Yazımızın birinci bölümünde Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanlığı seçimlerini ele almıştık. Bu yazıda beşinci cumhurbaşkanlığı seçimine uzanacağız. 1966 yılının başlarında Cemal Gürsel'in sağlık durumu git gide bozulmaya başladı. Rahatsızlığının düzelmemesi üzerine Amerika Birleşik Devletleri'nde tedavi edilmesi gündeme geldi. ABD Başkanlığı uçağı ile yurttan ayrıldı. İlk birkaç gün tedavinin iyi gitmesine rağmen göstergeler tersine döndü. Gürsel komaya girdi. Bu kez kendi toprağında vefat etmesi fikri kabul gördü. Gürsel ağır bir atmosferde ülkeye geri getirildi ve havalimanından ambulansla hastaneye taşındı. Artık cumhurbaşkanlık vazifesini bozulan sağlığı gerekçesiyle sürdüremeyeceği otuz sekiz imzalı bir doktor raporu ile resmileşti. Türkiye derhal cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girdi.
İktidarda bulunan Adalet Partisi'nin istediği adayı seçtirme gibi bir aritmetik imkânı vardı. Millet Meclisi ve Senato'da sandalye sayısı buna haizdi. Ancak 27 Mayıs'ın hassas artçıları peş peşe gelmişti. Başbakan Süleyman Demirel, 'çatı' olabilecek bir isim düşündü. Hem iktidar hem muhalefet hem de ordu için tartışmasız benimsenebilecek bir aday olmalı idi. Demirel, Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'ı düşündü. Sunay'a giderek onu aday göstermek istediğini açtı. Sunay kabul etti. Ancak bir prosedür engelinin aşılması gerekiyordu. O dönem cumhurbaşkanı adayı olabilmek için ya milletvekili ya da senatör olmalıydı. Parlamento dışından aday gösterilemiyordu. Bu da hemen aşıldı. Kontenjan senatörlerinden biri istifa etti. Sunay jet hızıyla Genelkurmay Başkanlığı'ndan ayrıldı ve kontenjan senatörlüğüne atandı. 28 Mart 1966'da yapılan seçimlerde karşısında CKMP ve Alparslan Türkeş vardı sadece. Seçimi Sunay kazandı.
Türkeş'e göre genelkurmay başkanlarının cumhurbaşkanı olmaları hem siyasi rüşvet hem de sakıncalı bir geleneği başlatabilirdi. Bunun karşısında tavır göstermek adına aday oldu ve CKMP, Genel Başkanı'na oy verdi. Nitekim Faruk Gürler olayında Türkeş'in dile getirmek istediği sakınca gerçekleşmek üzere idi.
Peki, neden Sunay? 27 Mayıs'tan sonra iktidarı örtülü ele geçiren Silahlı Kuvvetler Birliği, orduyu elde tuttuğu için Milli Birlik Komitesi'nin üstüne çıkmış durumda idi. Milli Birlik Komitesi'nin tesiri azalmıştı. Seçimler ile demokratik düzene tekrar geçilmesinden kısa bir süre sonra Silahlı Kuvvetler Birliği'nin güçlü isimlerinden Albay Talat Aydemir 22 Şubat 1962'de ve 21 Mayıs 1963'te iki darbe girişiminde bulunmuştu. Sonunda darağacına giden Aydemir'e karşı demokratik düzenin işlemesinden yana tavır alan Sunay, özellikle ikinci girişimin bastırılmasında bizzat komuta etmişti. Siviller onun darbe girişimlerine geçit vermeyeceği kanısındalardı.
Sunay'ın seçiminde AP'nin aritmetik gücünü zorlamaması, CHP'nin 'Sunay, bizim de adayımızdır' açıklaması, ordu komuta kademesinin mecliste kendilerine ayrılan localarda tam kadro bulunması, beşinci cumhurbaşkanlığı seçiminin göze çarpan unsurlarıdır. 1966'ta başlayan görev süresi 1973 yılına kadar sürdü. Bu süre zarfında 1971 yılının 12 Mart'ında muhtıra ile tekrar demokrasi 'güdümlü' oldu. Sunay'ın cumhurbaşkanlığının süresinin dolması ise başka bir kavgayı başlatacaktı.
FACEBOOK YORUMLAR