Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

Eceli Gelmiş

11 Haziran 2023 - 05:00 - Güncelleme: 11 Haziran 2023 - 05:23

Eceli Gelmiş
Ahmet, berber koltuğunda neredeyse uyumak üzereydi. Samet dakikalardır cep telefonuna bakıyor, çoktan bitirmiş olması gerektiği saç tıraşını unutmuş görünüyordu. Ahmet bir önceki günün yorgunluğunu henüz üzerinden atamamıştı, başı önüne düştü. Kaç dakika bu şekilde durduğunun kendi de farkında değildi, başını kaldırdığında cep telefonuna bakan Samet’i görüp öfkelendi. Neredeyse bunalıma girmek üzereydi.
- Dakikalardır seni bekliyorum Samet. Saç tıraşına bugün devam edebilecek misin? Yoksa koltuktan kalkayım mı?
- Tamam Ahmet ağabey hemen geliyorum. Ağabey kusura kalma, bugün mahkemem vardı, gelen mesajlara bakıyordum.
- Ha sahi ne oldu o iş?
Samet elindeki makası bıraktı, başladı anlatmaya. Ahmet’in canı sıkılsa da Samet’i dinliyormuş gibi yapıyor ve de saç tıraşını neden bıraktığını anlayamıyordu.
- Samet sen iki işi aynı anda yapamıyor musun?
- Nasıl ağabey?
- Yani diyorum hem konuşsan derdini anlatsan da ve hem de tıraşa devam etsen nasıl olur? Dakikalardır buradayım, daha tıraşın yarısını getiremedin.
- Ağabey deneyeyim ama ben yapamıyorum ya. Bir işe odaklanınca diğer bir işi bu şekilde beceremiyorum.
- Tamam sakin ol, tıraşa devam et yavaş yavaş da anlat bakalım.
- Ağabey kadın bibolar hastası.
- Samet oğlum bibolar da neyin nesi bipolar olmasın o?
- Dilim dönmüyor be ağabey. He işte bibolar hastası ağabey.
- Hay Allah! E sonra. Bir yandan anlatırken bir yandan da devam et tıraşa.
Samet anlatacağım diye elindeki makası masaya koymuştu, gözleri doluyor, yüzü kızarıyordu. Ahmet de çaresiz Samet’i teselli etmeye çalışıyordu. Bir yandan da bu berbere geldiği için pişmandı. O sırada Esra aradı, Ahmet telefonu açtı.
- Hayatım neredesin?
- Saç tıraşı oluyorum, sonra hemen geleceğim.
- Ahmetçiğim krem siparişi verdim.
- Tamam güzelim.
- On bin lira krem.
- Tamam güzelim sorun değil.
- Bu akşam körfezdeki Balık Lokantası’ndan yer ayırttım, oraya gideceğiz. Hazırlanıyorum, sen gelince hemen çıkarız.
- Tamam canım nasıl istersen.
Samet elindeki telefonla oynaya dursun, Ahmet de bunalımdan bunalıma sürüklensin. Bu sırada berber dükkanına iri kıyım bir adam girdi. Ahmet, iri kıyım adamın aynaya yansıyan aksine baktığında adamı tanıyacak oldu. Yüzü hiç yabancı gelmiyordu, nereden tanıyordu bu adamı? Kimdi bu adam? Hafızasını yokladı.
- Samet mahkeme nasıl geçti? Senin deli neler dedi yine?
- Bibolar Rıfat ağabey bibolar o. Ağabey sorma. Üç bin lira nafaka istiyor. Avukatı dürtüklüyorum itiraz et diye ama iş yok bizim avukatta. Bu para normal diyor, itiraz etmek istersen sen et diyor.
- Allah Allah o nasıl avukatmış öyle?
Ahmet şaşkındı, karısı bir kreme on bin lira verirken başka bir kadın ayda sadece üç bin lira nafakaya razı oluyordu. Ve üstelik de boşanmak istediği adam bu üç bin lirayı fazla görüyor azaltmak istiyordu. Ahmet söze girdi.
- Senin çocuğun yok muydu?
- Var ağabey. Ellerinden öper bir oğlum var. Kadın bana vermiyor oğlumu ağabey bibolar hastası.
- Sen bu kadını doktora götürdün mü? Nereden biliyorsun bipolar hastası olduğunu?
- Ağabey çekmecede ilaçlar buldum fotoğraflarını çektim sonra bir arkadaşıma gösterdim.
- E sonra ne oldu?
- İnternete girip baktık ağabey bibolar hastaları kullanıyormuş o ilaçları.
- Doktora gitseydiniz keşke. Böyle internete girmekle olmaz ki. Hem sonra sormadın mı karına bu ilaçlar neyin nesi diye?
- Sordum ağabey. Bir şeyler söyledi ama tam aklıma gelmiyor şimdi. Bir rahatsızlık adı söyledi. Bana demediler ağabey yoksa alır mıydım ben o kadını. Evlenmek için neler çektiğimi biliyorsun. Sen kırk beş yaşına kadar dur dur da böyle bibolar hastası bir kadın al.
