Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

Bursalı Süleyman Çelebi ve Mevlit

21 Mart 2024 - 07:16 - Güncelleme: 21 Mart 2024 - 07:36

Bursalı Süleyman Çelebi ve Mevlit
Süleyman Çelebi’nin mezarı Bursa çekirge Caddesi üzerindedir. Vali Haşim İşcan’ın ve Eski Eserler Kurumu’nun kılavuzluğuyla mezarı türbe hâline getirilmiştir. Türbenin üzerindeki anıtta beyaz mermer üzerinde şu mısralar yazmaktadır.
 
‘’Hak Taalâ çün yarattı Âdem’i
Kıldı Âdemle müzeyyen âlemi
Dedi gördüm o Habib’in ânesi
Bir acep nur kim güneş pervânesi
Bir huruf-ü sav-ü lâfz ol padişah

Mustafa’ya söyledi bi iştibâh’’

 
Süleyman Çelebi’nin hayatı hakkında verilen bilgiler az ve yetersizdir. Latifî Süleyman Çelebi’yi İvaz Paşa’nın oğlu ve şair Atâi’nin büyük kardeşi olarak göstermiştir. Yalnız arada zaman farkı olduğundan bu bilginin doğruluğu kabul edilmemiştir. Gelibolulu Ali ise Künh-ül-Ahbâr’da; Süleyman Çelebi’yi ana tarafından Şeyh Mahmud’un torunu olarak göstermektedir. Şeyh Mahmut için Osman’ın kayın babası Şeyh Edebali’nin oğlu olduğu ve Orhan Gazi ile silâh arkadaşlığı yaptığı rivayet edilir. Şeyh Mahmud ilim sahasında da müderrislik vazifesinde bulunmuştur. Mahmud Paşa’nın divanı olmamasına rağmen şiir yazan bir zat olduğu bilinmektedir. Bazı kaynakların belirttiğine göre Mahmud Paşa’nın oğlu Vezir Ahmed Paşa, Süleyman Çelebi’nin babasıdır.[1]
 
Süleyman Çelebi’nin eserinde işlediği konuları âyet ve hadislerle ustaca desteklemesi dini ilimlerde bilgisinin ileri düzeyde olduğunu göstermektedir. Kaynaklar onun Yıldırım Bayezid zamanında Dîvânı Hümâyun imamlığı ve Bursa Ulu Camii imamlığı yaptığını nakleder. Mevlevî ya da Halvetî olduğu ileri sürülen Süleyman Çelebi’nin 1422 yılında öldüğü kabul edilmektedir. Vesiletü’n-necât’ı 1409 yılında Bursa’da tamamladığı eseri içindeki bir beyitte belirtilir.[2]

İlmi, irfanı ve iyi hasletleri ile ün salmış Süleyman Çelebi Yıldırım Bayezid’in de dikkatini çeker ve divan imamlığına tayin edilir. Yıldırım Bayezid’den sonra on yıl kadar bir süre Emir Süleyman’ın da imamlığını yapan Süleyman Çelebi Mevlidi bu sıralarda yazar. Süleyman Çelebi’nin Emir Sultan’a olan yakınlığı dolayısıyla ona Halvetî diyenler olmuştur yalnız bazı kaynaklarda Mevlevî olduğu yazılmaktadır.[3]

Mevlit
Süleyman Çelebi’nin Vesilet-ün-necât’ı Türkçede kendi nevinde yazılan ilk eserdir. Sonraları Mevlit örnek alınarak birçok eserler meydana getirilse de hiçbiri Süleyman Çelebi’nin Mevlidi gibi beğenilmemiştir. Mevlit denilince akıllara Hz. Muhammed’in doğumu ve bunu anlatan eser gelmektedir. Mevlitler Hz. Peygamberin doğum günü dolayısıyla yapılan şenlikler ve merasimlerde okunmak maksadıyla yazılmıştır. Tarihte ilk kez Fatımiler döneminde Hz. Peygamberin doğum gününü kutlamak için merasim yapıldığı belirtilmiştir. Hz. Muhammed’in sağlığında ya da dört halifeler devrinde Hz. Muhammed’in doğum gününü kutlamak için herhangi bir merasim yapılmamıştır. Süleyman Çelebi’ye kadar birçok Arapça Mevlit yazılmıştır. Bunlar arasında Muhyiddin-i Arabî, El Bekrî, İbn-ül-Cezeri’nin eserleri zikredilebilir.
 
