ŞEHRİN KALELERİ
Şehirlerin kaleleri vardır. Onlar şehri muhafaza eder, düşmanlardan ve yabancı istilalardan korurlar. Bu şehirleri koruyan kollayan yalnız kaleleri midir?
Hayatın koşturmacalarında, insanlar etrafı ve dünyayı bazen fark etmezler. Onlar bazı şeyleri fark etmese de insanları ve şehirleri koruyan kollayanlar hiçbir zaman eksik olmazlar.
Şehrin müdafileri, beyleri ve askerleri olduğu kadar o şehrin fikir ve iman yapısını gelecek nesillere taşıyan bazen isimli bazen isimsiz kimselerdir. Bu kimseler yerleşmiş toplumun sanatçısı, inanç eri, düşünce adamı olarak, isimleri bilinen veya unutulan niceleridir.
Bunlar saz sanatçısı olur aşkı sevdayı ve destanları anlatır, kitap ehli olur iman ve vatan sevgisini öğretir, gönül ehli olur hoşgörüyü, sevgiyi, birlikteliği yaşar öğretir. Neticede gelenek görenek ve irfan bir araya gelir, milleti millet yapan temel özellikler meydana çıkar
Zaman ilerledikçe bir sonraki zamana, iyi veya kötü yaşanmış hatıralar, toplum değerleri aktarılırken, evvelki insanların vaziyetlerinden ve tarihinden izler bulmak zor olabilir.
Çeşitli sebeplerle ve özellikle de bizim noksanımız olan kayıt tutmamak ve yazıya geçirmeme dolayısıyla bize ait birçok değer ve düşünce bize ulaşmaz.
Birçok şehirler ve yerleşim merkezlerinde, yaşadığı yere duyarlı, bilgi sahibi, kültürlü, araştıran, topluma ve yaşayışına kayıtsız kalmayan nice kişiler bulunmaktadır. Bu kişiler toplumun hafızası olurlar.
Coğrafyamızda, tarihe şahitlik etmiş maddi ve manevi kültür mirasına sahip köklü bir şehir olan Manisa’da Bu toplum hafızası olan kişilerden biri olan Tezcan Karadanışman vardır.
Tezcan Bey’in Dedeleri kültür ve inanç adamı olan kimseler olduğu gibi, aynı silsileyi takip etmiş olan bir babanın oğludur ve şehrin tarihindeki kültür ve yaşayışa yakından şahit olmuştur. Kendisi esnaflık mesleğine sahip olmasının yanında, şehrin sosyal hayatında çeşitli derneklerde ve siyasette vazifelerde bulunmuş, kültür ve sanatla iç içe olmuş, mahalli gazetelerde yazarlık yapmış, kitabı basılan, şehri hissetmiş ve gözlemiş biridir. Şehre ait çok kimsenin unuttuğu, bilmediği kurumlar, gelenekler ve kişiler hakkında bilgi sahibidir ve bunlarının bir kısmını yazarak, atiye hediye etmiştir. Kendisi haklı olarak şehrimizde itibarlı bir mevkie sahiptir. Ancak böyle dopdolu şahıslardan daha da azami olarak faydalanmak gerekmez mi?
Yaşadığımız topraklara ve şahıslara ait hatıra ve bilgilere sahip olan, kültürlü ve müşahadeci ve hafızası kuvvetli olan, kişilerden azami faydalanmak demek ve şehrin birlikteliğinin ve ortak değerlerinin daha da kuvvetlenmesi demektir.
Memleketin ve şehirlerin, toplum hafızasına sahip, birikimli, şahıslardan ve sanatçı ve düşünürlerden daha çok verim almak için, onlara daha da maddi manevi destek ve imkân verilmeli midir? Eğer destek verilecekse bunu kimler yapacaktır. Bu desteği Devlet mi, yoksa mahalli olarak belediyeler, dernek ve benzeri kuruluşlar mı yapacaktır. Veya onların kıymetini anlayan çeşitli kişilerin takdir ve desteği mi yeterli olacaktır?
Galiba mesele, kültür ve dahi sanatı ve dahi tarihi pek dikkate almayıp, mahalliden başlayıp merkeze doğru giden milli ve herkesi kaplayan bir kültür politikamızın olmaması, hem mevcut hem de yeni yeteneklerin yeterince desteklenmemesi gibi görünmektedir.
Celil Altınbilek 21.12.2014