Güzel Söylemek
Güzel konuşup, söylemek, ne hoştur. Söylemenin de bir usulü, tavrı bulunmakta. Bakıyoruz, konuşması, yazması kolay, her şeyi bilip söylemek mârifet oldu!
Bilindiği üzre biz şifahi kültürü benimsemiş bir milletiz. Koşturmacamız çoktur da ondan mı nedir, sözü severiz. Eller yazar çizerken, biz destanları, manileri, masalları ve türküleri alladık pulladık da icra eyledik. Gerçi sonralarda yazıya da yetişmeye çalıştık.
Tezcan Karadanışman Ağabey’den dinledik söyleyelim istedik. Manisa’da bir Kazıkoğlu Emin Efendi vardı, söylese de dinlesek, babası da Kazıkoğlu Hafız, çok güzel kuran okurdu, vuzuh okurdu. Ziraatçı idi, bağları vardı, çok güzel telaffuzu vardı. Sohbeti çekilirdi, onlar konuşurken dinleyeni çok olurdu. Eskiden güzel söz, güzel anlatış, sevilir ilgi bulurdu. Erkenden sabah namazından sonra, İsmail’in kahvesinde bir araya gelirlerdi. Sohbetler daha ziyade esnaf dükkânlarında da olurdu. Onların öylece koca ünvanları yoktu, fakat onlar bir derya idiler. Bunlardan Yavaşzade Tevfik Bey olur olmaz değil, yerine göre konuşur, örnekler verir, kıssalar anlatırdı. Hitap tarzları çok önemliydi, filanca bey denir, Hamal Hüseyin Efendi diye söylenirdi. Kadınların da ayrı bir dünyası vardı, Onlar da bir araya gelir sohbetler ederlerdi. Ev bark sahibi olmanın nimetini gösteren sözler söylerlerdi: “ eşilecek ocağın var, başında kocan var ” derlerdi. Şimdilerde herkes her şeyi bilir ve kimse kimseyi dinlemez oldu.
Ali Uludağ’ın terzi dükkânında karamsarlığın kısa, edebiyat, sanat ve musıkinin uzun sürdüğü, şehrin eşrafının ve zarifin ilgi gösterdiği mekânlardan biriydi, buralarda Mehmet Başaran’ın vecd içinde, usulca ve gönülden konuştuğu olurdu.
Hele o sesin, zerâfetin hayatımızdaki şekli büsbütün değişti, İnsan meramını anlatmasından, inancının ifadesine, müziğine kadar hırçın, yüksek ses ve gürültü hâkim oldu. Koşarken dünya seyredilmiyor. Dünya telaşı ve hızı, bazen hayatı yavaşlatmayı gerektiriyor ki keyfi ve anlamı bilinsin.
Cell Altınbilek
01.04.2020