Ali Rıza Özdemir / Atatürk’ün Dervişleri Adlı Kitaba Bir Bakış
Atatürk’ün Dervişleri adlı kitabın önsözünde yazar Ali Rıza Özdemir kitabın yazılma nedenini şu şekilde açıklıyor. ‘‘Bu çalışmanın iki amacı vardır: Birincisi, Alevîlerin Kurtuluş Savaşındaki rolünü yeterli düzeyde açıklamak, ikincisi ise Alevîlerin Atatürk algısına sağlıklı bir temelde izah getirmek.’’
Birinci Dünya Savaşı yıkıcı bir savaş olmuştur. O yıllarda evine ateş düşmeyen aile kalmamıştır. Savaş boyunca iki milyon sekiz yüz elli bin asker seferber edilmiş, iki milyondan fazla asker ölüm, yaralanma, hastalık ve diğer nedenlerle savaş dışında kalmıştır.
Kitapta Osmanlı sınırları içinde yaşayan Alevîlerin bütün Türk evlâtları gibi vatan savunmasında yer aldığı, cephelerde sırt sırta vuruştukları, şehit ya da gazi oldukları belirtilir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Hacı Bektaş’ı Veli Dergâhının postnişini Cemalettin Çelebi’dir. Cemâlettin Çelebi doğuda Ermeni çetecilerle savaşabilmek için büyük bir alay kurar. Bütün millete temsilci gönderir ve asker toplamaya başlar. Toplanan askeri birliklere Bektaşî Mücahit Alayı denilmektedir. Birliğin önemli bir kısmı da Doğu illerindeki Kızılbaş aşiretlerinden oluşmaktadır. Cemaleddin Çelebi’nin Talat ve Enver Paşaların ricaları üzerine milis alayı kurmak için görevi kabul ettiği belirtilir. Çelebi dört bir yana haber salar, Sivas’a ardından Erzincan’a geçer. Dersim’de bulunan Kızılbaş aşiretlerinden de asker temin etmek için bölgeye giden Cemaleddin Çelebi’nin çağrısı üzerine binlerce Dersimli silâh altına alınır, milis birlikler oluşturulur.
Karadeniz’de gayrimüslim ve Türkler arasında yaşanan olayların incelenmesi için bir müfettiş gereklidir. Mustafa Kemâl Paşa’nın göreve getirilmesi gündeme gelir. Mustafa Kemâl Paşa da Anadolu’ya geçmek istemektedir. Bu onun için kaçırılmayacak bir fırsattır. Mustafa Kemâl Paşa geniş yetkilerle donatılmak ve bütün askeri birlikler ile valilere doğrudan emir vermek istemektedir. İsteklerine uygun bir talimatname hazırlatır. Şakir Paşa yönergeyi imzalamaz, sadrazam da aynı şekilde imzalamaz, her ikisi de sadece belli belirsiz mühür basmakla yetinirler. Sultan Vahdettin atama yazısını imzalar. Artık yola çıkma vaktidir. Mustafa Kemâl Paşa’nın yola çıkmasına engel olan nedenler ortadan kalkmıştır. Yola çıkmadan evvel pek çok ihbar alınır. İhbarlardan biri İngilizlerin Bandırma Vapuru’nu Karadeniz’de batıracaklarına yöneliktir. Atatürk bu noktada şu sözü söyler: ‘‘Burada esir gibi yaşamaktansa, Karadeniz’de batmayı tercih ederim.’’ 19 Mayıs’ta Samsun’a varan Mustafa Kemâl Paşa ile bir ulusun kaderi yeni baştan yazılmaya başlanacaktır.
Kitapta o dönemdeki Alevî toplumundan da bahsedilmektedir. O çağda Alevî toplumu iki ana kütleden oluşmaktadır. Bektaşîler ve Kızılbaşlar. Bektaşîler, Hacı Bektaş Veli’nin bel ve yol evlatlarından oluşur. Bel evlatları, Hacı Bektaşî Veli’nin soyundan gelen Çelebilerdir. Bunlar dergâhın bağlı olduğu vakfın sahibidirler. Etraflarında oluşan Türkmen boylarıyla geniş bir kütle oluştururlar. Çelebilerin başında Çelebi Efendi bulunmaktadır.
Yol evlâdı olan Babağanlar ise daha sonradan dergâha dâhil olanlardır. Babağanların başında Dedebaba bulunmaktadır.
Kızılbaşlar, Ocaklar ve Talipler şeklinde örgütlenirlerdi. Merkezî konumu oluşturanlar Hz. Muhammed’in soyundan geldiğine inanılan kişilerdi.
