Yağmur Tunalı'nın 'Yılmaz Öztuna' Kitabı Hakkında
Kitabın ilk sayfalarında bir belgesel programı için Yılmaz Öztuna ile Yağmur Tunalı’nın telefon görüşmesinden bahsedilir. Tanışmaları önce sesli olarak gerçekleşecek ve Yılmaz Öztuna’nın nükteli söyleşiyle tatlanacaktır. Yağmur Tunalı’ya ‘‘Ben Öztuna’yım. Ya siz?’’ diye sorar. Yağmur Tunalı da hem zekice ve hem de mütevazı bir cevap verir Öztuna’ya ‘‘Ben Üvey Tunalı’yım. Bütün geçmişiyle Torosların eteğinde yerleşen bir ailedenim.’’ Bu konuşmadan sonra yüz yüze de görüşürler ve dostlukları ömür boyunca sevgi ve saygı çerçevesinde gelişerek kıymet kazanır. Yılmaz Öztuna’nın atalarının başlarına gelen kötü olaylardan, Balkanlarda yaşanan facialardan, Osmanlı Devleti’nin izlediği askeri stratejik uygulamalarından bahsedilerek Yılmaz Öztuna’nın Eski Zağra’dan göç etmiş bir dedenin torunu olduğu belirtilir. Babasının önemli eğlence yerlerini işletmesi -Taksim Gazinosu gibi- Yılmaz Öztuna’nın ilim, kültür, siyasi ve sanat çevrelerinden ünlü simaları tanımasına vesile olur. Yağmur Tunalı Yılmaz Öztuna’nın çocukluk yıllarından itibaren hayatının tüm aşamalarını anlatır. Öztuna'nın akranlarından farklı bir çocuk olduğu, çok okuyup çok yazdığı aşikârdır. Müziğe olan tutkusu küçük yaşlardan itibaren gelişmiştir ve ilkokul son sınıfta Yılmaz Öztuna nota yazabiliyor durumdadır, üstelik bunu kendi kendine öğrenmiştir. Arkadaşlarından ileri bir seviyede olması, okumaya özellikle müzik ve tarih alanlarına ilgi duyması Yılmaz Öztuna’nın tüm hayatını da bu seyirde değiştirecektir. On beş yaşında iken yazdığı Ankara Savaşı’yla ilgili makalesi Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanırken o giderek artan merak, ilgi ve okuma aşkıyla kendinden emin bir şekilde yaşamaktadır.
Önemli isimlerle tanışmış olması ve onlardan ders almış olması Öztuna’nın yaşantısını elbette çok daha anlamlı hâle getirmiştir. On üç yaşında konservatuar sınavına girdiğinde verdiği olgun ve içi dolu cevaplarla hocalarının ilgisini çekecektir. Sadeddin Arel’le Türk Mûsikîsi Tarihi ile ilgili kısa sohbeti Yılmaz Öztuna’nın yaşıtı çocuklardan daha ileride olduğunu göstermektedir. Türk Mûsikîsi Tarihi ile ilgili okumalarına küçük yaşlardan itibaren başlayan Öztuna’nın yaşamı okumayla, çalışmayla ve bildiklerini yazarak halka ulaştırmakla geçmiştir. Yağmur Tunalı Yılmaz Öztuna’nın yaşamı boyunca yüz yirmi kitap yazdığını Beyefendi’nin kendi cümleleri ile nakleder.
Hayat Yayınları’nın yöneticiliğini uzun yıllar başarıyla yürütmüş olan Yılmaz Öztuna’nın nota, belge, kitap biriktirmek, tarih ve müzik araştırmalarına yoğun bir şekilde devam etmek gibi her zaman çok ciddi çalışmaları söz konusudur. Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi’ni yazmak son derece önemli ve kıymetli bir iştir ve ondan başka yazacak bir kabiliyet daha yoktur. O müzik konusunda hem çok bilgilidir ve hem de kaynaklara ulaşabiliyor -Sadettin Arel de ona arşivini haftanın bazı günleri açmış-, bazılarını satın alıyor ve sürekli araştırıyordur. Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi, Türk Bestecileri Ansiklopedisi çok kıymetli eserleri arasındadır. Kitapta Türk Mûsikîsi’nin II. Mahmut’tan itibaren geçirdiği evreler anlatılmakta giderek Batı Mûsikîsi’nin ön plana geçmesi ve Türk Mûsikîsi’nin görmezden gelindiğinden bahsedilmektedir. Uzun yıllar boyunca Yılmaz Öztuna’nın çalışmaları sonunda yazdıkları ile Türk Mûsikîsi hak ettiği itibarına kavuşmuştur.
