HAYRETTİN KARACA DA GİTTİ
Hayrettin Karaca iyiliğin süzülmüş örneğiydi.
Türkiye toprağına sahip çıkmayı bir ölçüde öğrendiyse onun sayesindedir.
Toprağına sahip çıkmak bizde düşmana karşı aslanlar gibi vuruşmakla anlaşılır.
Sağlam tarafımızdır.
Bir bakışla toprağımız için ölecek kadar vatan bağlılığı göstermekte üstümüze yoktur.
Yalnız, bunun yetmediğini bilmeliyiz.
Toprağı vatan etmenin yolu ona gösterilen ilgide ve sevgidedir.
Bilerek faydalanmadadır.
Toprak ve bütünüyle tabiat hoyratlık kaldırmaz.
Evet biz hoyratlık ediyorduk, hoyratlık ediyoruz.
Toprağı vatan kılmanın onu doğru anlamakla, doğru değerlendirmekle, bize vereceklerini almanın bu bilgi ve sevgiyle mümkün olacağını unuttuk.
Bize bunu Hayrettin Karaca hatırlattı.
Tema vakfıyla hatırlattı, giderek, görerek, gerekeni projelendirip uygulayarak, konuşarak, yazarak yaptı.
Öyle bir hatırlattı ki o konuştukça toprağın sırlı sahibinin sözcüsü, yaradılışın sıcak bir temsilcisi gibi kucakladık.
Hiç olmazsa bazılarımız, onun vatanı kucakladığı gibi kucakladı.
Hakkında çok şey yazılmalı ve konuşulmalıdır.
Çünkü Türklüğün son yüz yılında anılacak, sayılacak büyük isimlerdendir.
Hiç şüpheniz olmasın ki böyledir.
Bu türden büyük insanlar işlerini onun gibi yapar.
Hiçbir menfaate bağlanmaz.
Hiçbir beklentiye itibar etmez.
Bu büyük adamın sevdâsı vardır.
Problemleri bilir ve kendisinin ancak bir kısmını halledebileceğini de bilir.
Yapacaklarını yapacak takipçileri yetiştirmek için çalışır.
Derdi bir tavır geliştirmektir.
Engellerden yılmaz.
Bu alçakgönüllü adam böyleydi.
Giydiği kırmızı Çift Geyik Karaca kazağı üniformasıydı.
Türkiye'nin en yüksek kalitede işler çıkaran yünlü mamuller firmasının reklamını yapmak için giymiyordu.
Nitekim onun Karaca'nın sahibi olduğunu ve yıllar önce iş aleminden çekildiğini pek az kimse bilir.
O üniforma, bana kalırsa bayrak renklerini her zaman üzerinde taşıma sevgisiydi.
Aynı zamanda hedeften şaşmamanın ısrar sembolüydü.
Bugünden başlayarak Türkiye bütün mekteplerinde Hayrettin Karaca'yı anlatmalıdır.
Çocuklarımıza iyiliği ve toprak sevgisini böyle verebiliriz.
Yol yordam öğrenmeyi öyle verebiliriz.
Nezâketi, zerâfeti, insan ilişkilerini ve yaradılışın inceliklerini öyle verebiliriz.
O büyük Türk, öbür tarafta sayıları yaşayanlardan binlerce defa çok iyilerimizle beraberdir.
Ümid edelim ki iyiliği burada da böyle yeşersin.
Türk çocuklarının vefalı gönlünde, vatanın hür ufuklarında onun iyiliği dalgalansın!
Aziz, lâtif varlığı, çok sevdiği vatan toprağına böyle karışırken, kimbilir ne kadar mutludur.
Rûhu şâd olsun!