Sivas Kongresi başarıyla tamamlanmıştır. Kurtuluş Savaşı Ankara’dan yönetilecektir. Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya geçerken Hacı Bektaşî Veli’ye uğramak ister. Mustafa Kemâl Paşa Cemaleddin Çelebi ve hem de Salih Niyazi Baba’dan destek isteyecektir. O zamanki Alevî nüfusu hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte 3-4 ya da 6 milyon oldukları ve ülke nüfusunun önemli bir kısmını oluşturmakta oldukları belirtilir. Mustafa Kemâl Paşa ve Temsil Kurulu, Hacı Bektaş kasabasına vardıklarında, kasabanın dışında Beş taşlar denilen mevkide Salih Niyazi Baba onları karşılar, yanında Cemaleddin Çelebi’nin oğlu Hamdullah Çelebi de vardır. Bu çok önemli bir olaydır çünkü Enver ve Talat Paşalar da daha önceden destek istemek maksatlı Hacı Bektaş’a gitmiş ancak Cemaleddin Çelebi iki büyük devlet adamını dergâhın selamlığında karşılamıştır. Alevîler Kurtuluş Savaşına maddi yardımda bulunmuş, dergâhta biriken 1800 altın lirayı harcanmak üzere vermişlerdir. Dergâhtaki bütün yatak, battaniyeleri, ambarlardaki zahireleri araçlara yükletmişler ve Mustafa Kemâl Paşa’ya teslim etmişlerdir.
24 Aralık 1919 günü Temsil Kurulu Kırşehir’e varmış, büyük coşkuyla karşılanmıştır. Mustafa Kemal Paşa şerefine fener alayları tertip eden halka Namık Kemâl’in meşhur beytini değiştirerek okur. ‘‘Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini / Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.’’
Mustafa Kemâl Paşa Ankara’ya geldiğinde büyük bir coşkuyla karşılanır. Başlarında Atatürk’ün bulunduğu 3 bin atlı ve 700 yayadan oluşan Seymen Alayını, dervişler, esnaf, okullar, halk coşkuyla karşılar. Seymen Alayının önünde davulcular ve zurnacılar vardır. Davulcuların muhakkak Kızılbaş Abdallar olduğu Enver Behnan Şabolyo’nın kitabından aktarılmış, davulcuların giydiği kıyafet ve davullarını çalış şekilleri kitabın içinde yer almıştır. Bu noktada şu bahis dikkatimi çeken meselelerdendir. Kitap da şöyle bahsediliyor: Seyman Alayının üç kere oluştuğu görülmüştür. İlki Selçuk Bey’in Han seçilişinde, ikincisi Osman Bey’in seçilişinde, üçüncüsü ise Mustafa Kemâl Paşa’nın Ankara’ya gelişinde.
Kitabın üçüncü bölümü Atatürk’ün Dervişleri adları bölümdür, oldukça ilgi çekicidir. Yazımda sadece Dersimli Diyap Ağa’dan bahsedeceğim. 1890 yılında İngiliz ve Rus Konsoloslukları Osmanlı’ya karşı isyan etmesi için Diyap Ağa ve maiyetine büyük paralar teklif ederler. Ancak Diyap Ağa teklifi kabul etmediği gibi gelen yetkilileri kovar. Devlet ve Dersimliler arasında uzlaşma arayan bir kişidir. Birinci Dünya savaşı sırasında Doğu Cephesinde savaşmak üzere Deli Halit Paşa komutasındaki ordu birliklerine asker vermiştir. Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’da açılması üzerine Dersim’den milletvekili seçilmiştir. Koçgiri olayları patlak verdiğinde BMM tarafından gönderilen nasihat heyetinin içinde yer almıştır. Etkili çalışmalar yapmıştır. İsyan Dersim’e sıçramamıştır. Hatta ayaklanmanın elebaşlarını Dersim’e kabul edilmemesini sağlamıştır. 1925 senesinde patlak veren Şeyh Sait İsyanının Dersim’e yayılmasını önlemek için çalışmalar yapmıştır.
Kitapta tarihi pek çok olaylar yer almaktadır. Verilmekte olan bilgiler titiz araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmış, birçok kaynağa başvurulmuştur. Okumadan ve araştırmadan ve hatta psikolojileri tahlil etmeden bir toplumu oluşturan etnik unsurları anlayabilmek mümkün değildir.
