Çağhan SARI

Çağhan SARI

[email protected]

Milli Mücadele'yi Taçlandıran Büyük Taarruz

27 Ağustos 2019 - 09:15 - Güncelleme: 30 Ağustos 2021 - 08:34

Milli Mücadele’yi Taçlandıran Büyük Taarruz

            Evvela yaklaşık üç yıl aradan sonra tekrar bir e-platformda köşe yazıları ile sizlerin karşısına çıkmanın heyecanını yaşıyorum. Huzurlarınızda olma imkanını veren vesile ile tarihistan.org imtiyaz sahibi Naci Yengin ve haber müdürü Mustafa Oral’a teşekkürlerimi iletiyorum.

Milli bayramlar, milli heyecanlardır. Şüphesiz Türk insanının kalbinde müstesna yer tutan 30 Ağustos Zafer Bayramı, 1915’te Çanakkale’de başlayıp, 1916’da Kutül Amare’de 1918’de Bakü’de, 1919’da Hatay’da Kars’ta, 1920’de Antep’te Urfa’da Maraş’da, 1921’de İnönü’de Sakarya nehrinin doğusu Polatlı’da süregelen Türk’ün ölüm kalım mücadelesinin taçlandığı noktadır. Günümüzde bazı odakların ısrarla halkın kalbine indirgemekten kaçındığı bu zafer olmasa Çanakkale’nin de bütün kazanımlarının yitirileceği tarih ilminin ortaya koyduğu bir gerçektir. Son noktayı siz koymadıkça satırların zafer ile dolu olmasının bir ehemmiyet taşımadığı Kutül Amare’ye rağmen Irak cephesinde görülmemiş midir? Büyük Taarruz’la siperlerden sökülüp atılan yalnız Yunanistan’ın Küçük Asya ordusundan ibaret olduğunu düşünmek de bu zaferi küçültücü bir yaklaşımdır ki bu yaklaşımın sahibi olup bugün hayatta olmayan bir zatın ‘keşke’ ile başlayan sözünü anmamak için girizgahı burada tamamlıyor ve yazımızın esası olan sorularımıza geçiyoruz.

Milli Mücadele'nin savaş meydanlarındaki nihai sonucunu ortaya koyan Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922′de Afyon'da bulunan Yunan mevzilerine saat 05.00′da topçu ateşinin açılması ile başladı. Yaklaşık 500 kilometrelik bir mesafeyi kat eden 1. ve 2. ordular, 9 Eylül'de İzmir'i, 11 Eylül'de Bursa'yı kurtararak Batı Anadolu'da tek Yunan kuvveti bırakmadı. Ordular Çanakkale ve İzmit'e dayandı. Daha sonrasında da Mudanya Mütarekesi imza edildi. Şimdi Büyük Taarruz ile altı sorunun yanıtını vererek, Türk Milleti'nin son en büyük zaferi hakkındaki anekdotları paylaşalım

 

1-Yunan Başkomutanı Trikopis esir alınırken Başkomutan olduğunu biliyor muydu?

Hayır. Yunan Ordusunun Başkomutanı General Hacianesti idi. Bu komutan şova dönük hareketleri sever ve bir kaç kere Afyon Kütahya tahkimatına yaptığı ziyaretin dışında İzmir'den dışarı çıkmazdı. Afyon'daki Yunan kolordu gruplarının komutanı olan Trikopis, savaşın ilk dört günü Kütahya bölgesindeki General Diyenis'le tartışmışlar ve İzmir'den gelen talimatların cephedeki gelişmelerin arkasında kalmasından dolayı zorluklar yaşamıştı. Afyon ve Kütahya tahkimatının çökmesi üzerine Trikopis, Dumlupınar üzerinden Kızıltaş'a inip İzmir'e doğru kaçmak istedi. 30 Ağustos'a girilirken Yunanistan'da mağlubiyet belirince Hacianesti görevden alındı ve cephede bulunduğu için hadiselere vakıftır anlayışıyla Trukopis Başkomutan yapıldı. Ancak telefon ve telsiz bağlantısı kesildiği için kendisine bu görevi esir alındığında Mustafa Kemal Paşa bildirdi.

2- Başkomutanlık Meydan Muharebesi adını kim koydu?

30 Ağustos günü çevrilen beş Yunan tümeni Nurettin ve Yakup Şevki Paşaların komutasındaki 1. ve 2. ordu ile sıkıştırıldı. Fahrettin Paşa komutasındaki Süvari ordusu geriye sarkarak çemberi kapattı. Mustafa Kemal Paşa muharebeyi  bir kaç yüz metre öteden dürbünle bizzat yönetti. Muharebe sonunda beş Yunan tümeni imha derecesinde iken teslim oldu ve Trikopis ile Diyenis esir alındı. Bu savaşa Mustafa Kemal Paşa, Sırp Sındığı'na atıfta bulunarak Rum Sındığı dedi. İsmet Paşa ise imzaladığı bir genelge ile savaşa Başkomutanlık Meydan Muharebesi adını verdi. Bu genelge ATASE'nin yayınladığı Türk İstiklal Harbi serisinin 2.cildinin 6. kısmı 3. kitabında bulunmaktadır.

3-İzmir'e girilirken bu bölgede özerk bir devlet kurulmuş muydu?

Evet. Yunanistan özellikle Sakarya Savaşı'nı kaybettikten sonra İngiltere'nin desteğini azaltması üzerine Batı Anadolu'yu elde tutmak için bir oyuna başvurdu. İzmir'de İyonya isminde bir özerk devlet kurduğunu ilan etti. Bu devlet Yunanistan'a katılma kararı alacak böylece İzmir'i ileride bir ateşkes veya barış görüşmesinde kendi toprağı olduğunu iddia edebilecekti. Temmuz'da bu tasarı ile kurdukları İyonya, 9 Eylül'de paramparça oluyordu.

