TAHLİL/ABDURRAHMAN PALA
Yunus Emre İzinde
2021 yılı Cumhurbaşkanlığınca “Yunus Emre Yılı” ilan edildi.
Bu şu demek.
Devlet bütün imkan ve fırsatlarıyla Yunus Emre'nin halkı tarafındfan daha iyi tanınması için imkanlar sunacak. Toplumuna bu büyük değerini anlatacak ve onun gelecek nesillere ulaşmasını sağlayacak.
Başımızı kaldırmamıza imkan vermeyen pandemi (son günlerde yeniden artışa geçti) Yunus Emre Yılı'nda ülkede yapılacak bir çok panel, konferans ve seminerlerin de gecikmeli gerçekleşmesini mecbur kıldı.
Bu bab da ilk program Manisa'da Kitapsaray'da düzenlendi.
27 Temmuz Salı günü Tarihçi-Yazar arkadaşımız Naci Yengin'in yeni çıkardığı kitabı “Yunus Emre'nin izinde” nin sohbeti ve imza günü vardı.
Az ama elit katılımla gelen dinleyicilere kitabın hikayesi ve yazım sürecindeki bulgularını bizlerle paylaştı.
Kendisinden çok istifade ettik. Rabbim razı olsun.
Bu mealde söyleyeceklerim de var.
Yunus Emre, Yesevi dergahının öğretileriyle gelişen ve Anadoluyu yurt yapan Çağrı beylerin Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş'ı velilerin rahle-i tedrisinden geçmiş, gelişmiş, eğitilmiş ve olgunlaşmıştır.
Aldığı dergah eğitimi sadece Sufilik değildir.
O yıllarda o günün medreseleri konumundaki tekke ve zaviyelerde sarf nahiv maani mantık, felsefe gibi bir çok derslerde okutuluyordu. Kadılık mertebesine kadar yükselen Yunus Emre halkın içinde halka örnek olmak için mücadele etmiştir.
Heybesi sırtında elinde çomak yayan bir sufi değil, bazen at sırtında bazen de toplum içinde müzakerelerle toplumu aydınlatan bir bilge kişiliktir.
Moğol istilasıyla hercümerç olan anadolu topraklarının aziz halkının moral kaynağıdır.
Onları bir arada tutmanın harcıdır.
Yunus gibi yüzlerce sufi bu işi görmüştür.
Kabrinin nerede olduğuna gelince;
Eskişehir, Karaman, Nallıhan hatta Sivrihisar uğradığı yerler olabilir.
Oralar da kendisine bir makam yapılmış olabilir. Hacı Bektaş-ı Veli tarafından Taptuk Emre'ye paslanan Yunus Emre şeyhi Taptuk Emre'nin eşiğinde olmayı şiirlerine bile yansıttığına göre bence de Naci Yengin'in "Yunus Emre'nin İzinde" kitabında ifade ettiği gibi Yunus Emre'nin kabri Taptuk Emre'nin olduğu yerdedir.
Ancak mahalli ve mülki amirler tarafından bu konu ciddiye alınmalı ve yeterli tanıtım hizmeti yapılmalıdır.
Maalesef 1940'lı yıllardan beri bilinen bu gerçek yeteri kadar tanıtım ve alakadan mahrum kalmıştır.
Şiirleri konusunda da size şunu hatırlatmak isterim.
Peygamber efendimize de söylemediği hadisler söylemiş gibi rivayetler edilmiştir. Peygamber “benim adıma yalan hadis buyuran cehennemdeki yerine hazırlansın” demesine rağmen bu yapılmıştır.
Bence
Nasıl Peygamber hadisi denilen şeyi Kur'an hükümleriyle karşılaştırıp değerlendiriyorsak Yunus'un şiirlerini de Yunus'un künhüne uygun tavır va tarzlara uyup uymadığına bakabiliriz.
Yaşadığı dönemde Mevlana Celaleddin-i Rumi Farsça yazarken, o Türkçeden vazgeçmemiştir.
Bu tarafı benim için daha değerlidir.
Her ne kadar Kubbealtıcı dostların hoşuna gitmese de...
FACEBOOK YORUMLAR