Kitabın son sözünde Alevîlerin, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile kaderini birleştirdiği, işgallere karşı Türk toplumunun göstermiş olduğu bütün tepkileri gösterdikleri, silahlı direnişe katıldıkları belirtilmektedir.
Saygılarımla efendim.
Atatürk’ün Dervişleri adlı kitabın okunması dileğiyle.
Birinci Dünya Savaşı yıkıcı bir savaş olmuştur. O yıllarda evine ateş düşmeyen aile kalmamıştır. Savaş boyunca iki milyon sekiz yüz elli bin asker seferber edilmiş, iki milyondan fazla asker ölüm, yaralanma, hastalık ve diğer nedenlerle savaş dışında kalmıştır.
Kitapta Osmanlı sınırları içinde yaşayan Alevîlerin bütün Türk evlâtları gibi vatan savunmasında yer aldığı, cephelerde sırt sırta vuruştukları, şehit ya da gazi oldukları belirtilir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Hacı Bektaş’ı Veli Dergâhının postnişini Cemalettin Çelebi’dir. Cemâlettin Çelebi doğuda Ermeni çetecilerle savaşabilmek için büyük bir alay kurar. Bütün millete temsilci gönderir ve asker toplamaya başlar. Toplanan askeri birliklere Bektaşî Mücahit Alayı denilmektedir. Birliğin önemli bir kısmı da Doğu illerindeki Kızılbaş aşiretlerinden oluşmaktadır. Cemaleddin Çelebi’nin Talat ve Enver Paşaların ricaları üzerine milis alayı kurmak için görevi kabul ettiği belirtilir. Çelebi dört bir yana haber salar, Sivas’a ardından Erzincan’a geçer. Dersim’de bulunan Kızılbaş aşiretlerinden de asker temin etmek için bölgeye giden Cemaleddin Çelebi’nin çağrısı üzerine binlerce Dersimli silâh altına alınır, milis birlikler oluşturulur.
Karadeniz’de gayrimüslim ve Türkler arasında yaşanan olayların incelenmesi için bir müfettiş gereklidir. Mustafa Kemâl Paşa’nın göreve getirilmesi gündeme gelir. Mustafa Kemâl Paşa da Anadolu’ya geçmek istemektedir. Bu onun için kaçırılmayacak bir fırsattır. Mustafa Kemâl Paşa geniş yetkilerle donatılmak ve bütün askeri birlikler ile valilere doğrudan emir vermek istemektedir. İsteklerine uygun bir talimatname hazırlatır. Şakir Paşa yönergeyi imzalamaz, sadrazam da aynı şekilde imzalamaz, her ikisi de sadece belli belirsiz mühür basmakla yetinirler. Sultan Vahdettin atama yazısını imzalar. Artık yola çıkma vaktidir. Mustafa Kemâl Paşa’nın yola çıkmasına engel olan nedenler ortadan kalkmıştır. Yola çıkmadan evvel pek çok ihbar alınır. İhbarlardan biri İngilizlerin Bandırma Vapuru’nu Karadeniz’de batıracaklarına yöneliktir. Atatürk bu noktada şu sözü söyler: ‘‘Burada esir gibi yaşamaktansa, Karadeniz’de batmayı tercih ederim.’’ 19 Mayıs’ta Samsun’a varan Mustafa Kemâl Paşa ile bir ulusun kaderi yeni baştan yazılmaya başlanacaktır.
Kitapta o dönemdeki Alevî toplumundan da bahsedilmektedir. O çağda Alevî toplumu iki ana kütleden oluşmaktadır. Bektaşîler ve Kızılbaşlar. Bektaşîler, Hacı Bektaş Veli’nin bel ve yol evlatlarından oluşur. Bel evlatları, Hacı Bektaşî Veli’nin soyundan gelen Çelebilerdir. Bunlar dergâhın bağlı olduğu vakfın sahibidirler. Etraflarında oluşan Türkmen boylarıyla geniş bir kütle oluştururlar. Çelebilerin başında Çelebi Efendi bulunmaktadır.
Yol evlâdı olan Babağanlar ise daha sonradan dergâha dâhil olanlardır. Babağanların başında Dedebaba bulunmaktadır.
Kızılbaşlar, Ocaklar ve Talipler şeklinde örgütlenirlerdi. Merkezî konumu oluşturanlar Hz. Muhammed’in soyundan geldiğine inanılan kişilerdi.
