Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

OTMAN BABA ÜZERİNE

07 Mayıs 2020 - 21:59 - Güncelleme: 07 Mayıs 2020 - 22:32

OTMAN BABA ÜZERİNE

Otman Baba Velâyetnamesi, Osmanlının ilk dönemlerinde yazılan eserlerdendir. Otman Baba’nın (1379-1478) ölümünden beş yıl sonra,  takipçisi ve vekili olan Küçük Abdal tarafından aktarılmıştır, kendisi dönemine sosyal ve dini olarak tesir eden şahsiyetlerindendir.

Otman Baba, Timur ile birlikte Anadolu’ya Horasan’dan gelmiştir. Oğuz dili konuşmakta olup, cüssesinin heybetli, bakışının himmetli ve keramet sahibi olduğu anlatılır.  Bursa, Germiyan ve Saruhan bölgesinde yaşamıştır. Fatih Mehmed’in Manisa Valiliği sırasında burada bulunmuş, zaman zaman gazilerle birlikte, Rumeli’ye fetihlere çıkmıştır. Onun hakkındaki bilgileri en çok menkıbesinden bilmekteyiz. Çok kuvvetli bir cezbeye, vecd haline sahip olduğu belirtilmektedir. Kimseden pervası olmadığı, bazen yüksek rütbeli kişileri bile azarladığı, dünyaya eyvallahı olmadığı, Melami meşrep biri olduğu ifade edilmektedir. Daha sonra yüzlerce dervişiyle birlikte İstanbul’a gelmiş sonrasında Balkanlara geçmiş, çeşitli yerleri gezmiş, yaşamıştır. Beraber bulunduğu akıncı gazilerin başında Mihaloğlu Ali Bey gelir. Vilâyetnâme’de Ali Bey’in Otman Baba’ya karşı çok hürmetkâr olduğundan bahsedilir.

Vilâyetnâme’de en çok vurgu yapılan hususlardan biri O’nun Fâtih Sultan Mehmed’le olan münasebetlerdir. Manisa’daki Şehzadeliği döneminden itibaren Fâtih üzerinde nüfuz sahibi olmaya çalışan Otman Baba rivayete göre, o daha şehzade iken rüyasına girerek kendini tanıtmış ve ona Rum diyarına kendisini padişah yapmak için geldiğini söylemiştir. Nitekim kendini Fâtih’in yaptığı işlerden sorumlu görmüş, aralarındaki irtibata daha çok bu anlayış damgasını vurmuştur. 

“Otman Baba, müridlerinin başına bir felâket geldiğinde, nerede olursa olsun, hemen bilir ve yardıma koşarak onları kurtarırdı. Müridlerinin niyazı vasıtasız olarak kendine laşırdı. Fatih'in İstanbul'u fethettiği gün, fetih saatinden önce sabah erkenden müridleriyle, Tımova şehrinin köprüsü yanında bir kaya üzerine çıkarak, "Allahü Ekber! İstanbul’u aldık" diye bağırmış, gerçekten fetih bundan bir müddet sonra, yani kuşluk vakti vuku bulmuştu.”(1)

Bizim evliya söylencelerinde, yüce olduğu düşünülen kimselere yapıldığı gibi ona da üstün özellikler atfedilmiştir. Bulutlara binip yıldırımları kamçı yapıp dolaştığı, gelecekten haber verdiği gibi olağandışı kerametlerden bahsedilmektedir, Balkanlarda, dolaştığı yerlerde, boş durmayıp, yerleşimler kurulması, fakir fukaraya yardım etmesi gibi insani özelikleri de çokça anlatılmıştır. 

Kendisi, Kalenderi olduğu için bazı uç fikirlere de sahiptir, bu sebepten dolayı yargılanmış fakat suçsuz bulunmuştur. Velâyetnamede tasavvufi rumuzlar ve çok miktarda kapalı ifadeler de bulunmaktadır.  Koyun Baba ile çağdaştır, o büyük evliya ile görüştüğü efsanevi bir şekilde anlatılır. Bektaşiler tarafından da hürmet edilip,  kutsi sayıldığı bilinmektedir,   Bulgaristan Hasköy’de hem kendi zamanında hem de sonra kurulduğu düşünülen iki tekkesi bulunmaktadır. Diğer bir konu da keramet gösteren, üstün özelliklere sahip kişilere bağlılıkla kendilerini de bir üst basamakta hissetmeleridir.

Osmanlı’nın kuruluş ve gelişme devirlerinin izleri bu şahıslar ve eserleriyle daha iyi anlaşılmaktadır. İnançlar, fetih ve gaza ruhu ile yeni yerlerin fethedilmesi, yeni yerleşimlerin imara açılması, tekkelerin sosyal dayanışmayı sağlaması ve liderlerinin kültür ve inanç elçisi olarak dolaşması, birbirleriyle alışverişte bulunması, zaman zaman aralarında olan rekabet, güç mücadelesi ve yapılan işbirliklerini tespit etmek mümkündür.  

Yaşayışlarında, devletin yöneticileriyle, çeşitli kurum ve temsilcileriyle iletişimlerinden bilgiler, kesitler görmek mümkündür.  Bu inanç önderleri, halkı ve yetenekli kişileri eğitip, irşat etmek, belirli hedeflere yönlendirmek üzere çalışmışlardır.  

Celil Altınbilek

06.05.2020

 

1-A.Yaşar Ocak Alevi Bektaşi İnançlarının İslam öncesi Temelleri.149