Nevruz Bayramı ve Manisa Mesiri
Nevruz senenin başıdır, bu günde, gündüz ile gecenin eşit olduğu zamandır. Çetin geçen kış aylarından sonra, baharın başlangıcı ve müjdecisidir. “Bu yeni gün artık tabiatı uyandırmıştır.”Sert kış mevsiminin ardından tabiatın yenilendiği gibi insan tabiatının da yenilenme zamanıdır. Bu bir bayramdır, berekettir.
İnsanlara şifa vermek, onu çeşitli zararlı ve hastalıklardan koruyan tertipler hazırlamak, tarihin her devrinde ve çeşitli medeniyet ve milletlerde vardı.
Mezopotamya’da zamanının en medeni şehirlerinden biri olan Nippur'da bir mabed var ki, dünya tıp tarihinde «İsin» ismini alır. Senede bir gün halk buraya gelir. Altın kapta duran çok tesirli bir macundan alır ve bundan mutlaka tadar. Kendisine telkini şudur. Bunu; devirlerinin ayni zamanda maddî ve icabında rûhî tedavilerde muvaffak olan rahibler bildirmiştir. Buna devam ederek giren yeni sene hastalıksız, rahat ve sıkıntısız geçirilecektir. (1)
Eski Türklerde, en eski zamanlardan beri, ot ve bitkilerden iyileştirici terkipler kullanılır, dini önderler olan Kamlara şifacı da denirdi. Ayrıca toylarda “saçı” dağıtmak saçmak şeklinde halkla paylaşılırmış.
Nevruz geleneği önce Türklerde vardı, sanıldığının aksine İran’a daha sonra geçmiştir.
Nevruz, Türk Devleti Harezm’de mühim bir bayrammış (2) Bunları diğer Türk Devletlerine bağlamak mümkündür.
Osmanlı padişahlarına ve ileri gelenlerine nevruzda törenle macun ikram edilirdi. “Hekimbaşılar her sene Nevruzda çeşitli terkiplerden “Nevruziye” ismi verilen kırmızı renkli ve kokulu bir macun yaparak Nevruz gecesi bunları porselen kaplar içerisinde önce padişah, şehzade, veziriâzama ve devlet ricaline takdim ederler, buna karşılık çeşitli hediyeler alırlardı. Nevruziye takdim eden hekimbaşıya padişah huzurunda kürk giydirilmesi usuldendi..Kırmızıya çalar koyu renkte, ağızda çıtır-çıtır ses çıkaran ve şekerlenmiş reçele benzeyen Nevruz macununun sarayda yapılanı kırk çeşit maddeden meydana gelirdi. Bu konuda yapılan araştırmalarda bu kırk çeşit madde içerisinde; karanfil, yenibahar, zencefil, zulumba, karabiber, kırem tartar, kişniş, kebabiye, hindistan cevizi, hıyar-ı şenbih, sakız, zağferan, tarçın, çöp-i çin, hardal, mirri sâfi, iksir, çivid, meyan balı, kalem-i bârid, tiryak, sarı halile, râziyâne, kimyon, zerdecav, tarçın çiçeği, hindistan çiçeği, çörek otu, dâr-i fülfül, râvend, limon tuzu, vanilya, portakal kabuğu, topalak kökü ve şeker yer almaktadır (Ünver 1976: 227, 228). Şüphesiz akla hemen Manisa Mesir bayramı gelmektedir. Osmanlı dönemine ait Nevruziye’nin halk tarafından geleneksel olarak XVI. yüzyıldan itibaren aralıksız kutlananı budur. Halk arasında Nevruzla alâkası unutulmuş olan ve bugün de hâlâ devam eden bu törenlere, şifa bulmak için pek çok insan iştirak etmektedir. Bu gelenek rivâyete göre XVI. asırda mutasavvıf hekim Merkez Musluhiddin Efendi tarafından başlatılmıştır. (Ünver 1976: 225-227). (3)
İstanbul’da yapılan macun, Mesir adını taşımaz. Nevruziye isminde ve yumuşak bir macun halindedir,
Çeşitli zamanlarda ve yerlerde macunlar yapılsa da Manisa’da nevruzda macun üretimi ve onun halka dağıtılması on altıncı asırdan itibaren devam etmesi hasebiyle, farklılık yaratmış, daha bir önemli duruma getirmiş, bu sahipleniş onu özel kılmış, şehirle özdeşleşmiş, bayram halini almıştır.
Mesir Bayramının ismi iki binli yılların başında Festival olarak değişmiş ve 2012’de Unesco’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine girmiştir.
“Mesir Macunu ile ilgili çeşitli gösteri etkinliklerinden oluşan programı, halka sergilerle sınırlı bir katılım imkânı vermektedir ve planlanan gösterilerin izleyicileri içine katmayı amaçlayan herhangi bir boyutu göze çarpmamaktadır. Var olan toplumsal, tarihi ve kültürel boyutu şenliğe yansıtılmamaktadır.
Mihail Bahtin’in karnaval modeli Avrupa festivallerinin de özelliği olduğu üzere hiyerarşinin alt üst olmasına dayalıdır. Var olan toplumsal düzenin geçici olarak bozulduğu halk ile iktidarın yer değiştirdiği “tersine dönmüş bir dünya” söz konusudur. Tersine dönmüş dünya”sı Manisa Mesir Festivali’nde yoktur. Düzen ve disiplin vardır. Halk çoğunlukla izleyici konumunda kalmaktadır. İktidarın elinin festivalin üzerinde olduğu yorumu yapılabilir.” (4)
Nevruz millî birliğin ve beraberliğin vesilesi, işaretidir. Devamlı olan uzun ömürlü ve köklü olur köklü olan güçlü olur, mesir ve nevruz devamlılığın ifadesidir. Onun için O’na sahip çıkarak bayram havasında, kesintisiz ve geliştirerek devam ettirmek gerekir.
Celil Altınbilek
11.04.2022
1-Süheyl Ünver. Nevruz ve Nevruziye
2- Emel Esin. Türkistan Seyahatnamesi
3-Beşir Mustafayev. Adriyatik’ten Çin seddine Uzanan Destan Geleneği
4-Hilal Erdoğan Aksu. Eller havaya Eller Şifaya
FACEBOOK YORUMLAR