Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Masal, Efsane ve Kahraman Oğuz Kağan

24 Aralık 2021 - 23:06

Masal, Efsane ve Kahraman Oğuz Kağan
     Masallar, sözlü kültürün kişilerle ilgili ürünleridir, efsaneler ise milleti anlatır. Biz, olağan üstü nitelikleriyle, efsane bir kişi olan, Türklüğün atası Oğuz Kağan’ın destanından bahsedeceğiz.
     Destanlar, milli ülkülerle donanmış manzum eserlerdir. Çağlardan beri sürüp-gelen bu destanlar, milli ruhu ifade eder. Bazı milletlerin destanları olmadığından, destan ve benzeri hikâyeler uydurmuşlardır
     Oğuz Kağan destanının hem İslam öncesi hem de İslami sürümümü günümüze kadar gelmiştir. İslam’dan evvel şeklinin başlangıcında, Oğuz Kağanın doğumu, çocukluğu, gençliği anlatılır. Kavmini tehdit eden tehlikelerden, vahşi bir hayvandan kurtarışı, evlenişi, çocuklarının olması,  hükümdarlığa yükselişi, dünyanın fethine çıkması, bu fethi tamamladıktan sonra yurduna dönmesi ve yurdunu oğulları arasında paylaştırması gibi faaliyetler ve olaylar, destan mantığı içinde basit, yalın, açık ve kısa ifadelerle tasvir edilmiştir.
  Bu destana, İskitlerden Oğuzlara kadar bütün Türk tarihinin ve kültürünün özü ve özeti gözüyle bakmamız gerekmektedir. Oğuz Kağanın ordusunu oluşturan büyük Türk topluluklarından "Kıpçaklar, Karluklar, Kalaçlar ve Kanglılar" da destanda yerlerini almışlardır.
          Milletler varlıklarını çok zaman savaş ile korudukları için, kendilerini kurtaran veya saadete ulaştıran insanların hatıralarını yüceltirler. Oğuz Kağan, Mete Han gibi Atatürk de böyle bir kahramandır. onu layıkıyla anlatan bir destanı yazılmalıdır.
Destandan bazı bölümleri anlatalım:
     Evvel zaman içinde çok eski zamanlarda, Türklerin yaşadığı güzel bir ülke ve onun Ay Kağan isimli bir Kağanı varmış
     Günlerden bir gün Ay Kağan’ın gözü parlamış. Bir oğlu olmuş. Bu oğulun yüzü gök rengi, ağzı ateş kızılı, gözleri ela/ala, saçları ve kaşları kara imiş. Güzel perilerden daha alımlıymış. Bu oğul anasının göğsünden ilk sütü içip bundan sonra içmemiş. Kırk günden sonra büyümüş, yürümüş, oynamış.
     Öküz ayağı gibiydi ayağı, kurdun bileği gibiymiş bileği, benzer imiş omuzu samurunkine, göğsü de yakın idi koca ayınınkine. Güdermiş at sürülerini, tutar atlara binermiş, daha genç yaşta iken, çıkar avlara gidermiş. Geceler günler geçmiş nice seneler olmuş, Oğuz da büyümüş yahşi bir yiğit olmuş.
Sonrasında Oğuz’un kahramanlıkları, evlenmesi anlatılır
     Ormanda yaşar idi çok büyük bir gergedan. Yer idi yaşatmazdı ne hayvan ne de insan. Basarak sürüleri yer idi hep atları, zahmet verirdi insana alırdı hayatları. Kargısıyla gergedanın başını vurdu Oğuz, Öldürüp gergedanı kurtardı yurdu Oğuz.
Atalarımız ve kahramanlarımız ve onların destanları bizi büyük bir ulus olduğumuzun ispatıdır.
Celil Altınbilek
21.12.2021


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum