilgi toplanması ve arkeolojik ve tarihi kalıntıları arama, çıkarma, tahrip etme faaliyetlerinin zararsız geçişe aykırı eylemler olacağı belirtilmemiştir.
63/2005 Yasa’sında son olarak “tehlikeli madde taşıyan gemilerin karasularından zararsız geçiş hakkı” (mad.5) açıklanmaktadır. Nükleer savaş gemilerinin KKTC karasularından zararsız geçiş hakkını kullanmasında KKTC iç sularına girebilmesi için örneğin en az 60 gün önceden yetkili makamlarından izin alması gerekliliği belirtilmemiştir.
Yine söz konusu yasada karasuları korumasına yönelik bir hüküm öngörülmemektedir. Buna göre KKTC yetkili makamlarının Türk karasularından zararsız olmayan her türlü geçişi engellemek için gerekli tedbirleri alabileceği yada KKTC iç sularına veya bu sular dışındaki bir liman tesisine giren gemilere ilişkin bu gemilerin bu sularda veya bu liman tesislerine girişte tabi olacakları şartların ihlalinin önlenmesinde gereken tedbirleri alma hakkına sahip olduğu da ifade edilmemiştir. Başka bir ifadeyle kendi iç hukukunda öngörülen hüküm ve yaptırım gücünün karasularında uygulanabilme yetkisi tanımlanmamıştır. Özellikle de yabancı gemiler arasında fiili ve hukuki ayrım yapmaksızın, karasularının belirli bölgelerinde atış talimleri yapmak veya güvenlik için gerekli ise zararsız geçişi geçici durdurma hakkı belirtilmemiştir. Geçici olarak zararsız geçişin sağlanacağı hallerde bunu gereken şekilde duyurduktan sonra uygulamaya geçileceği de ifade edilmemiştir[13].
Harita 2: Tüm ada üzerinde (KKTC Kıyıları dahil) GKRY’nin Düz Hat Uygulaması: Örnek Karpaz Bölgesi
Kaynak: GKRY’nin BMGS’ne Tevdi Ettiği Coğrafi Koordinatlar Haritası,1993 [14].
Netice itibarıyla, 42/2002 Karasuları Yasası ile 63/2005 Deniz Yetki Alanları Yasası’nda öngörülen karasuları ile ilgili hükümlerin ivedilikle yeniden düzenlenmesi veya ilgili yeni oluşturulacak yasalarla geliştirilmesinin, KKTC’nin sahip olduğu deniz yetki alanlarının tanımlanması, ileride oluşabilecek hukuki adımlarda kabul görecek örf adet hukuku tanımlamalarına da fayda sağlayacağı kanaatindeyim.
Not: Yayınlanan makale "Deniz Hukuku Rejimi Üzerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İç Hukuk Uygulamaları ve Çıktıları" makalesinin bir bölümüdür.
Kaynak: Gözügüzelli, E. "DENİZ HUKUKU REJİMİ ÜZERİNE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ VE GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NİN İÇ HUKUK UYGULAMALARI VE ÇIKTILARI". Bilge Strateji 11 (2019 ): 9-50
Not: Makalenin tamamını okumak için: https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/54864/751586
FACEBOOK YORUMLAR