Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Kültür Sohbetleri/ Tezcan Karadanışman’la Manisa’ya Dair

06 Ocak 2017 - 10:26 - Güncelleme: 12 Ocak 2017 - 21:31

Kültür Sohbetleri/ Tezcan Karadanışman’la Manisa’ya Dair

(Düzeltme ve zorunlu bir açıklama: Makalemiz yayınlandıktan sonra sonra, Tezcan Ağabey ile bir araya geldik ve yazımızı okudu, bazı ayrıntılara dikkat çekti, bazı mühim gördüğü, noktalara işaret etti.  Bunlar şöyledir; Babasının, Dedesinden devraldığı Muradiye Camisi İmamlığı vazifesini devralmasını özellikle vurgulamış ve Babası, medreseler kapanmadan önce mezun olmuştur. Hüseyin Efendi, tekkesinin anahtarını maliyeye değil vilayete teslim etmiştir. İdbara düşen Celalettin Efendi’dir. Yıkılan redif kışlasının banisi Murat Germen’dir. Biz de onun işaret ettiği değişiklikleri aynen düzelterek, yazımızı yeniden yayınlıyoruz.)  

Manisa Kültür Sohbetlerinde 30 Aralık 2016 tarihinde İbrahim Türek Kütüphanesinde, Tezcan Karadanışman’ı dinledik. Kendisi ağırlıklı olarak ilmiye sınıfına mensup ve üç yüz senedir Manisa’ da ikamet eden bir aileye mensuptur. Mütevazı şekilde, yüksek bir okul tahsilinde bulunmadığını belirtse de bu eksikliğini okuma ve dinleme ile gidermeye çalıştığını beyan etmektedir. Lakin onun en bariz vasıflarından biri, inanılmaz derecede yüksek olan hafızası ve ifade kabiliyeti ve dahi hoşsohbetidir. Kendisi mahalli birimlerde görev almış,  Belediye ve il genel meclisinde iki dönem çalışmış ve on bir yıl Turizm Derneği başkanlığı yapmıştır. Dernek yöneticiliği esnasında yapılan yayınlar ve Manisa Folkloruyla ilgili Emin Avşar’ın hazırladığı kitaba destek ve finansman sağlaması dikkate çekmiştir. Kendisinin basılmış Manisa Bizimdir adlı bir kitabı bulunmaktadır.

Tezcan Beyin sohbetini aktarmaya çalışalım: “Manisalı olmak Manisa’da doğmak değil, bulunduğun şehre hizmet vermektir. Keşfi Hocadan başlayalım, kendisi babamdır.  1904 yılında Manisa’da doğmuş. Sultan medresesinde tahsil görmüş. Sonra İstanbul’da Fatih Medresesi’nden medreseler kapanmadan önce mezun olmuş.  Sultan II . Abdülhamid tarafından verilen beratla, Muradiye camii imamlığını sürdüren babasından devir aldığı vazife ile onyedi yıl Muradiye camisinde çalışmış ve Vakıflar’a intisap etmiştir.

Babası ve çevresindeki kişiler ve iletişimleri, hem dinlediği hem şahit olduğu olaylar o zaman sosyal tarihinin önemli unsurları olsa gerektir.Biz onu dinlemeye devam edelim:

Babam ilim erbabı olmasına rağmen tasavvufa da meraklıydı. Rıfai Şeyhi Hüseyin Efendi ile irtibatı ve dostluğu vardı. O, Entekkeliler Dergâhı Şeyhidir. Tekkelerin kapatılma kararı çıkınca, Hüseyin Efendi, bizim şartlarımızdan biri de ûlül emre(devlet başkanının emrine) uymaktır deyip, tekkenin anahtarını hemen ’Vilayet’e teslim etmiştir.

Sonra Mevlevihane’de görevli Halim Çelebi var. Burada görev yaptıktan sonra Konya Mevlevihane’sinin postnişinliğine tayin oluyor. Aynı Osmanlı da, şehzadelerin tahta geçmesi gibi, şehrin ehemmiyetini gösteriyor.

Yine bir Rifai Dervişi vaiz Vehbi Hoca var. Kendisi 28 bin beyit Mesneviyi ezbere biliyor. Okuyor, inceliyor. Ramazan boyunca bir ayet üzerine bir ay boyunca vaaz ediyor, bitiremiyor. Biz insanı mükerrem, aziz, yüce yarattık diye vaaza başlıyor, ezbere bildiği mesneviden beyitlerle takviye ediyor. Eşeği ile bağına gidiyor. Eşeği mutat olduğu üzre Meyhaneci Yani’nin önünde duruyor. Orada  Arz-ı endam ediyor. Sonra yoluna devam ediyor. Tezcan Beyin dedesi Nakşi Dervişi, tasavvufta bir kademe olan inzivaya çekilip çilesini bitirdiğinde posta oturacakken 35 yaşında vefat ediyor.

Tekkelerin kapanmasından sonra bazı tekke mensupların durumu kötüye gidiyor. Celalettin Çelebi, diye bir zat var. Konaklarda oturmuş, Manisa’ya ilk arabayı getirmiş fakat sonradan fakir düşmüş. Kendisine ikametgâh için yaptırdığı daha sonra Osmanlı Bankası olan binayı satarak Manisa’yı terk etmiştir.

Mevlevi, Rıfai, Nakşi ve Kadiri dervişleri, Manisa’da yoğunlukta, fakat hiçbir Müslüman arasında, dini taassup ve zıtlaşma mevcut değil. Şehirde Gayri Müslimler de mevcut onlar genelde bir arada toplu olarak yaşıyorlar. Rumlar Malta ve Fatih Parkı civarında yaşıyorlar. Yahudiler dağ eteğinde oturuyor, -- Manisa Yangınında yıkılan eski Redif Kışlasının yerine,  banisi Murat Germen’in isminin verildiği ilkokulu civarında-. Hepsinin ayrı ibadethaneleri var. Şehirde çok sayıda meyhane de mevcut, modern okular da.  Müslümanlar genelde ayakkabıcılık, keçe işleri ve çiftçilik gibi ağır işlerde çalışıyor. Yahudiler ticaretle iştigal ediyor. Rumlar meyhanecilik ve bağcılık gibi işler yapıyorlar, sayıca az Ermeniler kuyumculuk gibi ince sanatlarla uğraşıyor.

“ İnsanlar cemiyette birbirine saygılı ve hoşgörü içinde yaşıyorlardı.”

Manisa ile ilgili bu önemli bilgi ve hatıraları nakleden, Manisa Eşrafının yaşayan hafızası, Tezcan Karadanışman Ağabeyimize sağlıklı ömürler dileriz.

Celil Altınbilek                                                                                           05.01.2017/12.01.2017                   

  

 

 

 

 

Reklam