Halil Açıkgöz ağabeyi 41 senedir tanırdım; onun en takdir ettiğim yönü bitmez tükenmez bir Türkçe aşkıydı. Türkçeye muhabbeti ondan öğrendim desem yeridir. Daha demir perde dönemlerinde başlamak üzere bütün Türk dünyasını dolaştı. Azerbaycan'dan tutun da Çuvaşistan'a kadar. Ben, Şanlıurfa'da asistanken bizi bir projeyle aradı. Rusya'nın bir Türk bölgesi olan Ufa şehriyle Urfa'yı kardeş şehir ilan etmek, bu çerçevede büyük bir uluslararası sempozyum düzenlemeyi teklif etti. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı buna hâmi olacak, para ve bilgi desteği sağlayacaktı. Merhum Turan Yazgan hocayla da konuyu görüştük, olurunu aldık. Ancak sonra bu proje gerçekleşemedi.
Yazları umumiyetle İstanbul'da olduğumdan arasıra Halil ağabeyin evine uğrardım. Türk dünyası hakkında çok bilgi edindim ondan. Yine böyle günlerden birinde evine gitmiştim. Evde Rumeli Türkçesiyle konuşan bir zat vardı beni tanıştırdı ama ismi Hristiyan ismiydi. Meğer Gagavuzmuş. Biraz sonra Halil ağabey çalan ev telefonunu açtı biriyle konuşmaya başladı, sonra birdenbire telefonu bana uzattı bak ....... seninle konuşacak dedi. Meğer o beyin Gagavuzyadaki hanımıymış. Konuşmaya başladık. O hanıma şivelerinin Rumeli aksanı olduğunu, benim de soyumun Rumeli'den olduğunu söyledim. Beş altı dakika kadar konuştuk.
Onun sayesinde pek çok Türkistan Türk'ü tanıdım. Ondan en fazla istifade ettiğim konu ise Orhun kitabeleri idi. Telefonla saatlerce konuştuğumuzu hatırlarım. Orhun kitabelerine dayanarak yazdığım bir yazıda onun emeği çoktur. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
A. Yılmaz Soyyer