4- Albay Reşat Bey neden intihar etti?

Albay Reşat Bey, Büyük Taarruz 'a 57. Tümen komutanı olarak katıldı. Vazifesi 27 Ağustos sabahı Afyon'un güneyinde Sandıklı'daki Çiğiltepe'yi düşmandan temizlemekti. Ordu taarruz düzeninde en sol kanatta yer alıyordu ve çemberin kapanması için onun Çiğiltepe'yi muhakkak aşması gerekiyordu. Bu zor vazife ile 27 Ağustos sabahı tümeniyle saldırıya geçti. Kuşatılmak istemeyen Yunan birlikleri inatçı bir direniş göstermeye başladı. İki saate süren boğuşmalar sonunda 10.30′a doğru Mustafa Kemal Paşa, Reşat Bey'i arayarak tepenin ne zaman alınacağını sordu. Reşat Bey yarım saat içerisinde tepeyi alacağını başkomutanına bildirdi. Ancak 11.00 sularında hala tepe direnince Reşat Bey vazife namusuyla intihar etti. Mustafa Kemal Paşa, bu andan hemen sonra aradığında Reşat Bey'in intiharını öğrendi ve derin üzüntüye boğuldu. Çiğiltepe ise Reşat Bey'in intiharından 45 dakika sonra temizlendi. Reşat Bey'in ailesine yıllar sonra Mustafa Kemal Paşa, Çiğiltepe soyadını vererek onu unutmadığını gösterdi.

5- Büyük Taarruz 'un Yunanistan’daki yankıları ne oldu?

Büyük Taarruzu hatta koca Milli Mücadele'yi küçümsemeye çalışan ve maalesef üstat gibi unvanlar ile tarihçiliği masalcılık nazariyatında tutan zatlara yanıt vermek isterdik ama en güzel yanıt Yunanistan'ın içine düştüğü durumdur. Yaklaşık 220.000 kişilik kuvvetlerinin dörtte ikisi savaş meydanında zayi oldu. Dörtte biri esir düştü. Kalanlar ise Trakya'ya çekildi. Yunanistan'da öteden beri Kral'a karşı homurdanan Venizelosçu cunta harekete geçti.  14 Eylül 1922'de Lider Albay Nikolaos Plastiras (Afyon'da 7. Tümen Komutanıydı), Albay Stilyanos Gonatas ve Deniz Yarbayı Dimitrios Fokas'ın yaptığı askeri darbe sonucunda Kral 1. Konstantin hükümeti istifa etti. Küçük Asya Felaketi ifadesiyle Yüksek Mahkeme kuruldu. Başbakan, Savaş Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'nın da aralarında olduğu isimler yargılandı. Atina Parlamentosu binasında  31 Ekim-15 Kasım 1922 tarihinde arasında yapılan duruşmalarda oy birliği ile Başbakan Gunaris, görevden alınan Başkomutan Hacianesti, Stratos, bir önceki Başbakan Protopapadakis, Stratos, Dışişleri Bakanı Baltacis ve  Savaş Bakanı Theotokis ölüm, Gudas ve Stratigos ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İnfazlar kurşuna dizme uygulamasıyla yapıldı. 22 Ekim 2010 tarihinde Yunanistan Yargıtay'ı  idam edilenlere iade-i itibar kararı aldı.

6- İzmir'e ilk giren subaya kılıç hediye edildi mi?

Evet. Büyük Taarruz hazırlıkları sırasında Buhara Heyeti Ankara'ya bir ziyarette bulundu. Bir kılıç Mustafa Kemal Paşa'ya, bir kılıç Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa'ya hediye edildi. Bir kılıç ise İzmir'e girecek ilk Türk subayına hediye edilmek üzere verildi. Fahrettin Paşa'nın Süvari Kolordusunda görev yapan Yüzbaşı Şerafettin Bey (Soyadı kanununda kendisine İzmir soyadı verildi) İzmir'e giren ilk birliğin komutanı olarak bu kılıcı aldı. Bu kılıcın öyküsü için Doç. Dr. Kemal Arı'nın 'Üçüncü Kılıç' eserine bakabiliriz.

Kaynakça

Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, c.I-II, Bilgi Yayınevi, Ankara 1998.

Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Zeus Kitabevi, İzmir 2009.

Kemal Arı, Üçüncü Kılıç, Zeus Kitabevi, İzmir 2011.

Toktamış Ateş, Türk Devrim Tarihi, Der Yayınları, İstanbul 1993.

Ayferi Göze, İnkılap Tarihimiz ve Atatürk İlkeleri, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1985.

Nilüfer Erdem, ‘Yunan Kaynaklarına Göre 1922 Yılında Batı Anadolu’da Otonom Devlet Kurmaya Yönelik Faaliyetler’, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2014 Güz, s.97-140

Celal Erikan, Türk Kurtuluş Savaşı, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2008.

Michael Llewellyn Smith, Yunan Düşü, çev. Halim İnal, Ayraç Yayınevi, Ankara 2002.

Alexander Anastasius Pallis, Yunanlıların Anadolu Macerası, çev. Orhan Azizoğlu, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1997.

ATASE, Türk İstiklal Harbi, c.II, 6. Kısım, III. Kitap, Büyük Taarruzda Takip Harekatı, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1969.

ATASE, Türk İstiklal Harbi, c.II, 6. Kısım, IV. Kitap, İstiklal Harbi'nin Son Safhası, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1969.

Nikolas Trikupis, General Trukopis'in Hatıraları, çev. Ahmet Angın, Kitapçılık Limited Şirketi Yayınları, İstanbul 1967.

 

 

 

 

Reklam