Yağmur Tunalı onun nasıl siyasete girdiğinden ve siyaseti hangi amaçlara araç hâline getirdiğinden bahsetmektedir. Bu amaçlar elbette milletin menfaatine olan kültür, sanat ve ilimle ilgili olan çalışmalardır. Önemli bazı siyasilere Süleyman Demirel ve Turgut Özal gibi isimlere danışmanlık yapan Yılmaz Öztuna sohbetinden hoşlanılan, yazdıklarından çokça istifade edilen müthiş bir kıymettir. Tarih alanında da pek çok eser vermiş olan Beyefendi, Halil İnalcık ve İlber Ortaylı’nın her zaman takdirlerini almıştır. Mesela kitapta anlatılan İlber Ortaylı’nın Yılmaz Öztuna hakkındaki düşünceleri arasında dikkatimi çeken Ortaylı’nın Büyük Türkiye Tarihi, Devletler ve Hanedanlar adlı kitaplarını çıktığı seyahatlerde yanında götürüyor olmasıydı.
Kolay anlaşılabilir yazmakta, düşüncelerini net ve kesin bir yargıyla açıklamaktadır. Onun konuşmalarında netlik ve kararlılık vardır. Mesela Sultan Abdülaziz’in intihar etmediğini, öldürüldüğünü kesin bir dille söylemektedir. Çok okunmasına ve pek çok insana tarih bilinci kazandırmasına, tarihi sevdirmesine rağmen Yılmaz Öztuna çok da eleştirilen biri olmuştur. Öztuna'yı akademik camiadan görmeyen hatta onun bir tarihçi olarak adını bile andırmayan isimler bulunmaktadır.
Siyaset belki de en çok sanat, bilim, kültür alanlarında yapılan hizmetler söz konusu olduğunda işe yaramaktadır. 13 Ekim 1975 tarihinde bir hayâl gerçek olmuş ve Yılmaz Öztuna ile arkadaşlarının çok istedikleri ve uğrunda epeyce mücadele ettikleri İstanbul Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı kurulmuştur. Tüm bu gelişmelerin nasıl yaşandığı kitapta anlatılmaktadır. Yılmaz Öztuna çok okuyan, okuduğunu unutmayan, ilme, sanata, kültüre kıymet veren biridir. Haftada bir düzenlediği toplantılarına siyaset, ilim ve sanat dünyasından insanlar katılmakta ve bu toplantılarda çeşitli düşüncelerin, tarihin, müziğin, sanatın ve hatta siyasetin konuşulduğu saatler yaşanmaktadır. Toplantılara katılan önemli isimler bulunmaktadır ve onlar Yılmaz Öztuna’ya ve yaptığı çalışmalara saygı duymaktadır.
Kitabın okunması dileğiyle…
Önemli isimlerle tanışmış olması ve onlardan ders almış olması Öztuna’nın yaşantısını elbette çok daha anlamlı hâle getirmiştir. On üç yaşında konservatuar sınavına girdiğinde verdiği olgun ve içi dolu cevaplarla hocalarının ilgisini çekecektir. Sadeddin Arel’le Türk Mûsikîsi Tarihi ile ilgili kısa sohbeti Yılmaz Öztuna’nın yaşıtı çocuklardan daha ileride olduğunu göstermektedir. Türk Mûsikîsi Tarihi ile ilgili okumalarına küçük yaşlardan itibaren başlayan Öztuna’nın yaşamı okumayla, çalışmayla ve bildiklerini yazarak halka ulaştırmakla geçmiştir. Yağmur Tunalı Yılmaz Öztuna’nın yaşamı boyunca yüz yirmi kitap yazdığını Beyefendi’nin kendi cümleleri ile nakleder.
