İçerdeki Hain, Çimin
Asya kıtasını baştan başa yurd yapan Göktürklerin her devri sükun içinde, güllük gülistanlık olmamıştır. Milletin tarihten öğreneceği elbette çok şeyler vardır. Sanılmasın ki tehlikeler hep dıştan, yabancı düşmandan gelmiştir. O zamanlar içimizden olan düşmanımız çok kavidir.
Sene 597 yılını gösterirken, Göktürk Devleti doğu ve batı olarak iki devlet halinde idi. Baykal gölü civarlarındaki ise, kısmi bir bölgede, Tuli Kaan isimli bir bey hüküm sürüyordu. Bu bey gücüne güç katmak için Çin’e elçi göndermiş ve bir Çinli prensesle evlenmek ve siyasi ilişki kurmak isteğini iletmişti
Doğu ve Batı Göktürk devleti aralarında pek çok kereler savaştılar, birbirlerinin gücünü tükettiler ve üstünlük sağlayamadılar. Çin zaman zaman bu rekabete aracı ve müdahil oldu, Çin tehlikeli gördüğü, Doğu Göktürk kaanı Tolun’u ortadan kaldırmak istiyordu. Çin, yeni bir rakip ortaya çıkarmak için Tuli’in bir prensesle evlenme isteğini kabul etti. Çin’in hedefi Türk reislerini kendi aralarında ayırmak, düşmanlık yaratmaktı.
Çinli bir prenses ve Çinin casusları da Tuli’in yanındaydı. Ona çok hediyeler gönderiyor, Ötüken’i saldırmasını, Doğu Göktürk kaanı olması gerektiğini işliyor, her türlü yardımı yapacaklarını söylüyorlardı. Bunu haber alan Tolun Kaan, Çin’e sefer yapmaya karar verdi, fakat Tuli yapılacak savaşın bütün gizli bilgilerini Çin’e ulaştırdı. Çinlilerle Göktürkler birçok defa savaştılar, sonunda Çin ordusu galip geldi. Bu arada Çin’e sığınmış olan Tuli, Çinliler tarafından Kaan ilan edildi. Tuli bundan sonra Çimin (Ch’i min) olarak anılmıştır. Çimin, yapılan destek ve yardımlardan ötürü, Çin Kralına minnettar olmuştu. Ancak Çin ve Göktürk savaşları bitmedi hep devam etti. Doğu Göktürk Hakanı Tolun kendi adamları tarafından öldürüldü, bunun üzerine Çimin, Çin’in desteğiyle Çin’in kuzeyine gelerek hükümdar ilan edildi. Çimin, Çin İmparatoruna teşekkür mektubu yazarak,” yerin, göğün, bütün boyların ona bağlı olduğunu, zavallı halkını imparatorun beslediğini, bütün yerlerde atlar ve koyunlar besleyip ona sunacağını, onun emrinde olduğunu bildirdi.” Ancak hâlâ başkente ulaşamamıştı ve idare merkezi Çin sınırında bulunuyordu. Türk milleti, Çin'e kolay teslim olmuyordu, birçok defalar daha savaşlar oldu, Türkler zor zamanlarında bile 100 bin kişilik ordular hazırlıyorlardı. Çin, Göktürklerin tek hâkimi kalan Tardu’ya karşı diğer boyları isyana teşvik etti, sonrasında Töles boyları isyan ettiler. Askeri gücü çok zayıflayan Tardu 603 yılında tarih sahnesinden kayboldu. Ülkede tek kalan Çimin, başkent Ötüken’e gidemedi, Çin'e yakın bir mevkide yönetimde bulundu. Türk Ülkesinde Çin’e bağlı bir Kaan, idareyi ele almıştı. Fakat güç ne kadar Çimin’ de olsa da yine de bütün boylar ona bağlılığı kabul etmiyor, mücadele ediyorlardı.
Çin'e bağlı yaşayan Çimin 607 yılında Çin'e gittiğinde, İmparatora, Çinliler gibi yaşamak istediğini bildirdi. Fakat isteği kabul edilmedi, defalarca Çinli gibi giyinip, yaşamak istediğini tekrarladı. İmparatorun huzuruna gitti onun adına büyük şölen düzenlendi. Fakat daha da acı bir olay oldu, Çin imparatoru Göktürk Topraklarına ziyaretinde, Çimin imparatoruna bir çadır hazırlandı. İmparator çadıra geldiğinde “Çimin yerlere kapanarak ve sürünerek bir kap içkiyi İmparatora sundu.” Bu durumdan çok hoşlanan Çin imparatoru, yüzlerce yıl öncesini, büyük Hun İmparatorluğu dönemini hatırlatan bir şiir söyledi.
Çinliler neredeyse bin yıl öncesinde Türklerden yedikleri darbeleri unutmuyorlardı.
Çimin 609 yılında hastalandı ve öldü. Yerine ise Çimin’e hiç benzemeyen evladı Şibi Kağan Göktürk Devletini eski gücüne kavuşturdu. Bazı boylar ve beyler ihânetlere teslimiyet göstermedi, mücadele etti, bazıları menfaatlerini önceledi. Çin Hükümdar nasıl bin yıl öncesini hatırlıyorsa, Türk Milleti bu hainlikleri unutmasın.
Celil Altınbilek 03.08.2019
Kaynakça:Ahmet Taşağıl Göktürkler 1-2-3 TTK. Basımevi 214