DÖNEMLER
Bir dem;
Ötüken’de ayakta yüz kam durur
Özümü onlara çömez etseler
Aşk erleri vahdeti öğretseler
Yüz sîma hak, bilsem “o yüz” kamdurur*
Bir bakışla gönlümü seyretseler
Hoş geldin deseler bir meydan açıp
Zamanı karşımda hep an an açıp
Bin çileyle olsup kam alsam sürûr
Bir dem;
Girerken Türkmenler Anadolu’ya
Beni gönderseler Toros yönüne
Yesevi’nin çomağını bulsam ben
Düşürseler bir geyiğin önüne
Akşehir’de göle maya çalsam ben
Bakarak doğuda parlayan güne
Gökyüzüne bir parıltı salsam ben
Yürürken kadın- er Anadolu’ya
Bir dem;
Ahîlerle su verirken çeliğe
Kor ateşe benliğimi katsalar
Mancınıkla gövdemi fırlatsalar
Düşsem Rumeli’ne, at sürsem tırıs
Fetihlerle sönse içimdeki hırs
Kimse çatmaz bir böyle deliliğe
Tam düşerken kor gövdemi tutsalar
Koyup bir otağla o gölgeliğe
Bir dem;
Bir akıncı çiftliğinde ok atsam
Kutup yıldızına saplanıp kalsa
Sarsılsa şu dağlar bir şenlik olsa
Görmese insanlar sanki yok atsam
Dostlarla bir güzel yârenlik olsa
Dörtnalayken, Kızılelma’ya çatsam
Dönerken terkimde sanemler olsa
Atama bir düğün desem dayatsam
Bir dem;
Dervişlerle semâ etsem de o dem
Yükselsem, kesilip ayağım yerden
Deseler ki “bizdenmişsin meğer sen”
Gökteki dergâha basınca kadem
Bir tutam saç, biraz kemik, biraz ten
İnsan kazanına soktular mâdem
Toplanıp çevremde beni her gören
Benzemem ya, erler deseler “âdem”
A. Yılmaz Soyyer
*kamdurur: kamdır kelimesinin eski söyleyişi
FACEBOOK YORUMLAR