Türklerin Yaradılış Destanı
Türk yaradılış destanları kültürümüzde mühim bir yere sahiptir. Ana konusu ve temeli aynı olmakla birlikte bazı farklılıklara sahip birçok yaradılış destanı mevcuttur. Ziya Gökalp’in kaleme aldığı bir destanı sizinle paylaşalım. *:
Âlemde, Hiçbir şey yokken, yalnız iki mevcut vardı. Kara Han ile Su. Kara Han’dan başka gören, Su’dan başka görünen yoktu. Karahan yüksek bir güce sahipti. Ve yalnızlıktan usandı. Kendisi gibi görebilen, yapabilen bir mevcudun var olmasını istedi. Kişi’yi yarattı.
İkisi kara kaz gibi suyun üstünde uçmaya başladılar. Kişi ruhen kanatsızdı. Benliği kabardı. Kara Han’dan daha yükseğe fırlamak, yüce yerlerde uçmak istiyordu. Kara Han Kişi’nin benlikli hallerini gördü ve uçma kudretini elinden aldı. Zavallı kişi yukardan suyun derinliklerine batmaya başladı. Batıkça batıyordu. Tövbe etmeye, günahının affını niyaz etmeye başladı. Kara Han O’na acıdı uçma kudretini tekrar vermedi fakat toprak üzerinde yaşamasına izin verdi. Kara Han, denizin altından bir yıldız yükseltti. Bu yıldızdan bir parça toprak alarak suyun üzerine çıkmasını emretti. Kişi söyleneni yaparken, kendine gizli bir dünya yaratmak için, bir parça toprağı ağzında gizledi.
Kara Han elindeki toprağı suyun üzerine at dedi, attı, Kara Han toprağa büyü diye emretti. Toprak büyümeye, ada gibi olmaya başladı. Fakat kişinin ağzındaki toprak da büyüyordu. Ağzındaki toprağı tükür diye emretti, tükürünce, dağlar dereler meydana geldi. Kara han bu büyük adayı boş bırakmamak için bir ağaç yükseltti. Bu ağacın dokuz kolu vardı her bir kolundan bir adam yarattı, dokuz ırk üredi.
Kara Han insanlara, kılavuzluk etmek üzere Yayık adlı bir melek gönderdi. Yayık insanları doğru yolu gösterirken, kişi onları baştan çıkarmaya, çeşitli kötülüklere alıştırmaya başladı. Kara Han bu ahmak insanlara kızdı. Yeryüzünü darmadağın et dedi. Yayık mızrağını yeryüzüne batırdı ve yeryüzünde çeşitli delikler, değişiklikler oluştu. Sonra Kara Han, ceza olarak, Kişiyi yeraltına yolladı ve adını Erlik diye değiştirdi.
Kara Han yeryüzünü kendi haline terk edince, on yedi kat göğü yarattı, kendi en üstte oturdu. Semanın her bir katına bir ilah yerleştirdi. Ona en yakın ilah olan oğlu Ülgen’i on altıncı kata yerleştirdi. Ülgen barışın ve adaletin en büyük ilahıdır. Yayık, Ülgen’in oğludur. Yedinci kata Gün Ana, Altıncı kata Ay Ata’yı yerleştirdi. Üçüncü katta Cenneti, Sürve Dağını, Süt Gölünü yarattı. Yayık’ı ve Ayzıt’ı buraya yerleştirdi.
Yer altında ise Erlik, Kara bir güneş yarattı. Orayı kara ışıklarla donattı. Kendisi kara bir taht üzerine oturdu. Körmes, Kara Üzüt, Ötker diye anılan cin ve şeytanları yarattı.
Gökyüzünde Ülgen mükâfat ilahı iken, yer altında Erlik ceza ilahı oldu. Dünyanın evvelinde gök yüzü ile yeraltında mücadeleler olduğu gibi dünyanın sonunda, bu savaşlarla yeryüzü alt üst olup, kıyamet kopacağına inanılır. Bu kozmoloji ak ve kara unsurun, Ülgen ve Erlik Han’ın nasıl ortaya çıktığını gösterir.
Celil Altınbilek
27.07.2021
* S.Sakaoğu, A Duyar. İslamiyet Öncesi Türk Destanları. İstanbul.2017 s. 28
FACEBOOK YORUMLAR