TÜRK TARİH KURUMU
Durumu galiba bir zamanların piyasa- meyhâne şarkısı açıklıyor:
"Tâliin elinde oyuncak oldum!"
Kurum ve kuruluşlarımız maalesef bu haldedir.
Prof. Dr. Refik Turan'ın yerine Afyon'dan bir hoca atanmış.
İsmini ilk defa bu atamayla duyduğum bir isim.
Yazılanlara bakılırsa zaten duymam da mümkün değilmiş.
Çünkü biz eser verenleri, yazanları, konuşanları tanıyoruz.
Bu zat profesör olmasına rağmen tek başına yazdığı bir kitap yok.
Sadece iki imzalı bir kitabın yazıcılarından.
Peki nasıl oluyor da bu verimsiz zat, Tarih Kurumu gibi kendisinden verim beklenen bir kurumun başına getiriliyor?
İyi bir idareci mi?
Dünyayı tanıyan , iyi ilişkiler kurmuş birisi mi?
Bunlar da belli değil.
Peki ne var?
Tekrar tekrar yaşanan mahut olayların merkezi Ensar Vakfı'nın Afyon yönetimindeymiş.
Yayınlarda bu tarafı öne çıkarılıyor.
Bakınız, adı üzerinde bu kadar belirsizlik bulunan bir kimse Türk Tarih Kurumu Başkanlığı'na atanırsa eleştiriler çok normaldir ve gereklidir.
Ben daha fazlasını düşünerek ayrıca çok üzüldüm.
Mesele şudur: Tarih dünde yaşanmış olandır ama o olmadan bugün de yarın da olmaz.
Özellikle geleceğinizi o tarihin ışığı belirler.
Kısa yoldan böyle söylenecek bu kesin gerçeğin bilinmemesi felâket getirir.
Başınız belâdan kurtulmaz.
Çünkü o büyük tarihin ihmal edilmesi sizi böyle de mahkûm eder.
Tarihsiz, köksüz bir millet yaratmak isteyenlerin yapacağı ilk iş tarihten şüphe ettirmektir.
Böyle yaparsanız kimlik krizi doğar, başka türlü insanları aldatamazsınız.
Yakınlarda yaşadık :
Hükûmetimizin bu tarz politikalarına Fetö'nün hâkim olduğu yıllarda bu denenmiştir.
Türklük o dönemde en yüksek perdeden hücuma uğramıştır.
Merkezinde tarih vardır.
Bana kalırsa bu hatırlatmaya bir başka hatırlatma eşlik etmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanı, defalarca kültürde başarılı değiliz demişti.
Ben de, Karar Gazetesi'nin isteği üzerine neden başarılı olunamayacağının en net cevaplarını vermeye çalışmıştım.
Mesela, "Nur Pakdil'i büyük sanatkâr zannederseniz, kültürde varacağımız bir yer olamaz." demiştim.
Nuri Bey merhumun bir değeri olabilir, ama en büyük derseniz orada iş değişir.
Diyeceğim şudur:
"Bizim adam" merkezli düşünürseniz hiçbir konuda bırakın en iyiyi, iyiyi de bulamayabilirsiniz.
Tarih Kurumu'nun başına ilim adına, kültür adına, millet hayatı adına hiçbir yararlığını kimsenin bilmediği bir kişiyi getirirseniz olacak bellidir.
Örneği korona günlerinden verelim:
Bu memleketin doktorları çekişmeleri, dışlanmışlığı bir kenara bırakıp derhal toparlanıp bizi ikaz etmeseler ve "şunu şunu şöyle şöyle yapalım.." demeselerdi ve yönetenlerimiz de buna uymasaydı, mevcud idari yapıyla netice almamız çok zordu.
Bilenler böyle diyor.
Herkes devreye girdi.
Bizim adam arayışı bırakıldı.
İyi bir ilim kurulu oluşturuldu.
ve onların dediğine uyuldu.
Bu örneğe her konuda uymazsak yanarız.
Kısadan diyeceğim de şu:
Türk Tarih Kurumu'nun başına getireceğimiz kimse ilim aleminin kabul edeceği bir isim olmalıydı.
Bu tercihlerle tarihe de, dile de , kültüre de, bütünüyle büyük devlet geleneğine de uygun davranmadığımız açık.
A. Yağmur Tunalı