Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Emperyalizm ve Hükümdar

17 Temmuz 2014 - 15:36

 

Emperyalizm ve Hükümdar

 

Devlette bilginler hükümdar, hükümdarlar bilgin olursa o devlet yücelir. Eflatun’un bu sözünün üstünden asılar geçmiş ve bilginler ve fikirleri iktidara geldiğinde dünya üzerinde kütleler huzur bulmuştur.

 

Batı felsefesinde, tek devlet ve tek bir yaşama biçimi, insanların erdemli olması ve erdemli yaşaması gerekliliği eski çağlardan beri telaffuz edilmesine karşılık, Türk töresinde, dünya Türk’ün çadırı, Kaan’ı Tanrı’nın kılıcı olduğu, cihana adalet ve huzur götürme fikri hep var olagelmiştir.

 

Ardından sahneye çıkan Roma’nın dünyaya söz dinlettiği uzun devirlerde ise, kılıcın halledemediği sorunları hukuk çözer, Roma’ya hukukçular ve askerler yeterli olur felsefesi hâkim olmuştur.

 

Yine Batı medeniyeti orta çağlar boyunca kralların, derebeylerin ve kilisenin idaresinde iktidarını kullanarak insana ve topluma tahakküm etmiş, insana gerekli değeri vermemiştir. Böylece fert ile devlet arasına ikiliği sokmuştur.

 

Rönesans ve aydınlanma düşüncesiyle yol alan batı medeniyeti 1789 Fransız İhtilalı ile birlikte yeni hamlesini yapmış. Bu hamleyle asırlardır baskı altındaki Ferdin hürriyeti ön plana çıkmıştır.

 

İlime ve akla önem vererek teknolojik üstünlüğü de yakalayan Batı Medeniyeti ekonomik gücü de eline geçirmiştir. Makineleşmeyle birlikte seri üretime geçerek, üretimi için yeni tüketiciler aramak, yeni pazarlar açmak ve dünyayı daha da sömürmek yoluna gitmiştir.

 

Batı medeniyeti yöneticileri yalnızca kendi insanını ve inancını üstün tutarak onu hâkim kılmak için her türlü görünen ve görünmeyen savaşı yapmışlardır.

Başka ülkelerin madenlerini ve enerji kaynaklarını sömürmek, köle ticareti yapmak, Hindistan’ın işgali gibi nice örnekler saymakla bitmez.

 

Bu savaşın yanında kültür ve inanç savaşı daha da önemlidir. Onların kendi İnancını yaymak ve direnicimizi yıkmak en önemli hedefleridir. Bu hedef ülkelerde okullar açmak, dilini, kültürünü bozmak, kendi düşünce sistemlerini üstün göstermek, kendi değerlerimizden utanır olmak, aşağılanmak, bu günde devam eden ve bizden gibi görünen, bizim kıyafetlerimizi giymiş bize akıl veren kişi ve misyonerlerle faaliyette bulunmak, en önde gelen yöntemleri olmuştur.

 

İnsanlığın teknolojiyle birlikte onun nimetlerinden istifade ederken binlerce yıl önce ortaya atılan insanların erdemi ve devletin refahı kavramları, orta çağlar geçtikten, insanlar uzaya ulaştıktan sonra bile bütün insanlığın saadeti üzerine olmamıştır. Batı düşüncesinin temeli olan ferdicilik çağında, fertlerin özgürlüğü ve dilediğini yapabilmesi ön planda görünürken: sermayeyi gücü elinde tutan, organize olmuş güçler, iktisaden kudretli şirketler ve onun hamisi devletler, kendi istek ve kazançları yönünde dünyayı kendi arzuları yönünde yönetmektedirler.

 

Türk Devleti, şair, bilgin ve insanlığı kucaklayan adalet ve nizam için mücadele eden birçok hükümdar ve kadrolarını gördü. Devletin ferdinden ayrılmaz olduğunu, ferdin millet olduğunu idrak etti. Bizim ana felsefemiz hep birlik ve beraberlik oldu. Kendimizin olan bu düşünceyle de dünya neler yaptığımızı gördü.

 

Ümidimiz, batı düşüncesindeki dayatmaca gibi fert mi önemli, devlet mi? diyerek ikiliğe düşmeyen, kendi değerlerimizi bilen ve bu mahalde hareket eden İdarecilerimizin daim olmasıdır.

 

Celil Altınbilek