~~Kültür ve Değişim
Geçmişi birbirine bağlı ve devamlılık arz eden ülkemizde, kültür ve değişimleri de ülkenin sosyal, iktisadi, siyasi ve diğer gelişmeleri ile uyumluluk göstermektedir. Savaş ve yenilgiler, iktisadi olaylar, teknolojiyle ilgili gelişmeler, memlekette sosyal dinamiklerde ve toplum hayatında değişim yaratmış, yeni uygulama ve kurumların meydana çıkmasına sebep olmuştur.
Bize, Batılılaşma denilen hareketler önce ordunun ıslah ve düzenlemeleriyle başlamışsa da, toplumun yaşayış, alışkanlık ve âdetlerine varıncaya kadar değişim, yenileşme ve başkalaşma kaçınılmaz bir durum olarak devam etmiştir.
Değişim yaşayışta olduğu gibi, onunla iç içe olan sanat ve kültür hayatını da etkilemiştir. Avrupa Medeniyeti, Batı Dünyası diye de adlandırılmaktadır. Batının akıl ve ilminin üstünlüğü, sanat ve edebiyat alanında da kendini göstermiş, yeni akımlar ve taşıyıcıları ortaya çıkmış, cılız bir sesi olan İslami akım ve sonraları etkili olacak milli ve Türkçü akım da temsilcilerini çıkarmış ve sesini duyurmuştur.
Kültür ilgili olarak mühim tespitler yapan birkaç yazarın görüşleriyle devam edelim:
“Devletin iktidarı samimi olarak ancak kültürle sağlanır. Milletleri ancak öz kültürleri ile idare edebilirsiniz. Yabancı yozlaşmış kültür getirdiniz mi milletle beraber devlet de yozlaşır. Devlette, yönetimde, ekonomide, fikirde belki ihtilal olur ama kültürde ihtilal olmaz.” Ahmet Kabaklı.
“ Servet-i Fünun edebiyatı Tazimattan önce başlayan batılılaşma akımının devamıdır. Önemli temsilcisinin Tevfik Fikret’tir. Türkiye’nin kalkınması için Ortaçağ’a has tekniğin yerine batıda gelişen yeni tekniği benimsemek şarttır. Toplum ve insan hayatında teknik kadar inancında büyük yeri vardır. Akif din ile fenni birleştirmeye çalışmış, fakat İslam âleminin gerçeklerini görememiştir. Yahya Kemal daha gerçekçidir. O’na göre Yahya Kemal, İstanbul ve Boğaziçi Medeniyetini savunur, Anadolu fazla yer tutmaz. Ziya Gökalp ise halk edebiyatını esas alır, kadim kültürü reddeder. Kültür sabit bir şey değildir, değişir. Türkiye’de felsefeye gereken önem verilmemiştir.” Mehmet Kaplan
Amerika’dan gelen ve Avrupa’ya yayılan salgın ile geleneğe düşman olundu, hayatı alt üst etmek peşinde koşuldu. İnsanın tek değeri ürettiği ve tükettiği olmuş, esas olan insan ihmal edilmiştir. Kültür insana inanış olmalıdır, bunun tarihimizdeki ifadesi irfan ile özleşmiştir. İrfan maddeye çivilenmez, zekâyı zirveye kanatlandırır. O, uzun ve çileli bir nefis terbiyesidir. Kemale açılan kapı, amelle çalışmayla taçlanan ilimdir. Kültür ise irfana göre daha katı, fakir ve tek boyutludur. Eserlerimin kültür cildi tamamlandı, sonra irfan cildi başlayacak, artık bu uzun yolcukukta devşirebildiğim hakikatin meyvelerini takdime çalışacağım.” Cemil Meriç
“ Milli kültür derelerin, çayların, ırmakların koşa koşa akıp birleştiği bir deryadır. Bütün değerli, dil, tarih, gelenek, ülkü gibi kıymetlerden vücut bulmuş bir terkip ve hayat ağacıdır. Kendi milli varlığını dürbünün tersiyle bakan bir milletin, kendini küçük görmesi, yabancı kültürlere kapılması öldürücü darbedir. Bir milletin en mühim varlığı dilidir. Sanatta, edebiyatta ve ilimde yeniden bir diriliş, dilimize sahip çıkmakla olacaktır. ” Samiha Ayverdi
Neticede kültür ve irfan ile ilgili söylenecek çok şey vardır. Teknoloji ile de her daim buna yeni gelişmeler eklenmektedir. Değişim ve yenilik kaçınılmazdır, kültürümüze yeni bir soluk getirmek bizi yüceltecektir. Esas olan, kökü mazide olan âti olarak, yeniden, yenilenerek devam etmektir.
Celil Altınbilek 27.06.2019