KÜÇÜK KIRMIZI BALIK İÇİN
Cemal Kurnaz Divan Edebiyatı profesörü bir akademisyendir.
Sorulsa onu bu yönüyle tanıyanlar çoğunluktadır.
Bu tanıma doğrudur, iyidir, güzeldir fakat eksiktir.
Bilenler bilir, o önce bir şairdir.
Şu kadarını söyleyeyim, öğrencilik yıllarında bile arûzu çok iyi kullanırdı.
Merakları toplu ama bir hayli geniştir.
Özellikle halk edebiyatına, kır hayatına, her kesimden belli insan tiplerine sevgisi, ilgisi derindir.
Yazdıklarını bu açılardan okumak ve değerlendirmek bizi başka bir yere götürür.
Sanata ve hayata yakın, yatkın bir akademisyen diğerlerine fark atar.
Her alanda çalışan fark atar.
Fakat, dil ve edebiyat alanında çalışanlar arasında böyle bir yakınlık farkı tahminlere sığmaz mesafeler gösterir.
Cemal, o mesafe aşanlardandır.
Başka kim var derseniz çok sayamam.
Eskilerde vardı.
Yenilerde de bu iksirden az çok içenler var.
Şimdi çok meşhur bir divan edebiyatçısı, yazdıkları çok satan bir dostumuz aklınıza geldiyse ben onu bu iftihar listesinde sayamam.
Küçük Kırmızı Balık'ı okurken bunları düşündüm.
Çok rahat okunuyor.
Çok güzel bir dille yazılmış.
Çok bilen birinin yazdığı da belli.
Ancak hiç şüphesiz bir sanat eseri.
Deneme tadında.
Bir sitemi söylemenin de yeridir:
Böyle değerli eserler, büyük yayınevlerinden çıkmıyor.
Güzel kağıtlara basılmıyor.
Duyulmuyor, duyurulmuyor.
Bu güzeller, bilen okuyucunun bilgisine, görgüsüne ve zevkıne emanettir.
A. Yağmur Tunalı