SİYASETTE DİL VE AHLÂK PROBLEMİ
Binali Bey dünkü konuşmasında başka uygunsuz şeyler de demiş.
Huzurunuzu daha fazla bozmamak ve zihinleri daha fazla kirletmemek için yazmamıştım.
Biri üzerinde çok duruldu.
Peki onu da yazayım!
Kim kazanırsa kazansın, benim meselem o değil!
Hak hukuk gözetilsin!
Bugüne kadar olduğu gibi kimse kimseyi aldatmasın!
Önce şu hususu bir daha söyleyeyim:
Görünen o ki bu seçimde aldatmaya izin verilmedi.
Mühürsüz oylar gibi şâibeler yaşanmadı.
Ysk'da sabahlayan bakanlar olmadı.
"Atı alan Üsküdar'ı geçemedi."
.....
Böyle olunca kim kazanırsa kazansın!
Helâl olsun!
Binali Bey'in dediklerini bu çerçevede değerlendirmek ayrı mesele.
Ben yine dilinden konuşacağım.
Çünkü bugün en çok bozulan dilimizdir.
İçinde de özellikle siyaset dilidir.
Bunun için bakan, başbakan ve meclis başkanı yaptığımız büyüğümüzün diline dokunacağım.
Sizin, benim gibi sorumluluğu sınırlı okumuş vatandaştan değil böyle en yüksek mevkıleri işgal eden birinin dilinden bahsedeceğim.
Binali Bey, dünkü konuşmasında pek çok uygunsuz ifadeyle beraber "Bu seçim 'mundar'" da demiş.
Gerekçesi de malum.
Geçersiz oylardan kazandığı 7 bin oyu - affedersiniz- birileri "iç etmiş" saydı ya, o.
İnsaf be kardeşim!
Geçersizlerle beraber 2 milyon oy yeniden sayıldı.
Durum gayet açık.
Görüldü ki iptali iptal edilen oylarda en çok ampule basılan mühürler farkedilmemiş.
Resim üzerinde çizgiler çok silik kalmış.
İmamoğlu lehine düzeltme bunun için az, Binali Bey için olan daha fazla çıkmış.
Bu çok anlaşılır bir durum.
O verenlerinin ağırlığı okumamışlar veya ilk mekteb mezunlarından oluşan bir aday bunun neden böyle olduğunu bilir.
Bildiği halde bundan -affedersiniz- "mundarlık" çıkarırsa ve hele hele üstüne basarak iyi bir şey söyler gibi söylerse bu başka bir problemdir.
İşte biz o problemi yaşıyoruz.