Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

Nevşehir-Niğde-Konya Gezisi

06 Şubat 2024 - 10:44 - Güncelleme: 06 Şubat 2024 - 11:20

  On Beş Tatil ve Bir Gezi
Nevşehir-Niğde-Konya

 
Okullar on beş tatiline girince çocuklarım ile Kapadokya’ya gittik. Bursa’dan hareket saatimiz sabah saat dokuz sıralarıydı, Nevşehir’e öğleden sonra saat üç sıraları vardık. Kapadokya ilginç coğrafi özelliğiyle ve yer şekilleriyle beni her zaman büyülemiştir. İlk günümüzde otele yerleştikten hemen sonra Avanos’a gidebilme zamanımız oldu. Avanos çömlek yapımıyla ünlenmiş bir yerleşim yeri öncelikle buradaki bazı çömlek atölyelerini gezme şansımız oldu. Birkaç küçük objeyle birlikte kahvaltılık servis tabaklarından aldık. Nevşehir eskiden Muşkara olarak bilinirmiş. Hititler hâkimiyet alanlarını genişletince Kapadokya’yı, Komana’yı, Nyssa’yı içine alacak şekilde yayılırlar. Anadolu’nun diğer pek çok şehirleri gibi önce Pers sonra da Büyük İskender sahip olur bu topraklara. Bizans’tan sonra 1072 yılında Selçuklu Devleti’nin hâkimiyeti altına girer. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa zamanında Muşkara ismi yeni şehir manasına gelen Nevşehir adını alır.

Kızılırmak’ın Avanos’tan görünüşü.

 
Derinkuyu yer altı şehrini görmek maksadıyla Derinkuyu’ya gittik. Müzeleri ya da tarihi eserleri görebilmek için müze kartı gerekiyor yoksa her bir müze ziyareti sırasında yüksek meblağlar ödemek zorunda kalabilirsiniz. Daha önceleri ben de bilmiyordum benim gibi müze kartı nasıl çıkarılacağını bilmeyenler için bir açıklama yapmak isterim. Akıllı telefonlarınıza indireceğiniz müze kart uygulamasında önce üyelik oluşturuyorsunuz, e-posta adresinize gelen bağlantıdan üyeliğinizi onayladıktan sonra altmış lira gibi bir ücret ödeyerek üyeliğinizi aktif hâle getiriyorsunuz. Böylelikle bir yıl boyunca Türkiye içindeki tüm müzeleri hiçbir ücret ödemeden dolaşabilme şansınız oluşuyor.

Derinkuyu Yeraltı Şehri
Derinkuyu yeraltı şehri kayalara oyulmuş bir şehir. Yaşanılan çağda savaşların getirdiği acımasız hayat koşulları insanları bu yeraltı şehrini inşa etme noktasına getirmiş. Savaşlardan ve zulümden kaçan insanlar inşa ettikleri bu yeraltı şehrine sığınmış. Derinkuyu yeraltı şehrinde su kuyuları, havalandırma sistemi, kilise, şaraphane, okul olarak kullanılan kısım ve ahır bulunuyor. İrili ufaklı pek çok odası bulunan yeraltı şehrinin yaşanılan çağın teknolojik imkânları düşünüldüğünde yapılışı imkânsızmış gibi görünüyor. İmkânsız olanı başarabilen insanlar burada bir şehir kurmuş ve yaşamış.
Derinkuyu Yeraltı Şehrinden bir görüntü.
Biz toplamda yedi katını gezebildik denildiğine göre şehir on iki ya da on üç kattan oluşuyormuş. Yedi kattan sonrasına henüz ulaşılamış.
*
Yolumuz daha sonra Göreme ve Uçhisar’a doğru açıldı. Göreme Açık Hava Müzesi görülmeye değer yerler arasındadır. Avanos’ta bulunan Güray Müze de yine mutlaka gezip görülmesi gereken yerler arasına giriyor. Güray Müzesi’nde biz öncelikle müze kısmını gezdik. Burada birçok sanatçının eserleri sergileniyor, arkeolojik kazılarda yeraltından çıkarılan milattan öncesine ve milattan sonrasına tarihlendirilen objeleri insanlığa kazandıran bilim insanlarının isimlerinin yazıldığı camlı bölmelerde tarihi eserleri görebiliyorsunuz. Kızımın dikkatini birçok objeyle birlikte bazı iksir şişeleri de çekmişti.



