Tarihin Kaynakları Üzerine
Tarihle bağlantı kurmak için tarihteki olaylar anlatılır, kahramanların, destanların izleri sürülür, bir de bu izlerin içinde tarihin, yaşayışın tespiti her zaman mümkün olmaz, resmi belgeler yetmez, ancak, daha başka bir yol tarihe ışık tutar bunlar, hikâye, masal, şarkı türkülerdir ve geçmişle doğrudan irtibatlı ve ilintilidirler.
Fuad Köprülü: tarihçilerin, birbiriyle ilgisiz siyasi-askeri olaylar üzerinde değil, genelde Anadolu Türklerinin, özelde on üçüncü yüzyıl sonlarında sınır bölgelerinin sosyal yaşayış, kültürel gelenekleri ve kurumsal yapıları üzerinde yoğunlaşması gerektiğini savunmuştur.
“Osmanlının ilk zamanlarında, Başlangıçtaki katman, megazi (savaş mankıbeleri) türü eserlerde somutlaşan Hz. Muhammed'in askeri maceralarını ve peygamberin amcası Hamza ile damadı Ali hakkındaki hikâyeleri anlatılmaktaydı. Anlarname (bedevi bir kahramanın serüvenleri) ve iktidarın Emevilerden Abbasilere geçmesinde merkezi bir rol oynamış olan tarihi bir karakter olarak Ebamüslimname, Ebu Müslim 'in hayatı gibi Arap ve Fars kültürüyle ilgili diğer bazı hikâyeler de sevildi. Bu destanların Türkçe anlatımlarının yayılmaya başladığı zamanı belirlemek imkânsızdır, fakat zamanla bu çeviriler yazılı olarak ortaya çıktı. Tematik ve anlatımbilimi devamlılıklar, bazı geç dönem destanlarının kendilerinden öncekilerin bazı kısımlarını yeni bağlamlar ve dinleyiciler için yeniden biçimlendirdiğini göstermektedir.”*
Malazgirt Savaşının hemen sonrasının Anadolu’sunda geçen olayları anlatan ve ilk olarak on üçüncü yüzyıl ortalarında yazıya geçirilmiş olan Danişmendname, Keza, on üçüncü yüzyılda yaşadığı anlaşılan ve bir savaşçı derviş şahsiyet olan Sarı Saltuk'la ilgili olarak l470'lerde derlenen bilgilerden oluşan Saltukname de gaza geleneğinin erken katmanlarına, bu kere hem Seyyid Battal Gazi hem de Danişmend Gazi'ye yapılan göndermelerle başlar.
“Türkçe araştırmalarda var olan tarih ve edebi-tarihi incelemeler arasında bugün de hala oldukça keskin olan sınırlar aşılmalıdır. Örneğin, antropologlar ve Avrupalı Orta Çağ uzmanları tarafından geliştirildiği şekliyle sözlü ve edebi kültür arasındaki kesişme noktası hakkındaki çalışmalara, hala ciddiyetle eğilinmemiştir. Yayılma yolları ve mekanizmalarını tasvir etmek ya da motiflere, stratejilere, anlayışlara, kozmolojiye, coğrafi bilince, gerçekçilik" derecelerine, efsanevi, varlık tiplerine (cazu/cadılara) ya da efsanevi bölgelerin topografyalarına dayanarak bu anlatıların birbirinden farklı yönlerini çözümlemek ve karşılaştırmak gibi daha doğrudan yapılacak işler de vardır.”*
Velhasıl tarih ilmi, yalnızca kuru anlatımlardan ibaret, sayı ve isim çizelgesi değildir. Bizim yayınladığımız “Erken Türk tarihinden İzler” isimli kitabımızda bu şekilde kültür ve medeniyet anlatımı yapmaya çalıştık.
Celil Altınbilek
09.08.2023
*Cemal Kafadar İki Cihan Aresinde
FACEBOOK YORUMLAR