Hayat Yayınları’nın yöneticiliğini uzun yıllar başarıyla yürütmüş olan Yılmaz Öztuna’nın nota, belge, kitap biriktirmek, tarih ve müzik araştırmalarına yoğun bir şekilde devam etmek gibi her zaman çok ciddi çalışmaları söz konusudur. Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi’ni yazmak son derece önemli ve kıymetli bir iştir ve ondan başka yazacak bir kabiliyet daha yoktur. O müzik konusunda hem çok bilgilidir ve hem de kaynaklara ulaşabiliyor -Sadettin Arel de ona arşivini haftanın bazı günleri açmış-, bazılarını satın alıyor ve sürekli araştırıyordur. Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi, Türk Bestecileri Ansiklopedisi çok kıymetli eserleri arasındadır. Kitapta Türk Mûsikîsi’nin II. Mahmut’tan itibaren geçirdiği evreler anlatılmakta giderek Batı Mûsikîsi’nin ön plana geçmesi ve Türk Mûsikîsi’nin görmezden gelindiğinden bahsedilmektedir. Uzun yıllar boyunca Yılmaz Öztuna’nın çalışmaları sonunda yazdıkları ile Türk Mûsikîsi hak ettiği itibarına kavuşmuştur.
Yağmur Tunalı onun nasıl siyasete girdiğinden ve siyaseti hangi amaçlara araç hâline getirdiğinden bahsetmektedir. Bu amaçlar elbette milletin menfaatine olan kültür, sanat ve ilimle ilgili olan çalışmalardır. Önemli bazı siyasilere Süleyman Demirel ve Turgut Özal gibi isimlere danışmanlık yapan Yılmaz Öztuna sohbetinden hoşlanılan, yazdıklarından çokça istifade edilen müthiş bir kıymettir. Tarih alanında da pek çok eser vermiş olan Beyefendi, Halil İnalcık ve İlber Ortaylı’nın her zaman takdirlerini almıştır. Mesela kitapta anlatılan İlber Ortaylı’nın Yılmaz Öztuna hakkındaki düşünceleri arasında dikkatimi çeken Ortaylı’nın Büyük Türkiye Tarihi, Devletler ve Hanedanlar adlı kitaplarını çıktığı seyahatlerde yanında götürüyor olmasıydı.
Kolay anlaşılabilir yazmakta, düşüncelerini net ve kesin bir yargıyla açıklamaktadır. Onun konuşmalarında netlik ve kararlılık vardır. Mesela Sultan Abdülaziz’in intihar etmediğini, öldürüldüğünü kesin bir dille söylemektedir. Çok okunmasına ve pek çok insana tarih bilinci kazandırmasına, tarihi sevdirmesine rağmen Yılmaz Öztuna çok da eleştirilen biri olmuştur. Öztuna'yı akademik camiadan görmeyen hatta onun bir tarihçi olarak adını bile andırmayan isimler bulunmaktadır.
Siyaset belki de en çok sanat, bilim, kültür alanlarında yapılan hizmetler söz konusu olduğunda işe yaramaktadır. 13 Ekim 1975 tarihinde bir hayâl gerçek olmuş ve Yılmaz Öztuna ile arkadaşlarının çok istedikleri ve uğrunda epeyce mücadele ettikleri İstanbul Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı kurulmuştur. Tüm bu gelişmelerin nasıl yaşandığı kitapta anlatılmaktadır. Yılmaz Öztuna çok okuyan, okuduğunu unutmayan, ilme, sanata, kültüre kıymet veren biridir. Haftada bir düzenlediği toplantılarına siyaset, ilim ve sanat dünyasından insanlar katılmakta ve bu toplantılarda çeşitli düşüncelerin, tarihin, müziğin, sanatın ve hatta siyasetin konuşulduğu saatler yaşanmaktadır. Toplantılara katılan önemli isimler bulunmaktadır ve onlar Yılmaz Öztuna’ya ve yaptığı çalışmalara saygı duymaktadır.
Kitabın okunması dileğiyle…