İSMAİL COŞAR DA GİTTİ
Büyük bir sesti.
Mûsikîmizin, özellikle Câmi Mûsikîsinin büyük ismiydi.
Kocatepe Camii imamlığından yakınlarda emekli olmuştu.
Ondan Kur'an, ezan, salâ, mevlid, kasîde, gazel dinlemek büyük zevkti.
Orada kalmaz, müziğin bütün türleriyle yer yer yakınlaşmak isterdi.
Bir zamanlar, Süleyman Arabulan'la beraber iki gözde müezzindiler.
Toplumun her kesimine hitab edebilirlerdi.
Mevhibe İnönü'nün mevlidine de, Turgut Özal'ın annesinin mevlidine de aynı vazife duygusuyla ve benimseyerek giderlerdi.
12 Eylül öncesinde milliyetçi toplantılara her çağrıldıklarında gelmeyi, konuşmayı ve okumayı da vazife sayarlardı.
Âkif'in Çanakkale Şehidleri'ne şiirini kaside tarzında ilk okuyanlarlardandı.
Kavga Günleri'nde yazdım, 1978'de Ankara Maltepe Köşk Gazinosu'nda yaptığımız Sanat Gecesi'nde, Ârif Nihad Asya'nın Naat şiiri okunurken, salondan yanık bir "ahh!" çeken de İsmail Coşar'dı.
Ankara'nın müzikli ev toplantılarının müdâvimleri arasındaydı.
Tâhir Karagöz ve Neyzen Ekrem Vural'ın öncülük ettiği bu zevk akşamlarına ses katardı.
Radyo sanatçılarıyla gittiğimiz turnelerde de o vardı.
Her tür insan ve anlayış ortasında rahatlıkla bulunurdu.
Kimin ne yediği, ne içtiğine bakmaz, zevklerine katılırdı.
Bunlar öyle geniş, anlayışlı, kültürlü, yaradılışın çeşitliliğine saygı gösteren karakterlerdi.
Ve diyanet mensupları arasında sayıları azdan azdı.
Büyük sanatçıydı.
Daha gençti, sağlıklıydı.
Maalesef eşiyle beraber trafik kazâsında gittiler.
O güzellik geleneğinin güçlü bir temsilcisini kaybettik.
Aziz rûhu şâd olsun!
A. Yağmur Tunalı