- Bu iş böyle olmaz ki. Karınla anlaşmazlığını bir-iki kez anlatmıştın bana, boşanacağım da demiştin ama psikolojik problemlerden bahsetmemiştin.
- Ahmet ağabey neler çektiğimi bir bilsen acırsın bana. Dükkânı kapatıyorum eve gidiyorum kadın bugün kiminle beraberdin diye soruyor, kavga ediyor, kendini yere atıyor. Ertesi gün özür diliyor. İlaçlarını alınca hiçbir şey yok normal biri gibi oluyor. Almayınca çok fena ağabey bibolar hastası.
- Oğlum bibolar değil ya bipolar diyeceksin.
İrikıyım adam döner sandalyede kendi ekseni etrafında dönmeye başladı. Ne insanlar var diye düşündü Ahmet. Biri karısını doktora götürmemiş, bipolar hastası diye kendi kendine teşhisi koymuş diğer adam da cüssesinden beklenilmeyecek hareketlerde bulunuyor, çocuk gibi döner sandalyede fır fır dönüyor. ‘‘Aklıma mukayyet ol Allah’ım.’’ diye düşündü. Bu irikıyımı bir yerlerden tanıyordu ama nereden tanıdığını bir türlü hatırlayamıyordu.
- Samet tıraşa devam et de hadi bitir. Eşim beni bekliyor, hemen çıkmam lazım.
Samet eline tarakla makası tekrar aldı bu seferde irikıyım adam Ahmet’in yanına gelmiş, ona doğru tuhaf tuhaf bakmaya başlamıştı. Bir iki adım kadar geriledi, bakışlarını Ahmet’e sabitlemişti.
- Psikolog musun sen?
- Bana mı söylüyorsunuz beyefendi?
- Evet sana diyorum. Psikolog musun?
- Hayır değilim. Kendi işimle meşgulüm.
- Okumuş biri olduğun belli deminden beri bakıyorum da öyle zannetmekle olmaz, kadını doktora neden götürmedin gibi sözler ediyorsun oradan okumuş biri olduğunu anladım.
- Evet beyefendi aklın yolu bir. Aslında söylediklerimin okumuş olmakla da pek bir ilgisi yok. Azıcık hayat tecrübesi olan ve insanları anlamaya çalışanlar edebilir böyle sözleri.
- Samet oğlum devam et adamın tıraşına. Bak Ahmet Bey fazla kibar bir adamsın. Senin dediğin gibi olmuyor bu işler. Bir kadın kocasından fazla konuşamaz, hele hele kocaya sen bugün neler yaptın, yoksa beni aldattın mı gibi laflar ederek adamın moralini bozamaz. Adam gün boyu çalışmış evine gelmiş huzur bulmak istiyor, hem erkeğin elinin kiridir canım yapsa da ne çıkar?
- Şimdi sizinle burada toplumsal konuları konuşmak istemiyorum. Tabii istediğiniz şekilde düşünmeye devam edebilirsiniz. Huzur verme konusunda katılıyorum. Yersiz şüphelerini eşine söyleyen ve kavga eden kadınlar da vardır. Haklı yere hesap soran da olabilir. Samet tıraşımı bitir de gideyim.
- Tamam ağabey. Ahmet ağabey bana inan kadın bibolar diyorum sana.
- Olabilir ama olmayabilir de. Sizin sevginiz bitmiş sanırım evliliğinizin bitmesi iyi olacak. Hâlbuki sen o kadını sevseydin mücadele ederdin. Belki birlikte doktora giderdiniz kadının şüpheli hareketleri ya da dengesiz hareketlerinin kaynağı nedir öğrenmiş olurdunuz aynı zamanda senin de bir yanlışın varsa ortaya çıkardı doğru davranmayı öğrenebilirdin.
- Sen eskiden de böyleydin Ahmet.
- Beyefendi siz kimsiniz Allah aşkına deminden beri bana bakıyorsunuz, hayır, tanıyacağım, isminiz dilimin ucuna geliyor çıkaramıyorum.
- Ben seni görür görmez tanıdım. Seninle ilkokul arkadaşıyız. Adım Rıfat hatırladın mı?
- Hayır.
- Olsun, büyük adamlar küçük adamları tanımazmış.
- Estağfurullah o ne demek öyle. Şimdi biraz hatırlıyorum sizi.
- Hatırladın öyle mi? Ama son hatırladığın kişi olacağım. Kaderinin benim elimde olduğunu söylemek zorundayım şimdi sana.
- Efendim anlayamadım.
- Şimdi anlayacaksın.
Rıfat belinden çıkardığı silâhı ateşledi. Ahmet’in hayatı şakağından giren kurşunla bir türlü sonu gelmeyen tıraş yüzünden berber koltuğunda son buldu. Rıfat, Samet’in donmuş bakışları, titreyen ellerine aldırmadan dükkândan çıktı. Bu sırada Ahmet’in telefonu çalmaya başladı arayan Esra’ydı.