VAKIF DOKUNANI LÂNETLER
Vakıf özel hukuktur.
Devlet düzeni içinde vakfedenin koyduğu kurallarla yürür.
Bir kere mahkeme tescil etti mi, anayasa da kanunlar da o vakfiye metnidir.
Kimse değiştiremez.
Tarihe bakınız, Selçuklu ve özellikle Osmanlı Türkiyesi bir vakıf toplumudur.
Aç açık kimse bulunmadığı zamanlarda vakıfların yüksek başarıları vardır.
Devlet genel düzeni sağlar.
İçerde hemen herşey vakıflarca yapılır.
Gördüğünüz, yıkmadığımız eski eserlerin tamamı vakıf eseridir.
Devlet cami yapmaz, şahıslar ve vakıflar yapar.
Hatta 200 yıl öncesine kadar devlet okul da açmaz, şahıslar ve vakıflar eliyle kurulur ve yönetilir.
Türk sosyal düzeni vakıf ağıyla garantiye alınmıştır.
Nerede bir ihtiyaç varsa, zenginler, devlet büyükleri o konuda vakıf kurar.
İnsan, hayvan, tabiat.. hemen herşey ve her konu vakıfla korunur, kollanır.
Hapistekilere, borçlulara yardım vakıfları kurulduğu gibi kuşlar için de, sokağa atılan tükrükleri kapatmak ve toplamak için de vakıflar kurulmuştur
Din vesair farklılıklar gözetilmez.
Vakıflar eliyle bir çok konuda ortadan kalkar.
İnsana ve hayatı kolaylamaya, güzelleştirmeye hizmet için yarış edilir.
(Şimdiki vakıflar dernek gibidir, onları kastetmiyorum.)
"Devlet büyükleri" dedim.
Osmanlı yüksek bürokrasisinde gelirler çok yüksektir.
Bunların bir kısmını vakıf kurarak halka sunmak şaşmaz gelenektir.
Bir kişi Paşa ise ve vakıf kurmamışsa çok ayıplanır.
Hemen hemen vakıf kurmayan ve eser bırakmayan yoktur.
Yahya Kemal nakleder: Galiba İdris Paşa olacak, vakıf kurmadığı için toplumun diline düşmüştür.
Fatih'in, Kanuni'nin büyük vakıfları yanında mütevazı vakıflar da binlercedir.
Bu bir kendisinde olandan verme anlayışıdır.
Tarihçiler, bunun için, Türk Ortaçağına, İstanbul Medeniyeti, Türk Medeniyeti yanında çokça "Vakıf Medeniyeti" demişlerdir.
Vakıflar Bankası'ndaki vakıf hisselerinin hazineye devri bir cinayettir.
Bin yılda kimsenin düşünemeyeceği bir cinayettir.
Tarih bilmezliktir.
Din bilmezliktir.
Türk bilmezliktir.
Yağma kafasıdır.
Şuursuzluktur.
Söylemek zorundayım:
Hükûmetimiz vakıftan ve tarihten habersiz görünüyor.
Yönetenlerin Osmanlıyı ağzına alacak kimseler olmadıkları binbir örnekle zaten belliydi.
Osmanlı bu kafayı sarayın yanına yaklaştırmaz.
Osmanlı'da devlet işlerinde hata eden damadların âkıbeti bellidir.
Layık oldukları için damad edilirler, vezir, Sadrazam(Başbakan) olurlar.
Bir yanlışlarında kelleleri gider.
Devlet işi böyledir.
Yanlış kaldırmaz.
Hele keyfîliği hiç kaldırmaz.
Onun için "görülmemiş hesaplar" çürütür diyoruz.
Vakıf bunların da dışında bir özel hukuktur.
Hiç hata götürmez.
İsterseniz eski bir vakfiyenin son bölümünü okuyunuz!
Vakfın malına dokunanın, değiştireninin, zarar verenin, fakirin hakkını yiyenin duyacağı beddualar oradadır.
Etmeyin efendiler!