~~Bir Şehrin Tarihini Belgelemek
İnsanların hatıraları gibi, tarihi bir şehrin hatıraları da insanları ne çok, ne değişik duygulara sevk eder. İnsanoğlu yaşar yaşar da sonradan hisseder ve hayal eder, bir müddet sonra ise kendine bazı kaleler inşa eder. Şairin söylediği gibi bize bir tahattur-hatırlama zevki kaldı bu sönen gölgelenen dünyada, diyerek maziyi içi yanığıyla anması kimi ne kadar ilgilendirir. Hatıraları belgelendirmek ve bir sonraya iletmek ise hayatı yaşanır kılar, birlikteliği arttırır bizi kuvvetli yapar.
Manisa’da iki yıldır Kültür Sohbetleri adıyla faaliyetler yapılıyor. Şehrin gayretli evladı, bir şeyler yapma kaygısında olan Naci Yengin bu etkinlikleri organize ediyor, birkaç kişi de ona yardımcı oluyor. Bu çaba da İl Kültür Müdür’ü İbrahim Sudak’ı özellikle anmak gerek. Onun gayreti ve destekleri de büyük, ev sahibi olarak Kültür Müdürlüğü binasını da tahsis ediyor. Bunca zamandır bu etkinliklerde nice kıymetli konuşmacıları zevkle dinledik ve bilgilendik.19 Mart 2018 tarihinde ise Erkan Akbalık’ı dinledik ve seyrettik. Yalnızca dinlemedik çünkü konuşmacı aynı zamanda şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış Manisa şehrinin fotoğraflarını bizimle paylaştı.
Şehrin fotoğrafları 1860 yılından 1960 yılına kadar olan zamanı içermekteydi. Manisa bir dönüm noktası yaşamıştı. O da Manisa’nın işgalinden sonra Eylül 1922 yılındaki Manisa Yangınıydı. Yangınla birlikte 14.000 civarında yapı yanıp, yıkılıp kül olmuştu. Yangından önceki Manisa nasıldı, hangi önemli binalar, ibadethaneler, konaklar vardı ve şehrin yerleşimi nasıldı. Bu sualin cevaplarını burada bulmaya çalıştık. Yıkılan Camiler, Güzel konaklar, hanlar, ağaçlar, serviler, zengin evleri, fakir evleri iç içe birbiriyle baş başa vermiş sokaklar, yeşillikler, fotoğraflarla bize sunuldu. Yapılar tabiatla uyum içindeydiler. Ayrıca bu sunumda kiliseler de bulunmaktaydı. Genelde Rumların ve az sayıdaki Ermenilerin yapıları yanmamıştı. Fakat bunların kurtuluştan sonraki akıbetleri yine yok olmak oldu. Cumhuriyet’ten sonraki imar faaliyetleri, yine nezih ve hoş yapılar, yerleşimler hep gözlerimiz önündeydi. Fakat bugünle karşılaştırdığımızda o sevimli, yumuşak, huzurlu yapılar ve çevre şimdilerde yok olup gitmişti. Şehrin tarihi mirasına sahip çıkamamış, bu sefer biz kendi yapılarımızı kendimiz yok etmiştik.
Bu fotoğraflar bize geçmişin izlerini inkâr edilemeyecek şekilde ortaya çıkarmış ve belgelemiştir. Birkaç senedir bu fotoğrafların bir kısmı internet üzerinden yayınlanmıştı. Gönül isterdi ki, aslında istemek değil olması gereken şehrin yetkili ve karar merciindeki kimselerin orada bulunmasıydı. Yapılması gereken, acil tarafından bir heyet oluşturularak bu fotoğrafların kitaplaşması, belgeselinin, filmlerinin yapılması, ülke çapında yayın ve dağıtımının organizasyonu olmalıdır. Daha da ileri bir adım ise bu fotoğraflardan Manisa’da evvelin izleri taşıyan aynı bina ve çevreyi yansıtan bir mahalle inşa edilmesi gerekmektedir.
Bizler mahalden başlanarak bütüne- Ulasal’a ulaşabiliriz. Binayı ve çevreyi bütünleyen insan ve kültür olduğuna göre bu saydığımız aşamalardan sonra, yaşayan ve giden edebi veya renkli simalarımızı, hem bilinen, unutulan insanlarımızı, değerlerimizi gün yüzüne çıkararak, üzerinde yeniden çalışarak, kalıcı eserler vermeli, kültür bütünleştirmesi yapmalıyız. Bu bizim vatanımıza ve atalarımıza olan borcumuzdur.
Celil Altınbilek 21.03.2018