Sivas Kongresi başarıyla tamamlanmıştır. Kurtuluş Savaşı Ankara’dan yönetilecektir. Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya geçerken Hacı Bektaşî Veli’ye uğramak ister. Mustafa Kemâl Paşa Cemaleddin Çelebi ve hem de Salih Niyazi Baba’dan destek isteyecektir. O zamanki Alevî nüfusu hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte 3-4 ya da 6 milyon oldukları ve ülke nüfusunun önemli bir kısmını oluşturmakta oldukları belirtilir. Mustafa Kemâl Paşa ve Temsil Kurulu, Hacı Bektaş kasabasına vardıklarında, kasabanın dışında Beş taşlar denilen mevkide Salih Niyazi Baba onları karşılar, yanında Cemaleddin Çelebi’nin oğlu Hamdullah Çelebi de vardır. Bu çok önemli bir olaydır çünkü Enver ve Talat Paşalar da daha önceden destek istemek maksatlı Hacı Bektaş’a gitmiş ancak Cemaleddin Çelebi iki büyük devlet adamını dergâhın selamlığında karşılamıştır. Alevîler Kurtuluş Savaşına maddi yardımda bulunmuş, dergâhta biriken 1800 altın lirayı harcanmak üzere vermişlerdir. Dergâhtaki bütün yatak, battaniyeleri, ambarlardaki zahireleri araçlara yükletmişler ve Mustafa Kemâl Paşa’ya teslim etmişlerdir.
24 Aralık 1919 günü Temsil Kurulu Kırşehir’e varmış, büyük coşkuyla karşılanmıştır. Mustafa Kemal Paşa şerefine fener alayları tertip eden halka Namık Kemâl’in meşhur beytini değiştirerek okur. ‘‘Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini / Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.’’
Mustafa Kemâl Paşa Ankara’ya geldiğinde büyük bir coşkuyla karşılanır. Başlarında Atatürk’ün bulunduğu 3 bin atlı ve 700 yayadan oluşan Seymen Alayını, dervişler, esnaf, okullar, halk coşkuyla karşılar. Seymen Alayının önünde davulcular ve zurnacılar vardır. Davulcuların muhakkak Kızılbaş Abdallar olduğu Enver Behnan Şabolyo’nın kitabından aktarılmış, davulcuların giydiği kıyafet ve davullarını çalış şekilleri kitabın içinde yer almıştır. Bu noktada şu bahis dikkatimi çeken meselelerdendir. Kitap da şöyle bahsediliyor: Seyman Alayının üç kere oluştuğu görülmüştür. İlki Selçuk Bey’in Han seçilişinde, ikincisi Osman Bey’in seçilişinde, üçüncüsü ise Mustafa Kemâl Paşa’nın Ankara’ya gelişinde.
Kitabın üçüncü bölümü Atatürk’ün Dervişleri adları bölümdür, oldukça ilgi çekicidir. Yazımda sadece Dersimli Diyap Ağa’dan bahsedeceğim. 1890 yılında İngiliz ve Rus Konsoloslukları Osmanlı’ya karşı isyan etmesi için Diyap Ağa ve maiyetine büyük paralar teklif ederler. Ancak Diyap Ağa teklifi kabul etmediği gibi gelen yetkilileri kovar. Devlet ve Dersimliler arasında uzlaşma arayan bir kişidir. Birinci Dünya savaşı sırasında Doğu Cephesinde savaşmak üzere Deli Halit Paşa komutasındaki ordu birliklerine asker vermiştir. Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’da açılması üzerine Dersim’den milletvekili seçilmiştir. Koçgiri olayları patlak verdiğinde BMM tarafından gönderilen nasihat heyetinin içinde yer almıştır. Etkili çalışmalar yapmıştır. İsyan Dersim’e sıçramamıştır. Hatta ayaklanmanın elebaşlarını Dersim’e kabul edilmemesini sağlamıştır. 1925 senesinde patlak veren Şeyh Sait İsyanının Dersim’e yayılmasını önlemek için çalışmalar yapmıştır.
Kitapta tarihi pek çok olaylar yer almaktadır. Verilmekte olan bilgiler titiz araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmış, birçok kaynağa başvurulmuştur. Okumadan ve araştırmadan ve hatta psikolojileri tahlil etmeden bir toplumu oluşturan etnik unsurları anlayabilmek mümkün değildir.
Kitabın son sözünde Alevîlerin, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile kaderini birleştirdiği, işgallere karşı Türk toplumunun göstermiş olduğu bütün tepkileri gösterdikleri, silahlı direnişe katıldıkları belirtilmektedir.
Saygılarımla efendim.
Atatürk’ün Dervişleri adlı kitabın okunması dileğiyle.