Av. Abbas BİLGİLİ

Av. Abbas BİLGİLİ

[email protected]

ANKARA CİNAYETİ

09 Mayıs 2024 - 18:21

ANKARA CİNAYETİ

Av. Abbas Bilgili

Takvimler 16 Ekim 1945’i gösteriyordu. O gün Ankara’nın göbeğinde bir cinayet işlendi. Neşet Naci Arzan isimli bir tıp doktoru muayenehanesinde tabanca ile vurularak öldürüldü.
10 Maddede Cumhuriyet Tarihinin En Karmaşık ve Gizemli Olaylarından Biri: 1945 Ankara Cinayeti | 10layn

Öldürülen doktor, Sovyet Elçiliği’nin ve Dışişleri Bakanlığı’nın da doktorluğunu yapıyordu. Reşit Mercan isimli bir genç, cinayeti üslendi ve hasta olduğu halde rapor vermediği için öldürdüğünü söylüyordu. Yargı, çok hızlı davrandı ve iki gün içinde iddianame yazıldı. Cinayetten 2 gün sonra da ilk duruşma yapıldı. Birileri yargılamanın bir an önce bitmesini ve konunun kapanmasını istiyordu.

Katil olduğunu söyleyen Reşat, dönemin Genel Kurmay Başkanı Kâzım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay’ın ve Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın oğlu Haldun Tandoğan’ın da arkadaşıydı. Haşmet Orbay hem MİT elemanıydı ve hem de Vali’nin özel kaleminde görevliydi. İlginç olan hususlardan biri de Vali Nevzat Tandoğan’ın katil ile savcıdan önce görüşmüş olmasıydı. Cinayete adı karışan Haşmet Orbay da katille arkadaşlığını ve hatta tabanca temin etmekte yardımcı olduğunu kabul ediyordu.

Şüpheler Haşmet Orbay üzerinde toplanmakla birlikte Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, cinayeti Reşat Mercan’ın işlediğine karar vererek 20 yıl ağır hapis, Haşmet Orbay’a ise yataklıktan 1 yıl hapis verdi.

Karar, Yargıtay’ı tatmin etmemişti. Nitekim Yargıtay kararı bozdu ve davanın etkiden uzak bir yer olarak düşündüğü Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karar verdi. Katil diye bilinen kişi Haşmet’i suçlamaya başlamıştı. Ankara’nın tek parti dönemindeki ünlü valisi Nevzat Tandoğan da tanık olarak dinlendi. Yargıç, valiye “neden sanıkla cinayetten hemen sonra ve savcıdan da önce görüştün?” diye sordu. Vali de “bir vilayetin valisi olarak kamuoyunda ses getiren bir cinayeti görüşmesinin gayet normal bir durum olduğunu” söyledi.

Nevzat Tandoğan, sertliğiyle bilinen bir valiydi. Komünizm suçlamasıyla gözaltına alınan gençlere fırça atarken, “memlekete komünizm gerekli olursa onu da biz getiririz, size ne oluyor?” demesi ile ünlüydü. Bu sert vali, mahkeme huzuruna çıkartılıp ifadesinin alınmasına çok içerlemişti. Adalet Bakanı’nı arayarak kendisine “sanık” gibi davranıldığından yakınmış ve sabahleyin evinde intihar etmişti. Bir iddiaya göre de öldürülmüştü. Genel Kurmay Başkanı Kâzım Orbay da görevinden ayrılmak durumunda kalmıştı.

Bolu’daki davada dinlenen yeni tanıklar, cinayetin işlendiği gün, doktorun muayenehanesinde, apartmana girip çıkarken Haşmet Orbay’ı gördüklerini söyleyebildiler. Olay, cinayeti kimin işlediği yönüyle çözülmüştü. Katil Haşmet Orbay’dı. Orbay, idama mahkum oldu, Reşat ise 20 yıla. Ancak 1950’de Demokrat Parti iktidara gelince genel af çıkardı ve serbest kaldılar.

Katil tespit edilmişti ama cinayetin neden işlendiği bugüne kadar sır olarak kaldı. Halen çözülmüş değil. MİT elemanı Haşmet Orbay’ın Sovyet Elçiliği’nde bir harita üzerinde Ruslara bilgi verirken, orada tedavi amaçlı bulunan doktor tarafından görüldüğü ve doktorun bu sebeple öldürüldüğü söylendi. Bir başka iddiaya göre MİT tarafından öldürüldü. Ama sır halen çözülmüş değil. (Bu cinayeti çok kısa olarak Uğur Mumcu, “40’ların Cadı Kazanı” isimli kitabında anlatır. Çok daha geniş boyutta ise İhsan Tombuş’un “Ankara Cinayeti” isimli anı-romanında anlatılır.)
Bir Ankara cinayeti

Bu cinayeti neden anlattım? Ankara’nın göbeğinde işlenen bir başka cinayet de bugünlerde konuşuluyor. Sinan Ateş’ten bahsediyorum. 30 Aralık 2022’de Ankara’nın merkezî bir yerinde gözler önünde bir siyasi cinayet işlendi. Haşmet Orbay davasında çok hızlı davranarak olayı kapatmaya çalışan savcılık ve mahkeme bu defa çok yavaş davranarak benzer bir sonucu amaçlıyor gibi… İddianame 16 ay sonra yazılabildi. Ama bu iddianame kamuoyunu tatmin etmiş değil. Çünkü kamuoyu, iddianamede yazılandan daha fazlasını biliyor. Haşmet Orbay’ı koruyan vali intihar etmek zorunda kalmıştı, Genel Kurmay Başkanı istifa etmişti. Yargıtay kararı bozma cesareti göstermiş, Bolu Ağır Ceza Mahkemesi etkili ve yetkili çevreler karşısında sinmemişti. Şimdi kamuoyu, yargıdan aynı şeyleri bekliyor. Gerçek azmettiricilere ulaşılacak mı? Tetikçilerin kılavuzu kim ya da kimler? Bekleyip göreceğiz.

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum