YİNE AKIL HER ZAMAN AKIL
Tarih, siyaset, diplomasi,Türkiye, dünya, yol yordam.. bilenlere ihtiyacımız var.
Herşey altüst edildiğinde daha çok olmak üzere onlara ihtiyacımız var.
Şu kesin: Kaos ve kriz birilerinin işine yarıyor.
İçerde dışarda derdi yalnız kendisi olan kimseler ve rejimler var.
Özellikle bizde böyle olduğu için bu hale geldik.
Çok sıkıştık.
Aklı erenlerin diyecekleri açık:
Nereye geldiğimizi bilmek zorundayız.
Yaz boz sistemi sistemsizliktir, içerde dışarda bizi ayakta tutmaz, bunu devam ettiremeyiz.
Devlet böyle idare edilmez.
Devlet aklını zaman zaman hatırlamak, bilmek demek değildir.
Onlar için, denize düşenin yılana sarılmasına benzer bir tercih durumudur.
Denize tekrar tekrar düşenler, "Nerede hata ettik?" derler ve böyle bir akla müracaat ederlerse hem kendileri, hem ülkeleri daha fazla zarar görmekten kurtulur.
Buradan çıkacağız.
Dünyanın üzerimize geldiği şu sıkışıklık bize bir fırsattır.
Yanlışlarımızdan döneceğiz.
Menfaatlerimizi koruma konusunda hepimiz hemfikiriz.
Mısır'la, Suriye ile, İsrail'le, diğer ülkelerle gerekirse kavga ederiz.
Şu anda bizim kavga ediş sebebimizin devlet yönetiminde zerrece yeri yoktur.
Bunları kapalı kapılar ardında usulünce söylersiniz.
Dünyaya bağırılacak şeyler değildir.
Kendinizi bağlarsınız.
Nitekim bağladık.
Tek tek herkesi, birbirine yaklaşmayacak ülkeleri de aynı yerde buluşturduk.
Bunun dehşetli bir yanlışlık olduğunu konuşmazsak düzelemeyiz.
Böyle krizler hep olur.
Savaş dahil herşeye açık bir durum yaratırız.
Nitekim o durumdayız.
İyi ki kimsenin savaşacak hali yok.
Batının ordusu, ölmeye çok uzaklaştı.
Ölenler, müslümanlar, Türkler ve Ruslardır.
Batı öldürür ama kendisi ölmez.
Aracı , kiracı kullanır.
Orada da bizi ve teknolijiyi kullanıyor.
Çoğunlukla öldürenler de ölenler de müslümanlardır.
Bu ahmaklığa nasıl düştük demez misiniz?
Bu durumun savunulur tarafı var mı?
Sisi ve Esad katil de başkaları değil mi?
Doğu Türkistan'ı ağzımıza almazken, zulümlerden bahsetmek ne kadar inandırıcı düşünmek lazımdır.
Orada Türkler varken bile konuşmaktan çekinen, insani sözler etmeyi bile düşünmeyen yönetenler, burada nasıl devlet aklını unuturlar?
Bildiğimiz bir gerçek var: İdeolojik bakışla devlet aklı yanyana gelmiyor.
Buradan çıkmak lazımdır.
Devlet aklı kıskaca alınmışsa oradan çıkış için kendimize bakacağız.
Önce kendimize.
Bölge kaynıyor.
Akdeniz'de durum donduruldu.
Bu hamleleri şimdilik bozabildik.
İş bitmedi, bitmez.
Amerika Dedeağaç'ta üs kurdu.
Türk bölgesi İskeçe'de Yunan'la ortak tatbikat yaptı.
Bunlara mani olamadık.
(Bunlar eski Türkiye'de düşünülür şeyler değildi.)
Libya'da iyi durumdaydık, orada da iş karıştı.
İlk hamle doğruydu ama yetmezdi, bir seri program yapmalıydık.
Belki de yapıldı.
İnşallah öyledir.
Durum açık:
Önce içerde kavga dilini bırakacağız.
Yönetenler bırakacak.
Muhalefet ona göre hareket eder, etmezse halk nezdinde karşılığı ağır olur.
Millî meselelerde karşılarında önce biz oluruz.
Biz siyaset dışı kimseler zaten yalvarır gibi akla, liyakate, ehliyete vurgu yapıyoruz.
Dışarda da ilk anda yapacaklarımız açık:
Mısır, Suriye ve İsrail'le anlaşacağız.
Amerika ile ilişkileri düzeltmek de önemlidir.
Rusya ile ilişkilerimiz de pamuk ipliğine bağlı.
Van Minüt'ün bize neler kaybettirdiğini ve Rus uçağı düşürüldüğünden beri verdiğimiz tavizleri bir bilen değerlendirmelidir.
"Ben düşürdüm", "ben emir verdim" şehvetindeki yöneticilerimiz hala başımızda.
Bu retorik şehveti her konuda bu kadar ölçüsüz ses verebilir.
Bundan vazgeçeceklerdir.
Döneceğimiz yer bellidir:
Devlet aklı, devlet aklı, devlet aklı.
FACEBOOK YORUMLAR