Büyüklere Masallar; “Gelmezsen Diyarı”
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynar eski devran içinde.
Benim adım Kanber, minareden uzun munbar yedim, içtim, doymadım. Şurada burada, tarla bağda yedim, içtim doymadım. Aman hacı kaldır sacı, denizi çorba ettik, gemiyi kepçe ettik daha bilmem nice ettik yedim içtim doymadım.
Kimi akıntıya kürek çekti. Kiminin kırdığı ceviz, kırkı geçti. Kimi kırkından sonra kaval çaldı. Kimisi benim gibi ellisinden sonra masala daldı:
Zamanın birinde Gürbistan denilen bir memlekette bir Kral varmış. Güllük gülistanlık içinde ferman eylerken, nasıl olmuş bilinmez bu Kral’ın içine cin girmiş. Rahatı huzuru kaçmış. Uykusu haram olmuş, dünyası ise zindan…
Derde derman gerek, hastaya şifa gerek. Lakin tabipler de işe yaramamış. Ne yapmış ne etmişse bu illetten kurtulamamış. Fakat çareler aramaya koyulmuş:
Emreylemiş, vezirleri gelmiş, demiş ki: ey benim vezirlerim, yoktan var ettiklerim, beraber yağlı çorba içtiklerim, nedir derdime çare?
Bu durumu dert etmeyin, aynı iştahla yiyin için, kuvvetlenin, zamanla ezersiniz derdinizi bulursunuz deva demiş vezirler.
Derde deva olmayınca, Ak Saçlı Dede’yi hatırlatmışlar O’na. Ne mucizevî insandır O. Eski günlerin hatırına bir elçi yollayıp ondan şifa isteyeyim demiş Kral.
Gönderdiği elçiden aldığı cevap daha da yarasını acıtmış; Hani o beraber yemek değimiz sofrada ben de kaşık, sen de kepçe vardı ya; verirsen kepçeyi alırsın şifayı…
Olmazı olura çekmek derde deva bulmak için molla derler, mele derler mübareklere gitmeye karar vermiş Kral. Fakat onlar da beş dağın beş bin kaktüsünü kanlı merhem olarak vermişler, derde deva niyetine. Tabii ki dikenden kandan şifa mümkün olmamış.
Ah demiş Kral, her zaman ki gibi bu işi çözerse, kader yoldaşlarım Halk’ım çözer. Benim halden anlayan halkım, sözümü dinleyen halkım. Devlet üstüne, devlet kurmak isterim. Mürüvvet üstüne, mürüvvet görmek isterim. Sıhhat bulmak, muradıma ermek isterim. Ne dersiniz, demiş Kral.
Ortaya birçok fikir ve her kafadan bir ses çıkmış, lakin hiçbirini beğenmemiş Kral.
Masal bu ya dertlere deva hastalara şifa kahraman yetişmiş imdada: Keloğlan
Sıhhatin, gücün, iktidarın sonsuz olduğu ‘Gelmezsen Diyarı’ vardır. Bu uzak diyarda Zümrüdü Anka yani Devlet Kuşu ve onun yumurtası vardır. Oranın yolunu size gösterebilirim. Burada her arzunuz olur demiş Keloğlan. Bu sözler üzerine;
Kral atına atlar ve Gelmezsen Diyarına doğru yola çıkar…
Masalların sonunda gökten üç elma düşer.
Birisi de sizin başınıza…
Celil Altınbilek