Bu objelerin tedavi amaçlı kullanıldığına hiç şüphe yok. İçlerinde çeşitli şifalı otlar kaynatılmış olmalı.

Güray Müze’den bir kare daha.

 
Kaya Şehir Nevşehir
Nevşehir Kalesi
Nevşehir Kalesi bir tepe üzerine kurulmuş. Kalenin sur kısımlarına çıktığınızda şehrin her yerini görebilme imkânınız oluyor. Herhangi bir istila girişiminin gözcüler tarafından ilk andan itibaren fark edileceği bir yüksekliğe kurulan kalenin altında dünyanın en büyük yer altı şehri bulunuyormuş.
Nevşehir Kalesi’nden bir görüntü.

Gümüşler Manastırı Niğde
Yeni Türk harflerinin kullanılmasıyla Niğde olarak kullanılan şehrin ismi tarihi kaynaklarda Nakida veya Nekide olarak geçiyor. Gümüşler Manastırı Niğde’ye bağlı Gümüşler kasabasında bulunuyor. Manastırın avlusu kare şeklinde olup yine yeraltı odalarından oluşuyor. Dışarıdan bakıldığında yapı iki katlı olarak görülüyor. Gümüşler Manastırı büyük bir arazi üzerine kurulmuş. Kapı olarak kullanılan büyük tekerlekleri burada da gördük. Gümüşler Manastırı kayalar oyularak oluşturulmuş bir yapıdır.

Gümüşler Manastırı Tekerlek Kapı

Manastırın Avlusu

Gümüşler Manastırı’ndan bir görüntü. 

 
Konya ve Mevlâna
Konya’ya vardığımız vakit öğeden sonra saat iki sularıydı. Konya düzenli bir şehir; sokakları, caddeleri, evlerin konuşlandırılmış biçimleriyle o intizamı görebiliyorsunuz. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde yazılana göre Konya’ya ilk gelen Selçuklulardan Alaaddin Keykubat’tır. Konya havalisini Karamanoğulları elinden Yıldırım Bayezid Han alır. Konya halkından için Evliya Çelebi hepsinin Türk olduğunu ve açık-seçik bir Türkçe ile konuştuklarını bildirir. Hz. Mevlâna’dan da bilgi veren seyahatnamede Mevlâna’nın Belh’te doğduğu babası ve diğer yakınlarıyla çocuk yaşta Karaman iline geldiği yazılıdır. Mevlâna öncelikle Nakşibendi tarikatına mensup Müslümanlara öncü olur, Şems-i Tebrizi’den bütün batini bilimleri öğrenen Mevlâna Mevlevilik tarikatını kurar. Hz. Mevlâna’nın mekânı Sultan Süleyman Han zamanında yaptırılır. Sultan Süleyman Bağdat fethine giderken buraya iki yüz kese masraf bırakır. Bağdat’ı fethedip geldikten sonra burada kalıp inşa işlerinin bizzat başında durur. Hz. Sultan el-Ulemanın (Mevlâna’nın babası) sandukası en yüksektedir. Tekkede bulunan kiler, fırın, mutfak, yemekhane de Süleyman Han hayratıdır. Tekkenin yanında iki minareli bir camii, bir medrese, bir ziyafet yeri vardır bu yapılar da Sultan Süleyman zamanında yapılmıştır. Seyahatnamede bildirildiğine göre o zamana değin Osmanlı ülkesinde böyle büyük bir tekke daha yoktur.

 


Mevlâna’nın Sandukası.

Konya Çift Minareli Camii.

Kaynak:
Çelebi, M. Z. (2021). Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Cilt 2. ) Sayfa 1171-1180. İstanbul: Üç Dal Neşriyat.
  
  

Reklam