Mevlidin Yazılış Nedeni
Süleyman Çelebi Vesilet-ün-Necât’ı Hz. Peygamberin diğer peygamberlerden üstün olduğunu ispat etmek için yazmıştır. Latifi’nin tezkiresinde Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i yazma nedeni şu şekilde açıklanır. Bursa’da bir vaiz camide vaaz ettiği sırada (La nüferriku beyne ahadin min rüsülih, Bakara Sûresi 285) âyetini tefsir ederken, peygamberler arasında hiçbir fark olmadığını, bu âyet gereğince de Hz. Muhammed’in Hz. Musa’dan üstün olmadığını söyler. O sırada cemaat arasında bulunan din konusunda bilgili olan bir kişi buna itiraz eder. Bu âyete verilen mananın yanlış olduğunu belirterek ‘’Hey nâdan ve cahil, sen tefsir ilminde yayasın. Peygamberler arasında fark yoktur demekten murad resüllük ve nebilik bakımındandır. Yoksa mertebe ve fazilet bakımından değil. Eğer bu bakımdan olsaydı. ‘O peygamberlerin kimini kimine üstün ettik Bakara 253) âyetinin manasını nasıl uygun düşerdi?’’ diye söyler. Bu olay yaşanıldığı zaman iki din âlimi arasında kalan halk Süleyman Çelebi’den hakemlik yapmasını ister. Süleyman Çelebi’nin Mevlidi yazmasına sebep işte bu yaşanılan hadisedir. Bu hadisenin gerçekliği konusunda tartışmalar olsa da Süleyman Çelebi’nin Mevlidi yazmasına sebebin Hz. Muhammed’in diğer peygamberlerden üstün olduğunu göstermek için olduğu söylenebilir. Süleyman Çelebi’nin Mevlidi yazmasındaki diğer bir gaye ise ehl-i sünnet akidesini yıkmak isteyenlerin ve batınîlik propagandası yapanlarını tesirini azaltmaktır.[4]
 
Mevlidin asıl adı Vesîlet-ün-Necât olup kurtuluş yolu, sebebi anlamına gelmektedir.

‘’İşbu kân- şehd ki şirindir dadı
Bil Veîlet-ün-Necât oldı adı.’’

 
Mevlid 1409-1410 yılında yazılmıştır. Bu hususta herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.

‘’Hem sekiz yüz on ikide târihi
Bursa’da oldı tamam bu iy ahî’’

 
Mevlid yazıldığı vakit Süleyman çelebi Ulu Cami’de imamlık yapmaktadır. Arapça mensur bir dua ile başlayan mevlit mesnevi şeklinde yazılmıştır. Yalnız doğum bölümünün ikici faslının son kısmı ve üçüncü faslı kaside şeklindedir doğum bölümünün sonuna 10 beyitlik bir methiye eklenmiştir. Mevlit XV. asır Eski Anadolu Türkçesiyle yazılmıştır. Süleyman Çelebi açık ve sade bir dil kullanmıştır. Çağdaşlarının eserlerine göre Arapça ve Farsça kelimelere ve tamlamalara daha az yer vermiştir. Süleyman Çelebi’nin üslubu sade ve külfetsizdir. Süse, yapmacığa kapılmadan mübalağaya düşmeden duygu, düşüncelerini anlatmıştır. Mevlidin yüzyıllar boyunca bu kadar sevilmesi dil ve anlatımdaki açıklık ve samimilik ile sadelikten ileri gelmiştir.

‘’Allah adın zikr idelüm evvelâ
Vâcib oldur cümle işde her kula

Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi asan ide Allah ana

Allah adı olsa her işün öni
Hergiz ebter olmaya anun sonı

Her nefesde Allah adın di müdam
Allah adıyla olur her iş tamâm

Bir gez Allah dise ışk ile lisân
Dökülür cümle güneh misl·i hazân

lsm·i pâkin pâk olur zikr eyleyen
Her murâda irişür Allah diyen

lşk ile gel imdi Allah eydelüm
Derd ile göz yaşı'la âh idelüm

Ola kim rahmet kıla ol pâdişâh
Ol Kerîm ü ol Rahîm ü ol İlâh’’ [5]



















 
 
 

Süleyman Çelebi'nin mezarı Bursa Çekirge caddesi üzerindedir.







KAYNAKLAR
 
[1] Süleyman Çelebi. Mevlid Vesîlet-Ün-Necât. Hazırlayan Faruk K. Timurtaş. Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları. İstanbul. 1990.
[2] TDVDİA. 29. Cilt. Mevlit. 485, 486.
[3] Hazırlayan Hasan Turyan. Bursa Evliyaları ve Tarihi Eserleri. Hünkar Ofset. İstanbul. 1997. Sayfa 152, 153.
[4] Latîfî. Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsırat’ün-Nuzamâ. Hazırlayan Rıdvan Canım. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar genel Müdürlüğü. ekitapkültürturizmgovtr. Ankara. 2018. Sayfa 92,93.
[5] Süleyman Çelebi. Mevlid-Vesilet-Ün-Necat. Hazırlayan Faruk K. Timurtaş. Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları. İstanbul. 1990. Önsöz VI ve VII. Numaralı sayfalar ile 4,5. Sayfalar.