Türk Dünyasında Birlik I
Sovyetler Birliğinin yirminci yüzyılın sonlarında dağılmasıyla birlikte Türkistan’da, Türk Devletleri hürriyetlerine kavuştular. Ancak üstlerinde on yedinci asırdan itibaren Rusya, daha sonra da yine yüzyıl civarı Rus Sovyet rejiminin ağırlığı vardı. Biz, Hürriyetin ilk yıllarında Yaşar Kalafat’ın kitabı, Uluğ Türkistan Notları* üzerinden, konuyu tartışmaya açmak istedik.
Yaşar Kalafat, Türk tarihi ve kültürü araştırmacısı, kendisi bir halk bilimcidir. Türk milletinin yaşayış ve hatıraları bulunan pek çok diyarı gezip, inançlarını, manilerini, folklorunu tespit edip, çok sayıda makale ve kitap yazmıştır. Bizim incelediğimiz Uluğ Türkistan’dan Notlar isimli kitap bağımsızlıklarının başlangıcında, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan gezileriyle birlikte ülkelerinin ve insanların durumlarıyla - yaşayışlarıyla ilgili düşünce ve yorumlardır.
Ülkemizde Türk Dünyasına ve Türk Cumhuriyetlerine olan ilgi devam etmektedir. Dış Türkler konusunda nasıl bir politika takip edilmelidir? Hangi ortak paydalarda birleşilebilir? Nasıl beraber adım atılabilir? Bu topraklarda etki eden, emeli ve planları olan ve faaliyetlerine devam eden devletler hangileridir? Bunlara temas etmeye çalışacağız. Bazılarının Orta Asya dedikleri topraklara yazar, kadim ve büyük anlamını alan, güzel bir ifadeyle Uluğ Türkistan diyor.
Rusya, Çin, Amerika, İran, Arabistan, Amerika, Japonya, Uluğ Türkistan’da hedefi olan ve girişimde bulunan ülkelerdir. Devletimiz, Türk Devletleriyle kısmi olarak iletişimde ve faaliyette bulunmakta, bazen ilim adamlarımızı devreye almakta bazen de Tika gibi kuruluşlarıyla orada iktisadi gelişmeyi arttıracak yatırımlara yardımcı olmaktadır. Bazen de gönüllülerimiz devreye girmektedir, Uluğ Türkistan’ın her köşesinde Türk Dünyası Araştırma Vakfı ve Turhan Yazgan’ın damgası veya izi bulunmaktadır.
Yazar’ın zannı, Türk aydınının gördüğü Türk Dünyası ile bizim gözlediğimiz Türk Dünyası farklı olduğudur: “Türkiye Cumhuriyetinin dış Türkler politikası, milliyet davası, şuursuz ve ölçüsüz bir dava şeklinde değerlendirilmemelidir, yöntem siyasi bir mücadele konusu olmadan, şuurlu bir ülkü meselesi olmalıdır.” “Asya coğrafyasında yaşayan bütün halklar ve boylar Turan ailesi içinde kabul edilmelidir, bunun istisnası ise Rus ve diğer Slavlar olmalı ve bunlar dışarıda kalmalıdırlar.
Yabancı Devletlerin çalışmaları şöyle özetlenebilir: İran Türk Dünyasındaki şuurlanma ve dayanışma karşısında, İran Türklüğünün Türkçü bir çizgi oluşturarak tehdit yaratmaması için Türklük geneli dışında gelişme istidadı gösterebilecek Azeri Milliyetçiliğinin oluşmasını desteklemektedir. Orta Asya için Rusya’nın bilgi değerlendirme merkezleri vardır. Türk Cumhuriyetlerin aralarında ve Türkiye ile ittifaklarının engellenmesi, Rusya’ya muhtaç olunması, Pantürkist görüşün olmaması ve etnik ihtilafların genişletilmesi temel politikadır. ABD, Türk devletlerini Çin’e karşı bir güvence olarak görmektedir. Amerikan İndiana Üniversitesinin, Türkmenistan, Karakalpakistan, Özbekistan, kuzey Afganistan’da yoğun araştırma faaliyetleri bulunmaktadır. Çin buraya iktisadi kazanım olarak bakmakta, bu yönde faaliyette bulunmaktadır. İran ve Suudiler, dini kazanımlar için çalışmaktadırlar. Özbekistan’da Semerkant bölgesinde İran'ın dini etkisi vardır. Japonya, ABD'nin merkezi Asya’ya girmesini istememektedir.
Haftaya Yazının devamında ülkelerin durumuyla, çözüm önerileri anlatılacaktır.
Celil Altınbilek 20.08.2019
*Yaşar Kalafat. Uluğ Türkistan Notları. Ecdad Yayın Eylül 1995