~~Alman Zabit Guhr’un Hatıraları
Birinci Cihan Harbinde bir Türk Tümenine komuta etmiş Hans Guhr’un, “Türklerle Omuz Omuza”* adlı hatıralarını anlattığı eseri tanıtıp, değerlendireceğiz. Eser, Osmanlının son dönemiyle ilgili askeri olduğu kadar sosyal konulara da temas etmekte, ülke durumuyla ilgili gözlemleri sunmaktadır.
Zabit’in gönüllü olarak Türkiye’ye gelmek istemesi, anlattığı hatıralarda samimi üslubu ve öz eleştiriler yapması göze çarpan özelliklerdir. Türk silah arkadaşlarına, şanlı ordularına mensup olmaktan gurur duyduğunu da anlatarak yazıya başlamaktadır. Kitabın, Eşref Bengi Özbilgen’in tercümesi de çok başarılıdır.
Guhr’ yarbay olarak bir Türk Tümenini komuta etmiş ve başarılar elde etmiştir. O’na göre bir yarbayın bir tümeni idare etmesi gariptir. Fakat Türkiye’de göreve gelebilmek için sahip olunması gereken rütbe değildir, göreve uygunluk belirleyici olmaktadır.
Ordu kumandası genelde Alman subaylardadır. Türk ve Alman subaylar arasındaki uyumsuzluk ve güvensizlik belli olmaktadır. 1914 de Ruslar doğu hududunu geçerler, Türkler iyi savaşarak Rusları durdurur.” Muhteris Enver Paşa henüz sahip olamadığı ününü var gücüyle elde etmek istemekteydi. O istemek ile yapabilmeyi karıştırmakta ve mümkün olmayan şeyler vaat etmekte despotça davranmaktaydı. Komuta kademesinin karşı çıkmasına rağmen Ruslar üzerine 90 bin askerle harekât başlatıldı. Kaputları, çadırları, kürkleri olmayan, ikmal şartları yetersiz en seçkin Osmanlı askerlerinin çoğu donarak veya açlıktan ve ortaya çıkan tifüs salgınından kırıldı. Bu bozgunun gizli tutulmasını şiddetle emredildi.”
Salgın hastalık her yerde kol gezmekteydi. Türk genelkurmayının en mümtaz kişilerinden Hafız Hakkı Paşa lekeli hummadan öldü.
Rusların işgal ettikleri Türk şehirlerinden atılması için 2. Ordu Ahmet İzzet Paşa komutasında Anadolu’ya nakledildi ve hücuma geçilmesi planlandı. Fakat Anadolu’nun küçük bir yol ağı ve az gelişmiş bir ziraatı vardı. Büyük kuvvetlerin beslenmesi zordu, teçhizat temini ise sanayi olmadığı için neredeyse imkânsızdı.
Pek az subayın çizme ve iç çamaşırı vardı, eratta ise hiç yoktu. Kendileri ip ve sicimlerle yapılan çarıkları giyiyorlardı. Ancak üç-dört askerden birinin kaputu battaniyesi ve çadır bezi bulunuyordu. Bu durum ileride anlatılacak çeşitli cephelerde daha da kötüleşecekti. Yalnız giyim değil silah ve teçhizat yetersizliği çok sıkıntılı olacaktı.
Bunlar yetmezmiş gibi, bazı yerlerde olduğu gibi Dersim dağlarında yalnız yolculuk yapanlara, zayıf kafilelere, savunmasız kişilere saldıran, cinayet işleyen aşiretler vardı.
1916-17 kışı cephede doğuda kar buz, açlık içinde geçer, vaktinde cephelerden korunaklı yerlere çekilinemez. Birçok kişi donarak ölür.” 10 Ocakta Garip’e vardık, bir yürüyüş yolu yanımızdan geçti, ayakları, kulakları, elleri donmuş iskeleti çıkacak ölçüde zayıflamış takatlerinin son gücüyle sürünerek ilerliyorlardı.”
İngilizler tarafından satın alınan, bol para verilerek ortalığa salınan Kürtler ve Araplar her duyduğuna inanan askerlere, yurtlarında soygun olduğu, ırzlarına geçildiğine dair korkunç hikâyeler anlatır, bunlar birliklerini terk ederler eşkıyalık yapan aşiretlere katılırlardı.
“Birçok Türk askerini harp meydanında aldıkları yaralardan, yürüyüşlerdeki yorgunluktan, barınaklardaki hastalıktan ötürü can verirken gördüm. Hepsi vatanları için canlarını şikâyet etmeden teslim ettiler. Türk askerinin cesaretine, kanaatkârlığına ve yılmazlığına duyduğumuz hayranlık her zaman daha büyük oluyordu.”
Cepheler ve yollar boyunca şehirler, yerleşimler, adetler, çeşitli sivil ve askeri kimseler anlatılıp, tanışmış olduğu Mustafa Kemal’in üstün özelliklerinden bahsedilmekte, ayrıca İsmet Paşa kültürlü ve cesaretli bir asker olarak tarif edilmektedir.
Ruslar doğu cephesinden çekildikten sonra, Filistin cephesine gidiş ve çevredeki durum, savaşlar ve yenilgiyle hatıralar devam etmektedir.
Alman Subay’ın okunması ve bilinmesi gereken bu hatıralarıyla, ülke ve milletin bir zamanki vaziyeti, bu şekilde kayıt altına alınmıştır.
Celil Altınbilek
07.01.2018
*Hans Guhr Türklrl Omuz Omuza İşbankası Kültür Yayın. İst 2016