MAVERADAN
“Mensur söyleyiş”
Ömrümüz ne güzeldi, biz size hayran bir çırpıda geçer gider.
Unutur uzak nesiller bazı hikâyeleri.
Ne soluklanışlar, ne alışverişler, ne tüten bir ocak, elde ne kaldı heyhat!
Bir ses oldu gelişin, güzel bir sesle gitmek, hayatı özümsemek, sevmek.
Çizginde hep aynı vakar, var olmak.
Ne zamanın izi, ne saadet, üşürken ısınmak, açken doymak,
Yetmez sana karınca kararınca yolunda olmak.
Bakmak ile görmek, hissetmek velhasıl aşk ile sevmek.
Yetiremezsen, getiremezsen ne zor olur kâinat.
Yeten de sensin yetmeyen de kaybolduysan zaman içinde,
Sonun topraktır nihayetinde.
Sürüklendiğin yolda dağılırken rüzgârla,
Ah kaçış noktası neresi, nerde sakin bir liman.
Yorgun günün ardı, dayanılmaz uzun uykular.
Öylece köşeme çekilmek ne zor. Biri başlayınca biri biten oyun
Karmaşır her şey tuluat olur.
Yel olup geçtikten sonra kale olan zapt edilmez,
Manası nasıl, bu nedir ki raptedilmez.
Çok çabuk darılmadan, sevmekten yorulmadan,
Sen sanıp kırılmadan…
Uğraştık gölge yakalanmadan…
Bir gördü, yetmez oldu, aklı şaştı
Aza çok oldu, çoğa az geldi nedendir
Mücadelem bitmez, gücüm sendendir.
Şükür ki ne şükür, nimetin taştı…
Sen varsan sesim, nefesim çıkar arşa
O ses bir Ferhat mı, feryat mı baştanbaşa
Beklediğim sendin, gelmek, varmaktı dileğim.
Kısa yoldan nice hamle eyledim.
Döndüm, dolaştım ki nereye,
Mesafelerle avunur mu gönül.
Bir oraya, bir buraya savrulur mu gönül
Bu zahmet, bu hasret…
Yarab, sana çıktı yollar bilmedim.
Eylediğin savaştan sonra teslim mülkünde barış,
Bitap, öylesine yorgun,
Kapında bekledim…
Celil Altınbilek